Reform büyülü bir sözcüktür. Pozitif bir çağrışımı vardır. Reform istemek, durumdan memnun olmayıp bunu çok daha iyiye ve güzele dönüştürmeyi istemektir. Hal böyle olunca herkesin reformdan yana olması gerekir. Ama kazın ayağı öyle değildir. Her zaman ve her yerde ve hemen her konuda reformu isteyenler kadar hatta bazen onlardan daha fazla istemeyenler ortaya çıkabilir. Reform istemeyenler, reformdan ne kastedildiği ve ne amaçlandığı belli oldukça ama esas olarak reformlar hayata geçirildikçe kendilerini belli eder. Re-form yeniden biçimlendirmek demektir. Bu bazılarınca özgün formu iyi olan (özellikle dini bağlamda) ancak bu formunu kaybedip “deforme” olan şeyleri ilk haline getirme şeklinde anlaşılır. Ama reform bu değildir. Reform bir yeniden inşa sürecidir. Çünkü mevcut form artık tamir kabul etmemekte ve işlevini yapamamaktadır. Osmanlı’dan günümüze kadar reform yerine tecdit (yenileme), ıslahat, tanzimat ve inkılap kelimeleri kullanılmıştır. İnkılap yerine daha sonra ihtilal (altüst etme) anlamına gelen devrim sözcüğü kullanılmıştır. Bazı inkılapların, ihtilal kadar sancılı olduğu da yadsınamaz.
ARJANTİN’DE REFORM
En az Türkiye kadar zengin ve aslında daha gelişmiş bir ülke olan Arjantin’in, bir numaralı ekonomik sorunu bizimki gibi yapışkan enflasyondur. Arjantin, uzunca bir süredir enflasyonu indirmek için Ortodoks para politikası (Merkez Bankası’nın faizi gerektiği kadar ve gerektiği sürece artırması vs.) yöntemiyle çözmeye çalışıyordu. Başarısız oldu. Bundan kısa bir süre önce Arjantin’de başkanlık seçimleri yapıldı. Enflasyonu “para reformuyla” özetle ulusal para birimi peso yerine ABD dolarının kendisini veya “klonunu” ikame ederek indireceğini söyleyen Javier Melei adında delidolu bir iktisat profesörü kazandı. Arjantin’le ilgili haberleri okudukça anlıyorum ki; Milei’in reformu bundan ibaret değilmiş. Milei, “yolsuz siyasetçiler”, “ahbap-çavuş iş adamları”, “sahibini memnun etmek için haber ve yorum yazan fino köpeği gazeteciler” ve “aile şirketi haline gelmiş güçlü sendikalar”dan oluşan egemenler kümesinin (kendisi buna “kast” diyor) gücünü de kırmayı hedefliyormuş. Bu amaçla 27 Aralık 2023’te Meclis’e “ulusun üretici güçlerini baskıcı devletin prangalarından kurtarmak” için tasarlanmış geniş kapsamlı bir “torba yasa” tasarısı göndermiş.
GENEL GREV ÇAĞRISI
Meclis bu torba yasayı onaylarsa, Başkan Milei, iki yıl boyunca ülkeyi kararnamelerle yönetebilecek. Arjantin’in seçim sistemini değiştirebilecek. Ayrıca mahkemeler, ulaşımı engelleyen veya mülke zarar veren protestolar düzenleyenlere altı yıla kadar hapis cezası verebilecek. Milei’in yapmak istediği reformlara karşı çıkanlar arasında boşanma tescillerinin kendileri olmadan yapılması usulüne karşı çıkan avukatlar, reçetelere muadil ilaç yazmalarını isteyen düzenlemeye itiraz eden doktorlar, devlet yardımlarının kesilecek olmasına bozulan sanatçılar, sayısı kısıtlı avlanma ruhsatı sisteminin kaldırılmasına kızan balıkçılar var. Milei para reformumun birinci adımı olarak Arjantin pesosunu aralık ayı başında “kuru 366’dan 800’e çıkararak” %50 devalüe etti. Bu suretle tedavüldeki pesoları dolara çevirmek için ihtiyaç duyulacak dolar miktarı azaltıldı. Beklenildiği gibi devalüasyonun ilk etkisi enflasyonu %168 olan enflasyonun %212’ye yükselmesi oldu. Milei, ‘Bunu öngörmüştük, telaşlanmayın, enflasyonu düşüreceğim’ diyor. Ancak öncelikle Meclis’in sunduğu “torba yasa”nın onaylamasını istiyor. O onay beklerken İşçi Sendikaları Konfederasyonu onayı engellemek amacıyla 24 Ocak 2024 için genel grev çağrısı yaptı. Reform şişede durduğu gibi durmuyor. Bu yazının son sözü hocam Sadun Aren’e aittir.
SON SÖZ: İktisatta her tartışma gelir bölüşümüne çıkar.