Siyasetçiler arasında bazen çok gereksiz tartışmalar yaşanıyor. Neymiş efendim “PKK’ya PKK değil de bölücü terör örgütü” demiş. Ya da “Neden Irak’ın Kuzey’i değil de Kuzey Irak diyerek Kürt bölgesini meşrulaştırıyorsun” kavgaları yaşanıyor.
12 askerimizin Irak topraklarında şehit edilmesinden sonra “PKK”, “Bölücü terör örgütü” tartışması alevlendi. CHP’nin “Bölücü terör örgütü” demesine, AKP’lilerin “Neden PKK demiyorsunuz?” diye sert eleştirilerine tanık olduk. CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın attığı tweette, terör örgütü için “PKK “ değil, “Bölücü terör örgütü” dediğini belgeyle ortaya koydu ve AKP sözcülerini anında susturdu.
GENELKURMAY’A SORDUM
Çok iyi hatırlıyorum 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ döneminde basını bilgilendirmek amacıyla yapılan toplantılarda, terör örgütünün reklamının yapılmaması için “PKK” yerine “Bölücü terör örgütü”, “Kuzey Irak” yerine “Irak’ın Kuzey’i” denilmeye başlanmıştı. Bunun gerekçesi olarak da Kuzey Irak denilip bölgenin meşrulaştırılmaması gerektiği belirtilmişti.
Son dönemlerde Milli Savunma Bakanlığı (MSB) tarafından yapılan açıklamalarda “Bölücü terör örgütü” diye yazıldıktan sonra, bunun kısa adı olan “BTÖ” harflerini görüyoruz. “Kuzey Irak” ise açıklamalarında hiç geçmiyor, “Irak’ın Kuzey’i” kullanılıyor.
Daha önce yapılan açıklamalarda örneğin “Dört terörist öldürüldü, üç terörist yaralı olarak ele geçirildi, bir terörist de güvenlik güçlerine teslim oldu” denilirken şimdi hepsi için sadece “Etkisiz hale getirildi” olarak yazılıyor. Daha önce bildiğimiz açıklamaların bazılarında aynı, bazılarında ise farklı bir dil kullanıldığına tanık oluyoruz.
ONLARDAN BİR KAÇ ÖRNEK
Bunların neler olduğunu merak edip Genelkurmay Başkanlığı’na sordum. Onlar da şu örnekleri “Yanlışı- doğrusu” diye bildirdiler:
-Yanlış kullanılan: “Kuzey Irak.” Doğrusu: “Irak’ın Kuzey’i”
-Yanlış kullanılan: “TSK saldırı başlattı.” Doğrusu: Operasyon/harekât düzenlendi.”
-Yanlış kullanılan: “İki terörist öldürüldü.” Doğrusu: “İki bölücü terör örgütü mensubu etkisiz hale getirildi.”
-Yanlış kullanılan: “Sıcak çatışma devam ediyor.” Doğrusu: “Temas devam ediyor.”
-Yanlış kullanılan: “TSK misilleme yaptı.” Doğrusu: “Türk Silahlı Kuvvetleri, karşılığını misliyle verdi.”
-Yanlış kullanılan: “Şehitlerimizin intikamını aldık.” Doğrusu: “Şehitlerimizin kanını yerde bırakmadık.”
MİT’İN OPERASYONLARI
Son dönemde televizyonlarda “Son dakika” haberleri arasında “MİT ve TSK’nın Irak’ın Kuzeyi’nde, bölücü terör örgütünün sözde yöneticilerinden...” denilip “Etkisiz hale getirilen” teröristin adı açıklanıyor.
Kuşkusuz bu işler öyle kolay olmuyor. O bölgede bulunan “Dost güçler” denilen grupların desteği alınıyor. Belki bir operasyon için hazırlıklar haftalarca sürüyor. Yabancı bir ülkede bu eylemleri yapmanın kolay olmadığını hepimiz biliriz. Çoğu, koruma altında tutulan lider kadrodaki bu teröristlerin etkisiz hale getirilmesi örgütte büyük bir moral bozukluğuna neden oluyor. Örgüte özellikle Türkiye’den katılımların neredeyse sıfırlanmasında da bunların etkili olduğu belirtiliyor.
Bölücü terör örgütü 40 yıldır ülkemizde bir metre bile toprağa sahip değil. Ancak örgütün, Irak’ın Kuzeyi’nde kurtarılmış bölgeleri var. Sınıra yakın köylerde kendilerini gizlemek için köylülerle birlikte yaşıyor, eyleme gidileceği zaman kıyafetlerini giyiyor. İşte, bir kısmı köy ve kasabalarda yaşayan örgütün önde gelen isimlerine istihbarat birimimizin ulaşması bu yüzden daha kolay oluyor.
Terör örgütünün dağdaki lider kadrosuna ulaşmak kolay değil. O yüzdendir ki örgütün kurulduğu 1978’den bu yana dağda bulunan yönetimdeki isimler henüz yakalanmış değil. Bunların ABD korumasında olduğu da biliniyor.
TÜRK VATANDAŞI YAPILMIŞ CASUSLAR
İsrail-HAMAS savaşından sonra, İsrail aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkelerde, HAMAS liderlerine dönük suikast, kaçırma, dövme gibi eylemler planlıyor. Bunu Türkiye’de yaptırmak için her türlü gizli yollara başvuruyor. Ancak, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi’nin eşgüdümlü çalışması sonucu önce 34 kişi gözaltına alındı, sonra bu sayı 46’ya yükseldi. İsrail adına casusluk faaliyetlerinde bulundukları belirtilenlerden 15’i tutuklandı.
İşin en can yakıcı tarafı, İsrail adına çalışanların bir kısmının değişik tarihlerde Türk vatandaşlığına alınanlardan oluşması... Kimisi ev alıp vatandaşlık kazanmış, kimine hakkında sağlıklı bir soruşturma bile yapılmadan “Sen artık Türk vatandaşısın” denilmiş. Bunlar ne yapmış? İsimlerini değiştirip Türk vatandaşlarının kullandığı isimleri almış. Sonra da bir kısmı para karşılığı, bir kısmı başka çıkarlar elde edip İsrail’in adına MOSSAD’ın Türkiye’deki “Uyuyan hücreleri” olmuş. Yani normal bir vatandaş gibi yaşıyor. İsrail’in “Hadi bakalım uyanın, çalışmaya başlayın” demesiyle göreve başlıyorlar. Tabii ki bu yapıları ortaya çıkarmak, yakalamak öyle kolay değil.
SATRANÇ OYUNU GİBİ
Bir yetkili, İsrail’in Türkiye’ye yönelik casusluk faaliyetini “Satranç oyunu”na benzetti. İsrail, internet üzerinden eleman kazanıyor ve bunları çalıştırıyor. Ayrıca, Türkiye’deki dedektiflik bürolarından da yararlanıyor. Günlük gitme-gelme, para dağıtımı gibi işler on-line yönetiliyor. Türkiye, İsrail’in taktiklerini biliyor. O yüzden hedef bölgede kabiliyet geliştirip risk var mı, yok mu diye bakmıyor. Kendilerine düşen caydırıcılığı ortaya koyup İsrail’in networklerini felç etmeye çalışıyor.
Bir yandan terör örgütünün sözde lider kadrosuna yönelik Suriye ve Irak’ın Kuzeyi’nde “Etkisiz hale getirme” çalışmaları, bir yandan vatandaşlığa aldığımız kişilerin başka ülke adına casusluk faaliyetleri ve hainlikleriyle mücadele ediliyor. Yeni yapılanma terör ve casuslukla mücadelede hayli etkili oluyor.