İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen “Enstitü İstanbul İSMEK Eğitmenler Zirvesi”nin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Ekrem İmamoğlu’na Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hafta sonu İstanbul ilçe belediye başkan adayları tanıtım toplantısında kendisine yönelik eleştirileri soruldu.

Ekrem İmamoğlu “Sayın Cumhurbaşkanı'nın benimle ilgili bu ilgisini, bu alakasını ve bu sürekli dile getirme tutkusunu anlayabiliyorum. Çünkü  kendisine ait olduğunu ve tümden kişisel olarak kendisinin yönetme hakkı olduğunu düşündüğü ve yanıldığı bir şehri, gerçek sahibine 16 milyon İstanbulluya kazandıralı 5 yıla yakın bir zaman oldu. Bu böyle devam edecek. Bu şaşkınlık, bu yanılgı hala devam ediyor ve bunu bir türlü aşamadılar” dedi.

“ARTIK O DEVİR KAPANDI”

İmamoğlu “Bu sorulara ve bu tür beni muhatap alan duygularına cevap verirsem, kampanya döneminde sadece kendisine cevap vermekle geçer günlerim. Çünkü eminim ki bu seçimdeki tek emeli,  tek derdi sayın Cumhurbaşkanı'nın İstanbul'u yine kendi kişisel hakkı ve hukuku çerçevesinde  ele alan cümleleri kuracak. Biz de diyoruz ki; artık o devir kapandı. Yeni bir devir açıldı. Bu devirde 16 milyon insanın şehri yönettiği bir devir. Bizi izlemeye devam etsin” diye konuştu. 

İMAMOĞLU SAHTE VİDEOLARA TEPKİ GÖSTERDİ

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Harbiye’deki Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen“ Enstitü İstanbul İSMEK 2. Eğitmenler Zirvesi”ne katıldı.

1000’e yakın İSMEK eğitmeninin katıldığı zirvede konuşan İmamoğlu, şöyle konuştu:

-İstanbul'un gerçekten güçlü bir dönüşüme ihtiyacı var. Çağı yakalamak konusunda çok özgün adımlara, çok kabiliyetli insanlara  ihtiyacı var.

-Bu nedenle 16 milyon insanımıza eşit hizmet sunma konusunda çok gayretimiz oldu.

-Gelecek vizyonun içerisinde belki en önemli karakter insan. İstanbul'da insana yapılan her yatırımın buradaki her şeyi kaliteli hale getireceğinin farkındayız. Onun için kreş açıyoruz.

-Onun için öğrencilerimizi daha fazla destekliyoruz. Burs veriyoruz. Onun için öğrenci yurtlarımızı hiç yokken büyütüyoruz. Onun için Enstitü İstanbul İSMEK kurumumuzu daha nitelikli hale getiriyoruz.

İSRAF VURGUSU

Eşit hizmet sunabilmek için var olan düzeni daha verimli hale getirirken kamu kurumlarının belki en büyük zafiyeti olan israf konusunu ayrıca ele aldıklarını belirten İmamoğlu “Mümkün olduğu kadar israfı azaltmak hatta bitirmek noktasında çok  özenli bir gayret gösterdik. Çünkü biliyoruz ki israfı bitirdiğinizde aynen sofranızda olduğu gibi aynen evinizde olduğu gibi bereketle  karşılaşır, buluşursunuz ve o zaman hem kazançlı çıkar, hem de daha sürdürülebilir, daha kalıcı bir kişi olursunuz, bir aile olursunuz ya da bir kurum olursunuz. Umuyoruz bu gayretimiz tam anlamıyla başarıya ulaşacaktır” diye konuştu.

“SANDALYENİN BİR SAHİBİ YOK”

İmamoğlu ortak akla ve insan gücüne vurgu yaparak “Kurumun bir sahibi yok. Kurumun ya da sandalyenin bir sahibi yok. Hep birlikte olabilmeyi ve hep birlikte başarabilmeyi ilke edinmeniz lazım. Memleketimizin de şehirlerimizin de ihtiyaç duyduğu mesele tam da bu” dedi. İmamoğlu, “Başta şehrin kadınları olmak üzere, bütün insanlarımızın, kabiliyetleriyle para kazanan, iş sahibi olduğu bir kente dönüşmesi lazım. Zira hayatın zor koşulları dahilinde, özellikle bir ailede herkesin üretebiliyor olması, bu tür yaşamın en önemli kurallarından birisi. Bu bakımdan 2024 yılında Enstitü İstanbul İSMEK’e önemli bir bütçe ayırarak, bu alandaki gücümüzü daha da büyütmek ve artırmak hedefiyle yol yürüyoruz” diye konuştu.

“NEZAKETLE YAPTIKLARIMIZI ANLATIYORUZ”

İmamoğlu konuşmasında yaklaşan yerel seçimlerle ilgili mesajlar da verdi. İmamoğlu “Göreve geliyorsunuz, görevi yapıyorsunuz ve görevinizin sürenizin sonuna geliniyor. Sonuna gelindiğinde de yine halkın huzuruna çıkıp hesap veriyor, halkla beraber konuşuyor ve onları dinliyor, eksiklerinizi görüyorsunuz. Ya da ‘daha fazla ne yapabilirim’ diye sürece dair hazırlıklarınızı, şehrin insanlarıyla paylaşıyorsunuz. Tüm bu nezaketle tüm bu anlayışla ve yaptıklarımızı olduğu gibi anlatarak, abartmadan, insanları yanıltmadan ve aldatmadan. İnanın yapamadığınız bir şey var ise de onu insanlarımıza niçin yapamadığımızı anlatarak ve bütün bu süreçlerin sahibi olan vatandaşlarımızın tam bilgi sahibi olmalarını sağlama yönünde büyük bir gayret içerisindeyiz” dedi.

“KARALAMAK, KÖTÜLEMEK, AŞAĞILAMAK…”

İmamoğlu sözü sosyal medyada dolaşan sesinin kullanıldığı sahte videolara, bozuk otobüs çekimine getirerek şunları söyledi:

-Özellikle bir eğitimci grubuna bunu söylemekte fayda var diye düşünüyorum. Çünkü toplumun aydınlanmasının en önemli faydası sizlersiniz. Ama ne yazık ki bugün görüyoruz öyle enteresan metotlar kullanılıyor.

-Olmayan bir kaza anını, ya da bozulmuş bir otobüs anını kayda almanın ya da Ekrem İmamoğlu'nun burada konuştuğu kelimeleri yapay zekayla çevirerek  bir yayın yaparak insanları  aldatmanın, tanıtıma katkı sunacağını düşünen bir anlayışla karşı karşıyayız.

-Bu üzüntü verici. Bir yanıyla da karşımızdaki şu an mevcuda çıkmış olan anlayışın ya da yönetime gelmeye dönük adım atan anlayışın ortaya koyduğu metodun, sadece şu olduğunu görüyoruz; karalamak, kötülemek, aşağılamak veya olmayan şeyleri olmuş gibi göstermek.

-İnanın ne toplum kültürümüze uygun, ne insani düşüncelere ya da mantığa uygun, ne evrensel değerlere uygun, ne inancımıza uygun olmayan bu tür tutum ve tavırları ortaya koyan kişilere, insanlara, siyasi partilere, gruplara ya da bu işe aday insanlara, ben, ‘Allah akıl versin’ diyorum.

-Başka bir şey demek istemiyorum. Akla, bilime, tekniğe, eğitime ihtiyacı olanları da Enstitü İstanbul İSMEK’e davet ediyorum.

-Gelsinler burada eğitim alsınlar. Belki de etik kuralları anlatmak, iyi insan olmayı, iyi vatandaş olmayı, ahlaklı birey olabilmeyi de anlatmak ve öğretmek konusunda, özellikle bu tür girişimleri olan bir kısım siyasi gruplara kurs olarak açmamız gerekiyor.

-Toplumun buna büyük oranda ihtiyacı olmadığını biliyorum. Ama belli bir siyasi zümrenin yoğun bir ihtiyaç duyduğunu da gözlemleyebiliyorum. Belki bunu da yapmakta fayda var.

-Herkesi, hep derim, ‘Allah iftiradan korusun.’ Ve bu tür tutum ve davranışlara eğilim gösterenleri de eğer Yaradan'ın akıl verme gayretine karşılık vermiyorsa, ‘Allah ıslah etsin’ diyorum. Yapacak bir şey yok.

ESKİ İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU’YA YÜKLENDİ

5 yıldır iftiralarla, yalan ifadelerle mücadele ettiğini hatırlatan İmamoğlu, şöyle konuştu:

-Tam huzurumda 1000’e yakın kurum çalışanımız var. Kurum çalışanlarına bile, zamanı geldiğinde ‘terörist’ diyen, ‘Terör örgütleriyle iltisaklı’ diye suçlayan aklın; aradan 1-1,5 yıl geçtikten sonra, ‘Sadece o zaman siyasi bir yorum yaptım’ diye bunu mahkemede ifadeye dönüştürmesini bile, ‘Ne kadar acı bir durum’ diye nitelendiriyorum. Ki o dönem, evet çok öfkelenmiştim.

-Çünkü beni ve çalıştırdığımız, işe aldığımız insanları, böyle ‘iltisaklı’ şeklinde suçlayan, hakkımızda suç duyurusunda bulunan, onlarca müfettişi kurumumuza yollayan akıl, bu kurumdan bir tane dahi bir terörist bulamadan geri dönmüş, şimdi de onu, ‘O dönemdeki siyasi irademle, siyasi görüşümle beyanda bulundum’ diye mahkemede ifade verebiliyor.

-Bakın; bunu bile her vatandaşımızın vicdanında sorgulaması gerektiğini düşünüyorum.

“Bütün bunları Enstitü İstanbul, İSMEK kursunda eğitimcilere niye söylüyorum?” diye soran İmamoğlu şunları kaydetti:

-Şundan söylüyorum: Siz; toplumu aydınlatan, toplumu eğiten, toplumu bilinçlendiren, toplumun marifetlerini arttırma için çalışan çok kıymetli bir mesleğe sahip insanlarsınız.

-Dolayısıyla, toplumun daha fazla aydınlanmasını, toplumun daha fazla bilgilenmesi lazım ki; yanılmasın, aldatılmasın, güçlü birey olsun. Bu manada yaptığınız görevin çok önemli olduğunu iletmek isterim.

-Ama tekrar ifade edeyim. Benim milletimize, hemşerilerimize, toplumumuza, siyasi fikri görüşü ne olursa olsun, güvenim tam da şu bir avuç insanı nasıl çözeceğiz; o konuda henüz bir fikir ve yetenek geliştiremedim.

-Bu kapsamda sizlerin de katkısına, desteğine ihtiyacım var; ‘Bu bir avuç insanı nasıl eğitebiliriz, nasıl düzeltebiliriz, nasıl ahlaki kuralların dışına çıkmamaları hususunda özenli bir çaba gösterebiliriz’ diye. İçimdeki bu tereddüdü, bu soruyu ve bu üzgün olduğum kısmı siz kıymetli eğitimcilere açmak ve paylaşmak istedim.