İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 'Metro İstanbul Bröve Töreni'nde önemli açıklamalarda bulundu...
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NA MÜLTECİ YANITI
Almanya’da yaptığı konuşmada İstanbul’da 2,5 milyona yakın sığınmacı olduğunu belirtmesine karşılık İçişleri Bakanlığı'nın bu sayıyı 1 milyon 87 bin 17 olarak açıklamasına törende yanıt veren İmamoğlu şunları söyledi:
-Bazı metro hatlarımızı açıyoruz. Aradan bir sene geçiyor. Hala vatandaşlarımız oraya gitmek istemiyor. Kapısının önünden geçen otobüsü istiyor. Ama bu dünyada mümkün değil. Bugün resmi nüfusumuz 16 milyon diyoruz.
-Ama ne yazık ki arzu etmediğimiz seviyede şehrimize gelen insanlar da var. Turistten bahsetmiyoruz, öğrenciden bahsetmiyoruz.
-Nereden baksanız 1 milyonu aşan aynı anda şehrimize gelen insan sayısı var ki onunla beraber 17 milyonu zaten aşıyoruz. Ama bir de ne yazık ki arzu etmediğimiz derken bazı zor sebeplerden dolayı ama savaştan ama yokluktan ama baskıdan, ama zulümden kaçan insanların da geldiği bir ülkeyiz.
-Güneyimizdeki ülkelerden, Ortadoğu'dan, hemen kuzeyimizdeki savaştan bile kaçıp gelen insanlarla dolu.
-Dış politikanın yanlış yönetilmesinin de sebep olduğu aşırı sayılar da var. Ben 2 milyonu aşan diyorum, birileri rakam veriyormuş, 1 milyon 53 bin. Kendisi de inanmıyor. Çünkü ben ilçe belediyelerini ziyaret ettiğimde her ilçe belediyesi en az 100 binden, 150 binden, 200 binden bahsediyor. O ilçe belediyeleri farklı siyasi partilerden insanlar.
Onlara sorup toplasınlar, onların rakamları daha da yukarıya çıkıyor. Ama biz 19-20 milyona yakın insanı barındıran bir şehiriz. Dolayısıyla böyle bir şehrin de yaşamanın bazı sorumlulukları var. Yani biraz daha yol yürüyeceğiz. Biraz daha yol yürümenin yanı sıra metroyu daha çok kullanacağız. Metronun sayısının bugünün iki katına çıkaracağız. Ve insanlarımızla beraber daha konforlu bir ulaşıma sahip olacağız.
“SİZİN VERGİLERİNİZLE BUNLARI BAŞARIYORUZ”
İstanbul’a metro yapmanın zorluklarına vurgu yapan İmamoğlu “Ne yazık ki ekonomik olarak iyi durumda değiliz. Ne yazık ki alım gücü dünya ölçeğinde en fazla kayba uğrayan milletiz. Ne yazık ki enflasyonu en yüksek ülkeyiz. Para maliyetinin en yüksek olduğu ülkeyiz. Böylesi bir takım negatif ekonomik verilere rağmen bu yatırımları yapıyor olmamız büyük bir fedakarlık. Bu fedakarlığı hep birlikte yapıyoruz. Milletçe yapıyoruz. Sizin paralarınızla yani sizlerin vergileriyle bunları başarıyoruz. O zaman sahip çıkacağız. O zaman birazcık daha yol yürüyeceğiz. Ama metroları kullanacağız. Ve o fosil yakıt diye tariflediğimiz gaz salımını arttıran, hayatımızı kirleten unsurları yerine raylı sistemleri hayatımıza katmaya devam edeceğiz” dedi.
ADABÜS AÇIKLAMASI
İmamoğlu, sorular üzerine Adalar’da toplu taşımada kullanılmaya başlanan ve protestolara neden olan adabüslere yönelik tepkilere yanıt verdi.
İmamoğlu, “Adalar halkıyla olan üst seviyede samimi diyaloğumuza zarar getirecek hiçbir davranışta ne ben, ne bir çalışma arkadaşım bulunmaz, bulunamaz. Adalar halkıyla, Adalar'ı çok düşünen ve karşılıklı diyaloğunda hep şeffaf, onların ne hissettiğini anlamaya çalışan bir süreci işlettik” dedi. Faytonların kaldırılmasında uygulanan katılımcı süreci hatırlatan İmamoğlu “Bizim bu ilişkimizin üzerinden gelişen olayları kötü yorumlayan veya bunları başka türlü yorumlamaya çalışan, halkın bu duygularını sömürmeye çalışan bir kısım yayınları da buradan gülerek izliyorum. Zira bizim siyaset anlayışımızda tepkiyi gösteren insanları duymak en önemli fıtratımızdır, tavrımızdır. Ben Adalar halkının ya da orada bir kısım vatandaşımızın tepkisini elbette duyuyorum ve bunu hissediyorum ve anlıyorum” diye konuştu.
“CUMHURBAŞKANI ONAYI İLE İZİN ALMIŞTIK”
Adalar’da toplu taşımasız olmayacağını, yasal olarak bu hizmeti vermenin bir zorunluluk olduğunu vurgulayan İmamoğlu şunları söyledi:
-Adalar’ın neredeyse yüzde 70 küsuru orta yaş ve orta yaş üstü vatandaşlarımızdan oluşuyor ve insanlarımızın toplu taşımadan faydalanma mecburiyeti var. Artı tatil günlerinde bazen 60 bini aşan misafirimiz var.
-Dolayısıyla Adalar'da bir toplu taşıma zarureti var. Peki toplu taşımayı nasıl yapacaksınız? Değerli hemşerilerime buradan seslenmek istiyorum.
-Toplu taşımada tanımlı araçlar var. Bu tanımlı araçların dışında bir aracı siz lisanslayamıyorsunuz ya da ruhsatlandıramıyorsunuz.
-Biz o dönemde geçici bir izinle ki; hatırlar hemşerilerimiz o dönemin İçişleri Bakanı'yla gidip buluştum, saatlerce toplantı yaptım. Hatta o dönem bu izinin çıkmasıyla ilgili sayın Cumhurbaşkanı'nın onayına bile ihtiyaç duyuldu o masada. Ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın da katılımıyla izin verildi.
-Çünkü faytonu kaldırdık ama araç yoktu ortada. L tipi araçlarla orada hizmet etmeye başladık. Bakınız L tipi araçlar şu anda ülkemizde ruhsatlanabilen araçlar değil. Geçici izinle bize hizmet eden araçlar.
-Ve biz o günden bugüne Adalar’a uygun bir araç üretimiyle ilgili yoğun bir çaba içerisinde olduk. Yeni tip ruhsatlı bir aracın dizaynıyla ilgili farklı ihalelere çıkmamıza rağmen yazık ki biraz ekonominin düzenini bozuk olması, dönemsel birtakım zorluklar ve de buna hazır olduğunu görmediğimiz birtakım kurum ve kuruluşlardan ötürü katılım olmadı. En nihayetinde bizim 30 Nisan2024’te taşımayla ilgili o verilen geçici iznin süresi doldu.
-Bizim bir an önce araç almamız gerekiyordu ve tek lisanslı araç olan M tipi araç dediğimiz çevreye duyarlı, elektrikle çalışan sessiz ve güvenlik koşullarını sağlayan ve lisanslanabilen tek araç tipi buydu. Ve hızlıca bu araç ihalesini yaptık.
-Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı destekli ASELSAN lisanslı ve Karsan ortak imalatıyla yapılmış yerli üründür. Biz bu araçları satın aldık. Çünkü biz orada lisanslı bir biçimde toplu taşımayı sağlama mecburiyetiniz var. ‘İstanbul'da ben toplu taşıma yapmıyorum’ diyemezsiniz. Adalar’da da diyemezsiniz ve yapmak zorundasınız. Halka o hizmeti sunmak zorundasınız. Ve şu anda o araçlarımızla orada hizmetimizi sunuyoruz.
“FARKLI ARAÇ ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR”
İmamoğlu, daha farklı bir dizaynla, bir sistemle lisanslanabilir bir aracın üretimi konusunda AR-GE çalışmalarının da sürdüğünü açıklayarak “ Ama şu anda böyle bir imkan yok. Artı bizim orada bu toplu taşımayı sunmayla ilgili çabamız olmak zorunda. Yasal zorunluluğumuz var. Yani biri şikayet etse bu konuda biz yargılanırız” dedi.
Araçların dizaynı, estetiği ile ilgili tepkileri saygı ile karşıladığını dile getiren İmamoğlu “Buna karşı bizim ‘niye böyle yapıyorlar’ diye bir tepkimiz yok. Tepkileri uzaktan da olsa takip ettim. Adalar halkına dönük de bir açıklamam, bir beyanım olacak. Kendilerine bütün bu bilgileri aktaran sunumum da olacak” dedi.
“HEPSİNİN TOPLATILMASI LAZIM”
Adalar’da ruhsatsız taşımacılık sorununa dikkat çekerek emniyetten bu konuda katkı isteyen İmamoğlu “Şu anda toplu taşımanın eksikliğinin var olduğunu düşünen ya da bunu fırsat bilen, ruhsatsız taşımacılık yapan ve Adalar’ı esas çirkin gösteren bir kısım elektrikli araçlar var. Farklı tipolojideki elektrikli araçlar, iki tekerlekli, üç tekerlekli, dört tekerlekli şarjlı cihazlarla orada asla ve asla ulaşım hizmeti veremeyecek bir kısım araçlar iş görür durumda ve sayısı acayip artmış. Bunların tümünün toplatılması şart” dedi.
“LÜTFEN HEMŞERİLERİM ENGEL OLMASINLAR”
İmamoğlu şu çağrıyı yaptı:
-Hangi araçların, hangi bireysel ihtiyaçlara hizmet edileceği de Adalar'da belli. Bu bağlamda hem emniyetin, hem kaymakamlığın, hem valiliğin bir kısım birimleriyle de görüşüyor arkadaşlarım.
-Bir, bunları temizlememiz lazım. Adalar’ı esas çirkin gösteren husus budur. İki, şu andaki mevcut toplu taşımamızın belli hassasiyetler ve belli zaman dilimleri gözetilerek hizmet edilmesinin sağlanması lazım.
-Buna lütfen hemşerilerim engel olmasınlar. Seslerini duyuyoruz ve bu hassasiyeti de takip ediyoruz. Üçüncüsü de inşallah ilerleyen zaman diliminde ruhsatlanabilir bir takım çalışmalarla elde edeceğimiz bir yeni dizaynla ruhsatlanabilir bir araç oluşturduğumuz takdirde hızlıca da o aracın teminine ya da üretimine geçmek istiyoruz” dedi. İmamoğlu kullanılan araçların Floransa'da, Roma gibi tarihi şehirlerin tarihi bölgelerinde kullanılan araçlar olduğunu vurguladı.
HALK EKMEK ZAMMI
Tepki çeken Halk Ekmek ürünlerine yapılan yüzde 60 zam ile ilgili de İmamoğlu şu açıklamayı yaptı:
-Biz aldığımız un bitene kadar ülkede etkilendiğimiz maliyet koşullarından, vatandaşlarımız etkilenmesin diye eski fiyattan satışa devam ettik. O da bugüne kadar sürdü. Ama dehşet bir buğday, un fiyatı var.
-Enflasyonla kıyaslanmayacak derecede yüzde 100’ün yüzde 120’nin, yüzde 130’ları bulan yıllık artışlara sahip. Yine en minimumda hareket ediyoruz. Bizim gönlümüz elbette zammı arzu etmiyor. Uzun süredir dayandığımızı ve dayanacağımızı duyuralı neredeyse sanıyorum 9-10 ay oldu.
-Geçen sene eylül, ekimden beri ‘zam yapmayacağız, kış koşullarına giriyoruz’ diyerek o koşullarda zam yapmadan insanlarımızın yanında olma gayretinde olduk. Ramazan ayında zam yapmadık. Ki Ramazan ayı öncesi fiyatı düzenlemeyle ilgili çok yoğun baskı geldi bize Halk Ekmek'ten; ‘zarar ediyoruz’ şeklinde.
-Bugünden itibaren sürdürülebilir bir işletme sürecini devreye almamız gerekiyor. Yapılan hesaplamalar ve ortaya konan zam fiyatı bir kar hedefiyle konan değil uzun süreli bugünden itibaren kar etmeden işletmenin insanlarımıza sağlıklı ekmek sunabilme fırsatını yakalayabilme gayretidir.
-İBB her konuda sürdürülebilir hizmet verme ama bir yanıyla da vatandaşını koruma mecburiyeti vardır.
-Ülkemizdeki ekonomik koşullar ne yazık ki bizlerin de belini büken, sıkıntıya sokan bir aşamada.
-Yapılan zammın gerekçesi budur. Vatandaşlarımızdan özür dileyerek ama bir yandan kurumumuzun ayakta kalması, hizmet etmesi, en zor anlarında onların yanında olması için ekonomik sürdürülebilirliğinde bizim açımızdan şarttı.
-Zammın sebebi ve sonuç ilişkisi birilerinin söylediği gibi faiz- enflasyon sonuç ilişkisi gibi değildir yani.
-Bu sonuç ilişkisi Türkiye'deki ekonomik koşulların var olduğu bir ortamda ne yazık ki bizlerin hizmet verebilmesi için mecburiyetle zam yapma sebep-sonuç ilişkisidir. Böyle algılanmasını isterim.
KILIÇDAROĞLU İLE GÖRÜŞECEK Mİ?
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Çarşamba günü Ankara’da görüşeceklerine ilişkin iddialarla ilgili de İmamoğlu şu açıklamayı yaptı:
-Sayın önceki dönem genel başkanımızla Kurban Bayramı'nda kendisini arayarak bayramlaştık. Bayramlaştığımız esnada da ‘ben artık Türkiye Belediyeler Birliği görevinden ötürü Ankara’ya daha sık geleceğim.
-Geldiğimizde bir yemekte sohbet etmeyi arzu ederim’ dedim kendisine. O da ‘memnuniyetle’ dedi. Ama net olarak şu tarih, bu tarih yok. Bunun farklı şekillerde basına yansıması, tarihin, hatta gündemin, içeriğinin aktarılması ya da birilerinin bunu bir şekilde çatır çutur farklı anlamlara çekerek yazılmasını hayretle izliyorum.
-Yani benim tek arzum var. Önceki dönem genel başkanımızla aramızdaki münasebetin yanlış anlaşılmalardan uzak, samimi bir ilişkide yürüdüğünü ve bunu da bir yemek yiyerek gayet samimi bir ortamda toparlama girişimiydi.
-Bu hafta müsait olur muyuz bilmiyorum. Yani olursam zaten ararım. Haftaya da olabilir. Bir sonraki hafta da olabilir.
-İki ülke Cumhurbaşkanı'nın görüşme muhabbeti değil yani. Bir arada görev yapmış olan önceki dönem genel başkanıyla İstanbul Belediye Başkanı arasındaki bir dost muhabbeti. Bu kadar merak edilmesini de garipsiyorum. Bunun bu şekilde basına yansıtan aklı da şaşarak izliyorum.
-Zaten bu tür kurulan diyaloglar ve yapılan perdelemeler bazen parti içi muhabbetlerin de kötü şekilde deşifre edilmesini sağlıyor kamuoyuna dönük, yazık ediyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi içerisindeki ilişkileri ben siyasi yaşamım boyunca dışa dönük hiçbir zaman ne deşifre ettim, ne bununla ilgili cümleler kurdum.
-Tekrar son cümlemi kurmuş olayım. Önceki dönem saygıdeğer genel başkanımızla bayramlaştım. Her bayramda bayramlaştığım gibi. Kendisiyle de bir yemekle buluşma arzumu dile getirdim.
-Ankara'ya geldiğimi söyledim ama o bu gelişte mi olur, bir başka gelişte mi olur? Kendisiyle telefonda konuşur, karar verir. Sizlere de haber vermeden yemeğimiz, yiyip sohbet ederiz.
“KENDİSİNE SORULMASI DAHA DOĞRU OLABİLİR”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Fatih Altaylı’ya yaptığı açıklamada yer alan “İmamoğlu ve Mansur Yavaş aday olsaydı şu anda cumhurbaşkanlığında Erdoğan değil bu iki isimden biri oturacaktı” ifadeleri hatırlatılarak “Sizin Cumhurbaşkanlığı yardımcılığına aday gösterilmenizle ilgili de bunun bir komplo teorisi olarak değerlendirdiğini ve sizin siyasi hayatınızın bitirmesine yönelik olduğunu ama tutmadığını söylüyor. Peki bu bunun üzerine ne açıklama yapacaksınız?” sorusu yöneltildi. İmamoğlu “10-11 gün bayram ve Almanya seyahatimle ilgili süreçte açıkçası ülkemizin içinde mevcut bu tür muhabbetleri ya da röportajları, siyasi münazaraları pek duyamaz oldum. İlgilenemez oldum. Bu kapsamda sayın Genel Başkanımızın değerlendirmeleri, elbette kendi şahsi düşünceleri ve fikirleridir. Muhtemelen benden ziyade kendisine sorulması daha doğru olabilir” dedi.
ALMANYA TEMASLARI
Geçtiğimiz hafta Almanya’da bakanlık düzeyinde gerçekleştirdiği üst düzey temaslarla ilgili 2028’de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacağı şeklinde yorumlanması soruldu.
İmamoğlu, geçtiğimiz günlerde Almanya Cumhurbaşkanı’nın İstanbul’da ağırladıklarını mülteci meselesi, iki ülke ilişkileri, şehirlerin kardeş ilişkileri üzerinden sohbetlerde bulunduklarını aktardı.
İstanbul’daki görüşmeler kapsamında Almanya’da gerçekleştirdiği temasları anlatan İmamoğlu “İstanbul’umuza yakışan itibarlı bir buluşmalar silsilesiydi. Hem Alman hükümetinin değerli bakanlarına hem belediye başkanlarına çok çok teşekkür ediyorum. Kaldı ki hem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, hem de Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı kimliğimle daha önce yapmayı düşündüğümüz ama farklı sebeplerle iptal ettiğimiz Türk -Alman kardeş şehirleri buluşmasıyla ilgili de öncü fikrimizi başta Berlin ve Köln kardeş şehrimizde paylaştık. 2025’te böyle güçlü bir buluşmayı ülkemizde yaparak hem Almanya hem Avrupa Birliğiyle ilgili ilişkilerimizde tamir edilmesi gereken alanları en güçlü şekliyle tamir etmeyi ve ikili ilişkilerin ticari, teknik, siyasi, her alanda çok itibarlı ve çok güçlü bir seviyeye kavuşmasını diliyorum. Biliyorsunuz ki dünya ekseninde en fazla yurttaşımızın yaşadığı ülke. Onların hayatına da pozitif yansıyacağını düşünüyorum. Kimin ne yazdığının önemi yok. Durum bundan ibaret” dedi.