61 yıl önce kaybettiğimiz ünlü şair Nâzım Hikmet’in peşi sıra Moskova’yı gezdik. Onun dizelerinden şarkılar dinledik, mezarına karanfil koyduk, kültür merkezinin açılışında bulunduk. Gitmişken bir süredir ambargolarla dünyadan soyutlanan Moskova’daki hayata da baktık.

Yaşar Kemal, büyük şair Nâzım Hikmet için şöyle der: “Eğer Nâzım Hikmet gibi büyük bir yol gösterici gelmeseydi, edebiyatımız bu seviyeye çıkamazdı…”

Nâzım Hikmet’i anma etkinliklerinde Serenad Bağcan’ın konserinde, sanatçıya Zülfü Livaneli de eşlik etti.

Ünlü Rus şair Yevgeni Yevtuşenko, onu sadece çok iyi bir şair değil, aynı zamanda ‘dünyanın en iyi insanlarından biri’ olarak niteler, hatta onun için ‘Nâzım’ın Yüreği’ adlı bir de şiir yazar. “Kimisi için şiir bir roldür, kimisine bir dükkân, kazançtır./ Onun içinse ağrıdır şiir, rol değil./ Nâzım’ın yüreği de ağrıdı durdu işte. Üzerine titreyen doktoru bir gün, hani pek de güvenmeyerek tembih etmişti bana/ ‘bakın’ demişti/ ‘keskin konulardan kaçının ki ağrımasın Nâzım’ın yüreği…”

Moskova’ya her gidenin ilk görmek istediği yer Aziz Basil Katedrali

Nâzım bu, keskin konulardan kaçamazdı ki… Ağrıdı yüreği, vatan hasretiyle ağrıdı… Dünya onu omuzlarında taşıdı, Türkiye’de yurttaşlıktan çıkarıldı, yasaklandı…

Ali Galip Savaşır, Nâzım’ın mezarı başında

Büyük şairin ölümünün 61. Yıldönümü için Moskova’daydık. Türk şiirinin evrensel ismi, Türkiye ile Rusya arasındaki ortak değerimiz Nâzım Hikmet  Moskova Nâzım Hikmet Vakfının düzenlendiği etkinliklerle anıldı. Önce sanatçı Serenad Bağcan çıktı sahneye. Karlı Kayın Ormanı, Yiğidim Aslanım gibi dillere pelesenk şarkıları seslendirdi. Serenad Bağcan’a ünlü bağlama virtüözü Erdem Şimşek eşlik etti. Gecenin sürprizi Zülfü Livaneli’nin sesinden bir kez daha Nâzım Hikmet’i dinlemek oldu.

Livaneli, aynı zamanda onursal başkanlığını yürütüyor Moskova Nâzım Hikmet Vakfı’nın. Ama en büyük alkış, bu büyük ve kusursuz organizasyonu yapan Vakfın Başkanı Ali Galip Savaşır’ındı.

Kültür Merkezi’nin açılışına Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Tanju Bilgiç de katıldı

Ali Galip Savaşır, Polis Akademisi mezunu. Livaneli’nin dediği gibi Moskova’da Nâzım Hikmet için bu kadar çabalayanın bir polis akademili olması epey ilginç. Bu yıl 1977 mezunu Polis Akademisi mezunu arkadaşlarını da davet etmişti. Emekli emniyet müdürleri de Nâzım Hikmet’in mezarına karanfil koyanlar arasındaydı. Savaşır çok kıymetli bir iş yapıyor. Evet, Nâzım Moskova’da çok bilinen ve sevilen bir şair, ama ya yeni nesil?

Moskova Nehri kenarında Rus Çarı 1. Petro’nun 98 metre yüksekliğindeki anıtı

Savaşır, “Nâzım’ın mirasını gelecek nesillere aktarmaya devam ediyoruz” diyerek başlıyor konuşmasına. Önce şahane bir konser, sonra mezarı başında anma ve son gün de Kültür Merkezi’nin açılışıyla noktalıyoruz büyük şairin izinden gezdiğimiz Moskova’yı.

Moskova Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Merkezi’nde sergilenen şairin çizimi, sanatçı Sedat Girgin’e ait.

Moskova Nâzım Hikmet Vakfı ve Kuzey Bölgesi Kültür İdaresi iş birliği gerçekleştirilen kültür merkezi projesi Nâzım Hikmet’in yaşadığı semtte yer alıyor. Geniş bir kadro ve ekiple, farklı alanlarda uzman birçok kişinin bir arada çalıştığı Kültür Merkezi projesi çalışmaları bir yıldan daha az bir sürede hızla tamamlanıyor. Ali Galip Savaşır’ın hayali de böylece gerçekleşmiş oluyor.

Nâzım ve Moskova’da âşık olduğu Vera birlikte. Şair öldükten sonra Vera, her gün sevgilisinin mezarını ziyaret edip, onunla konuşuyor. Sonra kendisi de onunla aynı yere defnediliyor.

Üstteki fotoğrafta gördüğünüz kıyafetlerse ikisine ait ve şimdi müzede sergileniyor.

Moskova Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nin oluşumunda aralarında M. Melih Güneş, Sedat Girgin, Aykut Genç, Ethem Onur Bilgiç gibi illüstratör ve tasarımcıların imzası var. Gittiğinizde görün, hatta sırf bunun için gidin derim. Nâzım’ın takım elbisesine, büyük aşkı Vera’nın döpiyesine bakın uzun uzun. O şiirlerin yazıldığı masaya dokunun.

SAVAŞIN İZİ YOK

Biraz da Moskova anlatayım size. Tertemiz sokaklar, geniş yollar, her köşe başında büyük parklarıyla dümdüz bir şehir.

Evet Rusya ve Ukrayna üç yıldır savaşta. Hatta daha bir gün önce Rusya, Ukrayna’nın Donetsk bölgesinde iki yerleşim birimini daha ele geçirdi. Putin, “Rusya Batılı hedefleri vurmak için silah sağlayabilir” diye açıklamalar yapıyor. İki soru üzerinden gideceğim.

Birincisi “Savaşın izini Moskova’da gördük mü?”

Cevap, hayır.

Peki Ambargonun etkilerini?

Birkaç noktada evet.

İlk sorunun cevabını biraz açmak istiyorum. Moskova’da, Kızıl Meydan’da dolaşıyoruz Kameraman arkadaşım Tarkan Buharalı’yla… İnsanlara savaşı soruyorum. Bir kere savaş demiyorlar, sınır ötesi operasyon demeyi tercih ediyorlar. Apolitikleşmişler. Siyaset konuşmuyorlar. Sadece 2 kişi, “Savaş dursun, çocuklar ölmesin” diyebildi.

Savaş denmesinden hoşlanmıyorlarmış. Bu arada akşamları birkaç Rus televizyonunda haberlere baktım. Rusya-Ukrayna çatışmalarından bahsetmiyorlar bile.

Herkes son derece şık, kafeleri doldurmuş, mutlu mesut yaşıyor. Moskova Nehri’nin kenarında bir Modern Sanat Müzesi’nin bahçesinde güneşlenenler, fıskiyelerde neşelenen çocuklar… Sanırım biz daha çok umursuyoruz.

Moskova sokaklarında gençler yürüyerek dans ediyor. Her köşe başında çocuklar için bir aktivite yapılıyor.

Diğer sorunun cevabına gelince…

Ambargonun izini kredi kartlarımızı kullanamayınca anladık. Visa ya da Master Card geçmiyor. Ruslar, kendi kredi kartlarını kullanıyorlar. Otelde bile İngilizce anlaşamadık. Ama birçok noktada Türkçe bilene rastladık. Antalya, Bodrum sevgisini anlatmıyorum bile.

Ezcümle, fırsat bulursanız gidin görün derim…