Türk Silahlı Kuvvetleri, “NATO’nun en güçlü ikinci ordusu” unvanını hak eden bir ordudur.

Nitelikli kurmay kapasitesi, profesyonel personel yapısı, rezerv gücü, terörle mücadeledeki deneyimi ve üstün donanımıyla, gerçek anlamda dosta güven düşmana korku salıyor.

İzlediğim bütün tatbikatlarda kara, hava ve deniz unsurlarının entegrasyonuna, vuruş gücüne ve isabet başarısına hayran kaldım. 

Mehmetçik bu özelliğiyle NATO ya da Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşların hali hazırda yürüttüğü görevlerde aranan askeri gücün başında geliyor.

Son yıllarda savunma sanayiinde yaşanan “yerlileşme” göz dolduruyor.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in verdiği son bilgiye göre yerlileşme oranı yüzde 80’lere çıkmış vaziyette.

Bu rakamın savunmanın her alanında daha da yükselmesi, savunmada aynı zamanda “beka” sorununa dönebilecek “bağımlılık” ilişkisini sonlandıran en önemli faktör olsa gerek.

★★★

Sözünü ettiğim “bağımlılık” ilişkisini güncel ve somut bir olayla aktarmak istiyorum.

Türkiye, maalesef yeni nesil savaş uçağı temini konusunda zorlanıyor. Şöyle ki;

- En başından katıldığı F-35 projesinden Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın aldıktan sonra dışlandı. 1,5 milyar dolar harcamasına karşın, F-35 temin etmesi imkansız hale geldi. Komşu ülke Yunanistan ise F-35’leri teslim alma aşamasında sona geldi.

- “F-35 olmadı, hiç olmazsa 40 adet F-16 Blok 70 Viper alalım. Mevcut F-16’larımızı da modernizasyon kitlerine kavuşturalım” dediler ama o konu da (bütün teknik toplantılar tamamlandığı halde) ABD Kongresi’ne takıldı. ABD Kongresi, bu konuyu Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylamasına karşı koz olarak kullandığını artık saklamıyor.

- F-16 tedariki ve yeni F-16’ların modernizasyonu çabası takılınca Türkiye Avrupa’ya yöneldi ve iki aşamada 40 adet Eurofighter Tayphoon almak için süreci başlattı. Ancak İngiltere ve İspanya’nın bu konudaki desteğine karşın Almanya taş koydu. Türkiye’nin Eurofighter almak için Almanya’yı ikna etmesi gerekiyor.

★★★

ABD yönetimi, Türkiye’ye F-16, Yunanistan’a F-35 satışıyla ilgili tasarıyı Kongre’ye eş zamanlı sunmak istedi. Ancak Kongre’deki Türkiye karşıtı lobiler, F-35 sürecinin hızlıca sonlanması için istekli davranırken, F-16 konusunu ayrı değerlendirme hususunda ayak diremeye devam ediyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı telefon görüşmesinin en önemli gündemi F-16 satışı oldu. Erdoğan, bu konunun bir an önce sonuçlanmasını isterken, Biden “Bunu en kısa sürede kongreye iletme hazırlıklarını yaptım” görüşünü iletti.

Amerikan yönetimi, İsveç’in NATO üyeliğinin TBMM’de onaylanmasını bekliyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ilgili uluslararası anlaşmayı 23 Ekim’de TBMM’ye göndermişti. Onay sürecinin ilk aşaması olan Dışişleri Komisyonu da 16 Aralık’ta yaptığı toplantıda bir karar almayıp, görüşmeyi ertelemişti.

Savunma Bakanı Güler “Bizler müttefiklerimizle ilişkilerimizde hiçbir zaman ‘sen bunu yaparsan ben de bunu yaparım’ gibi tutum ve yaklaşımda bulunmadık” dese de Amerikalılar F-16 satışıyla İsveç’in NATO üyeliği konusunda doğrudan bir ilişki kurmuş vaziyette.

★★★

Geldiğimiz noktayı şöyle özetleyebiliriz:

Komşu Yunanistan yeni nesil savaş uçağı F-35’i çok yakın zamanda envanterine katacak. Türkiye ise hem mevcut F-16’larını modernize etmek hem yeni F-16’lar almak konusunda ABD’yi ikna etmek zorunda.

F-16’ya alternatif Eurofighter uçaklarının alımı konusunda da Almanların ikna edilmesi gerekiyor.

Türkiye, yeni nesil savaş uçağı konusunda ABD ve Avrupa’ya bağımlılığını sonlandıracak milli muharip uçağı Kaan’ı ise 27 Aralık’ta deneyecek. Ancak Kaan’ın yerli motorunun tamamlanması 2028’i, Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterine katılması da 2032’yi bulacak.

Yani ABD ve Almanya ikna edilmezse Türk Hava Kuvvetleri, gelecek 9 yıl boyunca yeni nesil uçak konusunda Yunanistan başta olmak üzere birçok ülkenin gerisinde kalacak.

★★★

Tablo ortada: Bakmayın siz iktidarın ve iktidar yanlılarının “Almanya bizi kıskanıyor”, “Cumhurbaşkanımız Almanlara nasıl haddini bildirdi”, “ABD’ye haddini bildirdik” gibi söylemlerine.

İktidar, dış politikada ülkenin çıkarlarını değil, iç politikada kendi çıkarlarını ön planda tuttuğu için hava savunmamızda İsrail’e, Yunanistan’a ve bilumum Avrupa ülkelerine karşı “beka” sorunu denebilecek bir açık oluştu. 

2032 yılına, Kaan Türk Hava Kuvvetleri’ne katılıncaya kadar da bu sorun devam edecek.

Ne dersiniz, AK Parti ve MHP bu aralar bir sürpriz yapıp İsveç’in NATO üyelik sürecini hızlıca tamamlar mı?