Sevgili okurlarım, Türk siyasetinde bazı isimler vardır, kısa bir süre için efsane olur ve sonra sönüp giderler...

Çünkü yıpranırlar...

Daha doğrusu kendi kendilerini yıpratırlar.

Bunun en son örneğinin adı Meral Akşener’dir.

Genelde sağ kesimi temsil eden bir parti kurdu, zaten var olduğu siyaset arenasında önemli işlere imza attı.

Son seçimler öncesinde CHP ile yaptığı işbirliği anlaşmalarını, altılı masa mutabakatlarını bir kalemde silip farklı denizlere doğru yelken açmayı yeğledi.

★★★

Son seçimler öncesinde durumu iyi idi...

İşbirliğini falan bir kenara bıraktı, seçime İyi Parti olarak girmeye karar verdi.

Şu anda Meclis’te 42 milletvekili var.

Yani bu açıdan bakıldığında AKP, CHP, HEDEP ve MHP’den sonra gelen beşinci parti...

Seçim öncesinde yılmadan, yorulmadan iyi çalıştı, Türkiye’nin dört bir yanını gezdi, özellikle esnaf kesimine yöneldi...

Ve bu sonuca ulaşmayı (eğer başarı ise) alnının teriyle elde etti.

★★★

Şimdi aradan sadece birkaç ay geçti ama partisi çatırdıyor.

İstifalar ve disiplin kuruluna sevkler birbirini izliyor.

Aralarında milletvekilleri, il ve ilçe yöneticileri de var.

Ama çok daha önemlisi, partide “yolsuzluk” ve “para yeme” iddiaları yaygınlaştı.

Doğru olup olmadığını bilemeyiz de, bu iddialar partinin Akşener dahil en yüksek tepelerine kadar ulaşıyor.

★★★

Parti ikiye bölünmüş durumda...

Bazıları tavırlarını Akşener’den yana koydu, bazıları genel başkanı inanılmaz biçimde eleştiriyor.

Ancak eleştirenlerin sesi doğal olarak fazla çıkmıyor.

Her şey yolunda gitmiş olsa İyi Parti şu anda merkez sağın en güçlü partisi olacaktı ama nefesi yetmedi.

Yönetim, eline geçen bu fırsatı kullanamadı.

★★★

Şimdi önümüzde yerel seçimler var...

Meral Ablamız ne yapacak, neye karar verecek?

Kendisine hemen anımsatayım, seçimlere tek başına girdiği takdirde büyük ölçüde nasihat alır.

Hele de büyükşehirlerden herhangi birini kazanması asla söz konusu olamaz.

Sadece ve sadece muhalefet oylarını bölerek AKP’ye hizmet vermiş olur.

Ben O’nun ve partisinin yerinde olsam CHP ile işbirliği arayışlarına yine girer ve irili ufaklı birkaç belediyeyi bu yolla kazanmayı amaçlardım.

Bakalım ablamız bu konuda ne yapacak, nasıl bir karar verecek!



Sevgili okurlarım, Türkiye gerçekten değerli bir evladını önceki gün yitirdi. Yazıları, araştırma ve özellikle de kitaplarıyla tanıdığımız diplomat, yakın tarih araştırmacısı ve emekli büyükelçi Bilal Şimşir aramızdan sessizce ayrıldı.

90 yaşında idi...

Türkiye için emek vermiş, alın teri dökmüş bir diplomatımızdı.

Artık yaşlanıyordu. Emekli oldu ama çalışmalarına ve araştırmalarına hiçbir zaman ara vermedi.

★★★

Hepsi de Bilgi Yayınevi tarafından yayınlanan muhteşem belgesel kitapları artık bizim arşivimizde!..

“Malta Sürgünleri, Bulgaristan Türkleri, Osmanlı Ermenileri, Ankara Ankara, Şehit Diplomatlarımız, İngiliz Belgeleriyle Sakarya’dan İzmir’e, Türk Yahudiler, Kürtçülük, Doğunun Kahramanı Atatürk, Balkan Savaşlarında Rumeli Türkleri, AB- AKP ve Kıbrıs, Ermeni Meselesi, Dış Basında Laik Cumhuriyet’in Doğuşu, Azerbaycan...

Yazdığı kitaplardan bir bölümü...

Ve bunların tamamı Bilal Şimşir tarafından Türkiye ve yabancı ülkelerin devlet arşivlerinden ilk kez çıkarılıp millete sunulan eserler...

Ve hepsi belgelere dayalı.

★★★

Ölüm haberini öğrenince dün internet sitelerine ayrıntılı biçimde baktım...

Haberi sadece birkaç internet sitesi kullanmıştı ve bu vefasızlığa üzüldüm.

Yaşam öyküsünü bir parça da olsa bilirdim...

Bu kadar belgeyi nerelerden bulduğunu sorduğumda şöyle demişti:

“Türkiye’de iken bizim arşivlerden, yurt dışında görevli iken yabancı ülkelerin arşivlerinden çıkmazdım. O arşivlerde bizim henüz bilmediğimiz nice Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi belgeleri var.”

Bilal Şimşir hem bir arşiv kahramanı, hem de yakın tarihimizin anıtı idi...

Vatana hizmet işte böyle olur.

Allah rahmet eylesin.