CHP tüzüğünde yazanlarla başlayalım:

(1) Yerel seçimlerde adaylar önseçim, aday yoklaması ve merkez yoklaması yöntemleriyle saptanır. Hangi seçim çevresinde hangi yöntemin uygulanacağına örgütün görüşünü de alarak Parti Meclisi karar verir.

(2) Önseçim, üye kütüğünde kayıtlı üyelerin katılımı ile yapılır. Aday yoklaması, partide belli görevlere seçilmiş olan delegelerin katılımı ile yapılır. Önseçim ya da aday yoklaması yargı yönetimi ve denetiminde yapılır. 

(3) Merkez yoklamasında adaylar Parti Meclisince saptanır. Parti Meclisi bu yetkisini ilçe seçimleri için il yönetim kurullarına, belde seçimleri için ilçe yönetim kurullarına devredebilir.

CHP tüzüğünün 55’inci maddesi böyle diyor.

Önceki gün CHP’nin Merkez Yönetim Kurulu toplantısının ardından düzenlenen parti meclisi (PM) toplantısında, 31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimler için üçü büyükşehir olmak üzere 15 ildeki adaylar belirlendi.

Ancak... PM toplantısında tartışmalar yaşandı.

Birincisi, “Behzat Ç.” yani usta oyuncu Erdal Beşikçioğlu’nun Ankara’da Etimesgut İlçesi’nden adaylığı. İddiaya göre; CHP yönetimi, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a Beşikçioğlu’nun aday yapılacağını söylemiş ama Etimesgut ismi telaffuz edilmemiş. Yavaş da “Meclis çoğunluğunu almam lazım” diyor ve bu yüzden Etimesgut’ta İYİ Parti’den istifa eden Mesut Özarslan’ın aday gösterilmesinde ısrar ediyor. Bir PM üyesi “Mansur Bey’i zor duruma düşürdüler. Burada çözüm de Özarslan’ı Mamak, Gölbaşı, Polatlı gibi ilçelerden birinde aday göstermek. Gölbaşı İlçesi’nin ağırlık kazandığı ifade ediliyor” dedi.

Diğer bir tartışma konusu Hatay’dı. Büyükşehir için Lütfü Savaş’ın aday gösterilmesi (ki sosyal medyada da infial yarattı) kararına itiraz edildi. Ancak CHP lideri Özgür Özel’in “Anketlerden Savaş’ın ismi çıkıyor. Seçimi Lütfü Savaş’la kazanabiliriz” dediği öne sürüldü. Dün de Savaş’ın adaylığının geri çekilebileceği konuşuldu ama CHP Sözcüsü Deniz Yücel böyle bir durumun olmayacağını açıkladı.

PM’de yaşanan diğer bir tartışma da İstanbul üzerine oldu. PM Üyesi Müslüm Sarı’nın şu eleştirileri yaptığı ifade edildi:

“Burada çifte standart var. Büyükşehir belediye başkanlarını belirliyoruz, belediye meclislerinde çoğunluğu sağlamak üzere merkez ilçelerde oy deposu olan yerlerde bu isimlerin düşüncelerini almak gibi bir çalışmamız var mı, yok mu?”

Bu soruya Özgür Özel’in “Biz süreci uzlaşıyla götürüyoruz” yanıtını verdiği belirtildi.

Bunun üzerine Sarı konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Peki neden İstanbul’da farklı bir durum var. Adayların tamamını neden büyükşehir belirliyor. İstanbul’a gelene kadar hangi il- ilçede yönetimi belirleme yetkisi Parti Meclisi’nde. PM yetkiyi veriyor. İstanbul’da 12 ilçe geldi hangi yöntemi uygulayacağımız konusunda kararı kim aldı? Anketleri yapanlar kim? Bilgimiz yok. Türkiye’nin her yerine partinin üyeleri gönderilirken neden İstanbul’a gönderilmiyor. PM neden İstanbul’da baypas edildi? Yürütülen çalışmalardan neden haberimiz yok?”

Eleştirilere karşı CHP liderinin de “İstanbul daha katılımcı olmalı. Bilgi alışverişi yapılmalı” cümlesini kurduğu ifade edildi.

O teğmenlerle ilgili karar 18 Ocak’ta

Tuzla Piyade Okulu’nda yaşanan “Atatürk fotoğrafı” olayıyla ilgili Milli Savunma Bakanlığı kaynakları dün açıklama yaptı. Yüksek Disiplin Kurulu’nun toplanıp toplanmadığına ilişkin bir soru üzerine Bakanlık kaynakları şunları söyledi: “Önceliği müesses disiplini muhafaza etmek olan Türk Silahlı Kuvvetlerimizde; temel değerlerini sarsacak, disipline aykırı ve askerî hiyerarşiyi bozan, bozabilecek hiçbir kişi, olay ve duruma müsamaha gösterilmeyeceğinden en ufak bir şüphe duyulmamalıdır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz her olayda olduğu gibi bu olayda da hukuk çerçevesinde hareket etmektedir. Yüksek Disiplin Kurulu Ocak ayı ikinci yarısında toplanacak olup, inceleme/araştırmanın tamamlanmasını müteakip en doğru ve objektif karar verilecek ve Sayın Bakanımızın da ifade ettiği gibi kamuoyu ile paylaşılacaktır.”

18 Ocak’ta Yüksek Disiplin Kurulu toplanacak ve disipline verilen teğmenlerin durumunu görüşecek. 10 Kasım’da yakalarına “Atatürk fotoğrafı” takmayan teğmenlere tepki gösteren ve sonrasında yaşanan arbededen sonra soruşturma geçiren teğmenlerin avukatlarına dosyanın tamamının verilmediğini hatırlatmakta fayda var. Yani... Diğer teğmenlerin avukatlarının sunduğu dilekçeye ve teğmenlerin ifadelerine ulaşılamadı. Normalde anayasal savunma hakkı kapsamında dosyanın tamamının avukatlara verilmesi gerekiyor. Öğrendiğime göre; “Atatürkçü” teğmenlerin avukatları da bunun yasaya aykırı olduğunu ifade etti ve “şerh” düşerek kendilerine verilen belgeleri aldı.

“Gölge Savunma Bakanı”ndan çarpıcı soru

Dün... 31 Mart yerel seçimlerinin dışında başka gündem konuları da var. CHP Milli Savunma Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, “Savunma Sanayi” konusunda önemli bir açıklama yaptı. Bağcıoğlu’nun şu sorusu dikkat çekiciydi:

“Son Savunma Sanayi İcra Kurulu kararında yer alan uçak gemisi tasarımına başlanması vizyoner bir karardır. Ama bu kararı orta vadede, en az 30-40 yıl destekleyecek imkân, kaynak ve kabiliyetimiz var mıdır? Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ), TUSAŞ motor sanayi (TEİ) başta olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı (TSKGV) şirketlerinde çalışan 60 yaşın üzerindeki personelin istekleri dışında emekli edilmeleri kararı bilgi birikimi ve tecrübenin idamesi için gözden geçirilecek midir? Emekli edilen çalışanların bilgilerinin siyasi ilişkiler çerçevesinde seçilen belli sanayici gruplarına iletildiği iddiaları doğru mudur? Savunma sanayisinde bilgi güvenliğine yönelik yapılan uyarılar caydırıcılıktan uzaktır. Nasıl bir tedbir alınması planlanmaktadır?”