EURO 2008'le yarışır bir hikaye yazdığımız turnuvada, en çok korktuğum şey 2008'e benzer bir son yaşamaktı. Öyle de oldu.

Son dakika mucizelerinin takımı olduğumuz EURO 2008'in yarı finalinde, Almanya'yı sahadan ezdiğimiz maçta bu kez son dakikada golü yiyen taraf olup elenmiştik. Portakalları da şaşkına çevirdiğimiz karşılaşmada, 6 dakikalık konsantrasyon kaybı sonrası turnuvada en iyi oyunumuzu oynadığımız maçla elendik. 

Maçın ilk 70 dakikasında Hollanda'yı çaresiz bıraktık. Weghorst'un oyuna girmesiyle oyunun yönü ve senaryosu da değişmişti. Oyunu daha çok yarı sahamızda oynayan Hollanda karşısında, Barış Alper ve Arda ile önce Ake'ye sonra da van Dijk'a sarı kart gösterecek kontratak pozisyonları yakalamıştık.

Kenan'ın ne savunmada ne de hücumda etkisi olmadığı bu anlarda, Montella Kerem-Kenan değişikliği ile bu plana takviye yapmalıydı. Çünkü maç boyunca Hollanda savunmasıyla güreşen Barış ve zaten fizik gücü sınırlı Arda ile bir noktada tıkanacaktık. Ancak Montella hamle yapmakta gecikti.

Hollanda'nın beraberlik golünden sonra ikinci gol için daha da bastıracağı aşikardı. Ama değişiklikler ikinci golü yedikten 1 dakika sonra geldi. Oyuna santrfor sokmak için 82. dakikaya kadar bekledi, Semih Kılıçsoy ise 89'da girdi. Maça kusursuz bir planla başlayan Montella, oyunun gidişatına ve değişen senaryosuna aynı ustalıkta cevap veremedi.

Buna rağmen beraberlik için fırsatlar yakaladık. Ama bu sefer futbol şansı bizim yanımızda değildi. Turnuvanın en genç takımı olarak, gösterdiğimiz mücadele alkışların en büyüğünü hak ediyor. Ama bu takımın potansiyelinin tamamını sahaya yansıttığını düşünmüyorum. Buna engel olan da, Montella'nın taktiksel tercihleriydi. Çağlar, Ozan ve Enes'in yokluğunda Montella'nın 4-6-0 taktiğini tercih etmesini anlayabiliyorum. Ancak işlerin yolunda gitmediği zamanlarda bu oyunda ısrarı ve oyuncu tercihlerindeki sıkıntılar gelecek adına soru işareti yaratıyor.

Süre alan bütün futbolcuların canla başla savaştığına dair hiçbir şüphe yok. Ama aksayan noktaları tespit etmesi gereken Montella, bu konuda oldukça muhafazakardı. Kenan Yıldız'ın beş maçta 351 dakika süre aldığı yerde, Kerem Aktürkoğlu'nun 102 dakika ve Semih Kılıçsoy'un sadece 6 dakika oynaması pek adil durmadı.

Yine de, böyle bir turnuva hoca için de ilk deneyimdi. Milli takımdaki geleceği adına bu maceradan iyi tecrübeler edineceğine eminim. Ama ülke futbolunun önde gelen camialarıyla kavgalı olan ve aradaki husumeti kan davasına çeviren TFF yönetimi oldukça, Montella'nın da 'özgür' bir hoca olması imkansız.

Kimse kimseyi kandırmasın. Hocanın oyuncu seçimlerinde bu gerilimin etkisi olmadığını söylemek, Türk futbolunu ve ortamını hiç bilmeyen insan yorumu olur.

Montella'nın başarıya ulaşabilmesi için, bu TFF yönetiminin ve kendini Türk futbolundan daha üstte gören zihniyetin değişmesi şart.