Türkiye Cumhuriyeti’ni 21 yıldır fevkaladenin fevkinde yönetenler güya Cumhuriyet’in 100. yıl dönümünde hatıra olsun diye, ama aslında bal gibi de yeni bir madeni para piyasaya sürdü!Kuruşlar ve 1 liralar değer olarak çoktaan tedavülden kalktığı için çil çil 5 liralar dolaşıma girdi.

Fakat ne görelim paranın üzerindeki Atatürk, Atatürk’e benzemiyor. Başladı bir tartışma... Darphane anında açıklık getirdi konuya ve de suçluyu buldu: Sosyal medya.

Meğer paradaki Atatürk Atatürk’e benziyormuş, sosyal medyada kamuoyunu yanıltmak amacıyla kasıtlı olarak Atatürk rölyefi ile oynanmış, dezenformasyonmuş yani. Oynandığını göstermek için de bir resim yayınladılar. Oynandı denilenle arada hiçbir fark yoktu.

Para muhabbetine zerre şaşırmadım.

Ne bekliyordunuz ki! Bunların ne zebil gibi bastığı pul olan paralar, ne de trajikomik ekonomi yönetimi benzer Atatürk’e...

Neden mi?

Birinci Dünya Savaşı’nda enflasyonun neden olduğu sıkıntıları ve halkın nasıl perişan olduğunu gördüğü için enflasyonu en büyük bela olarak kabul eden Atatürk, Milli Mücadele’yi enflasyonsuz başarmıştır.

Kurtuluş Savaşı bittikten sonra 1924’te yüzde 5, 1925’te yüzde 5.4, 1926’da yüzde 3.6, 1927’de yüzde 1, 1928’de ise yüzde 1.5 oldu enflasyon!

100 yıl sonra bugün enflasyon kaç?

1928 yılında altın hesabı ile kişi başına gayri safi yurt içi hasıla 93 gram altın, 1929 yılında ise 100 gramdan fazla!

1929’da Türkiye’nin kalkınma hızı ne biliyor musunuz? Yüzde 22!

1938’de nüfusumuz 16 milyon 916 bin. 1923’ten 38’e, 15 yılda kişi başı reel gayri safi hasıla artışı ise yüzde 39...

15 yılın bilançosu: Fiyatlar düşmüş, Türk Lirası değer kazanmış, hem ülkenin hem yurttaşların gelirleri artmıştı.

Bazı ürünlerin fiyatları mesela 1927’den 1938’e bakın neredeeen nereye gelmişti...

Ekmek 15 kuruştan 10 kuruşa, pirinç 42’den 27 kuruşa, patates 12 kuruştan 8’e, kuru fasulye 38’den 19 kuruşa, koyun eti 89 kuruştan 46 kuruşa, yumurta 6’dan 1.75 kuruşa, şeker 44’ten 30 kuruşa, zeytinyağı 93’ten 49 kuruşa, kuru soğan 10 kuruştan 6 kuruşa inmişti!

Bugün bu listedeki ürünlerin bırakın fiyatının ucuzlamasını çoğu dışarıdan geliyor.

1929’da Atatürk’ün deyimi ile ‘milli para buhranı’ yaşandı. En temel nedeni dünyadaki ekonomik durumdu. Ama millileştirdiğimiz yabancı şirketlerin ilk taksit ödemeleri ve Osmanlı’nın borç ödemeleri de çok etkiliydi. Hele Türk parasının değerinin düşeceğini düşünüp paralarını dövize çevirip yurt dışına kaçıran ahalimiz de eklenince tüy dikildi.

Atatürk’ün talimatı ile bir dizi önlemler alındı. Bütçede tasarrufa gidildi. Döviz alım satımı durduruldu. Devlet kadroları ve harcamalar tırpanlandı. Türk Parasını Koruma Kanunu çıkarıldı. İthalat sınırlandırıldı. Döviz fiyatlarına narh kondu.

Baş ekonomistin bile inanamayacağı şeyler oldu...

Kriz ve depresyon yıllarında Türkiye’de fiyatlar ucuzladı! 20 il merkezinde 26 kalemlik temel tüketim ürün listesinde yüzde 40 azalma oldu. Toptan eşya fiyatları perakende fiyatlarından daha fazla düştü! Türkiye ucuzlukta ön sıralarda yer alan ülkeler arasına girdi. Gıda maddelerinin toplam fiyatlarının düşüş oranı 1933 yılında yüzde 6’yı buldu.

1934-1938 yılları arasında kriz aşıldı kalkınmaya geçildi. İhracatı artırma yollarına gidildi. Koyun yüzde 40, tiftik yüzde 94, buğday yüzde 15, arpa yüzde 7, kuru fasulye yüzde 70, kuru üzüm yüzde 13, iç fındık yüzde 38, keten tohumu yüzde 60, zeytinyağı yüzde 36, tütün yüzde 57 daha pahalıya satıldı.

Önceki yıllara göre dışarıya satılan ürün miktarı az tutuldu ama elde edilen gelir çok daha fazla oldu.

Bu arada Osmanlı borçları ödenmeye devam edildi, Milli Mücadele için halktan alınan borçlar kuruşuna kadar geri ödendi!

***

Hatıra para dediğin 10 bin, hadi çok hatırnazsınız diyelim 20 bin tane basılır. Bunlar 5 liralık hatıra paralardan ilk etapta kaç adet bastı? 100 milyon!

Yuh be kardeşim...

Şimdi birileri kalkmış 5 liralık madeni paranın üzerindeki Atatürk, Atatürk’e benzemiyor falan deyip boş beleş tartışıyor.

Benzemez tabi...

Kurtuluş Savaşı’nı bile enflasyonsuz götüren, Osmanlı’nın borçlarını, milletten alınan borçları geri öderken ihracatı artıran, 15 yılda gelirleri katlarken ülke içinde gıda maddelerini ucuzlatan, dışarıya satılan malların fiyatlarını ve gelirleri artırırken ülkenin fabrikalarını, toprağını, eserlerini satmak yerine sıfırdan fabrikalar kuranlara nasıl benzeyebilir ki bunların yaptıkları?

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’te yapılanlar ortadayken paradaki Atatürk rölyefi Atatürk’e benzemiş benzememiş kaç yazar?