Tamam, ülke olarak bu hayatta bize rahat yüzü yok ama bu kadarı da fazla. Gruptan çıktık ama çıkarken canımız da çıktı. Acı çeke çeke, ite kaka, 70 dakika 10 kişi oynayan Çekya’ya karşı saniyeleri saya saya 1 puanı kurtarmak için göbek çatlata çatlata.
Olmaz denen oldu; Gürcüler, Portekiz’i devirdi, bize de stres sıkıntı düştü.
Takımın Portekiz yenilgisi sonrasında oluşan kaos ortamından güçlenerek çıkmasını beklerken oyuncularımız yine baskıyı kaldıramadı. Çekya’nın da henüz maçın başında bir kişi eksik kalması bize rahatlama fırsatı verse de bir yandan da baskı altında kaldık. Pozisyona girmekte zorlanırken ikinci yarının başında şaheser bir golle Hamburg bayram yerine döndü. Hakan eski evinde ne gol attı öyle.
Çaprazdan sağ ayak üstüyle o topu ters köşeye yollamak kalite gerektirirdi. Kaptan bu kez dümende sağlam durdu.
Ama işte hastalığımız, kolay gol yemek. Taç organizasyonundan saçma sapan bir golle stres sıkıntı üzerimize yapıştı. Savunurken, hücuma çıkarken hep hata yaptık.
Yine yazalım: Montella hocam bu kadar korkak olmaya gerek yok. Biz cesaretimizle esaretten kurtulabiliriz. Gerçekleri kabul edelim. Çok iyi değiliz ama daha iyisini yapabiliriz. Arda Güler’i bu kadar abartarak oyuncuya ve takıma zarar veriyoruz. Cenk Tosun’u da fazla yabana atıyoruz. Hoca Cenk Tosun inadından vazgeçince, ne kadar fizik olarak eksik olsa da, Tosun Paşa kalitesini, golcü olduğunu, golü kokladığını, tecrübesini konuşturdu.
Barış ya da Arda ileride oynamaz. Barış’ın gücü kanatlarda.
Gerçeklerle yüzleşelim, inatlarımızdan vazgeçelim ve önümüze gelen tarihi fırsatı kaçırmayalım.