Her fırsatta, son seçimde yüzde 38 oy alıp birinci parti olduklarını söyleyen CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel, konu erken seçim çağrısına gelince buna karşı çıkıyor. Yerel yönetim seçimlerinin ardından, 2 Nisan’da hemen şöyle demişti:

“Erken seçim olacaksa buna yine halk karar verecek. Ben bir erken seçim çağrısı yapmıyorum. Erdoğan’ın telaşla ‘Dört yıl seçim yok demesi’ bahsettiğiniz kaygıdan. Çünkü güvensizlik oyu olarak görüyorlar. Ben fırsatçılık yapacak değilim. Her an yapılacak seçime hazırız. Ama bunu talep edecek olan biz değiliz. Bana güvenip oy veren AK Parti ve MHP’li emekliler var. Onlar genel seçim olsaydı belki oy vermeyeceklerdi. Onlara şu teminatı verdim: Bu bir yerel seçim. Yerel yönetici seçiyorsunuz ve iktidara yerelden denge kurun, dedim. Ertesi gün ‘Gördünüz mü bak, hükümet değişmeli’ dersek o seçmeni kandırmış olurum.”

Bu konuşmadan açık biçimde  Sayın Özel’in alınan yüzde 38’lik oya güvenemediği  anlaşılıyordu. Peşinden de bir “normalleşme” siyaseti geliştirdi. Ama el uzattığı AKP Lideri Erdoğan en sonunda muhalefeti normalleşmeye çağırarak suçu yine Sayın Özel’e yıktı.

Bu arada, muhalefet kanadı, Özgür Özel’in erken seçim çağrısı yapmamasını değişik yollardan eleştirdi. Bu baskılar karşısında sıkıştığından Perşembe günü de “Erdoğan 5 yıllığına seçildi ama bence seçildikten 2.5 yıl sonra, bugünden 1.5 yıl sonra erken seçim olur. Görev süresinin dolmasına 2,5 yıl kala erken seçim teklif ederiz, ondan sonra kabul etmeyiz." dedi. 

Ayrıca, erken seçim çağrısı neden yapmıyorsunuz denildiğinde bazı CHP’li vekiller meclis sayımız yetersiz diye cevap veriyor. Peki 2,5 yıl sonra mecliste çoğunluk mu olacaksanız? Zaten mecliste yeterli sayınız olsa bütün bu tartışmaların çoğuna gerek kalmayacaktı. 

MUHALEFETİN KONFOR ALANINDA

Kendisine göre haklı gerekçeleri olsa da Sayın Özel, bana 1980 öncesindeki Necmettin Erbakan’ın bir tutumunu anımsatıyor.  İkinci Milliyetçi Cephe Hükümeti’nin ortağı olan Erbakan, 13 Mart 1980’de “Kadayıfın altı kızarmadan bu hükümeti uzaklaştıracak olursanız, bu zihniyet milleti aldatmanın gene fırsatını bulacaktır. Onun için kadayıfın altının kızarmasını bekleyeceğiz. Evet, bir ay daha gözyaşı!” diyordu.

Belli ki CHP Genel Başkanı bu taktiği uyguluyor ve iktidarın daha da yıpranmasını bekliyor. Buna muhalefetin konfor alanı diyebiliriz. İktidarla sert mücadele yürütmek yerine onun yıpranmasını beklemek biçimindeki kolaycılık siyasette bir konfor alanı yaratıyor.

ERDOĞAN DA BUNU İSTİYOR

Özgür Özel, kadayıfın altının daha da kızarmasını beklerken aslında istemeden bile olsa Erdoğan-Şimşek ikilisinin ekonomik programına katkı veriyor. 14 Mayıs 2023 genel seçimlerinden sonra Erdoğan, çöken Nas politikasından yani düşük faiz uygulamasından vaz geçmek zorunda kaldı. Yeni ekonomik model yüksek faiz ve halktan daha çok vergi alıp ücretleri düşük tutmak üzerine kuruldu. Şimşek’in programına göre 2026 yılı sonuna kadar üç yıl boyunca kemer sıkma yoluyla tüketim düşürülecek, enflasyon dizginlenecek ve sonunda bir rahatlama olacak… İşte o zaman, yani seçimlerden bir-bir buçuk yıl kadar önce Erdoğan yine piyasayı ucuz faizle paraya boğup çalışanlara yüksek zam yaparak bir şok dalgası oluşturacak ve 2028 seçimlerine eli kuvvetlenmiş olarak girecek.

Sanki Sayın Özgür Özel, bu Şimşek-Erdoğan planının çalışması için erken seçim talebini 2026’ya erteliyor. Bu haliyle de Erdoğan’a en az bir buçuk yıl kredi sağlıyor.

Bu tutumu da muhalefetin konfor alanından çıkmak istemeyiş olarak görmek gerekir.

Ama CHP’deki ve diğer partilerdeki muhalif kitleler Sayın Özgür Özel’e ve bu politikayı savunan CHP’li politikacılara bu kadar konforlu davranacaklar mı?

Onu da zaman gösterecek…

Ha bu arada, tarihte iki Türk hakanı arasında geçen bir olayı da Sayın Özel’e düşünmesi için anlatmak isterim. 

Yavuz Sultan Selim ordusu ile Çaldıran Ovası’na vardığında vardığında yorgun ve düzensiz bir şekildeydi. Karşısındaki Şah İsmail ise dönemin en hareketli süvarilerine sahipti. Şah İsmail’e Osmanlı düzen almadan saldırma teklifi yapıldığında çok büyük bir hata yaparak, ‘Bize yorgun bir orduya saldırmak yakışmaz, hele bir savaş başlasın Osmanlıyı ekin gibi biçeriz’ der. Şah İsmail’in Yavuz’a verdiği bu sürede Osmanlı batıdan aldığı topları yerleştirir ve düzen alır. Savaş başladığında kaderi de belli olur, yoğun ateş desteği ile kendinden emin Şah İsmail’in süvarileri dağılır ve savaş kaybedilir.