Türkiye’de ekonominin durumunu nasıl anlıyorsun? Hemen dolar fiyatına bakıyorsun. Artmamışsa “ekonomi iyi” sanıyorsun! Bu göstergeyi sen biliyorsun da iktidar bilmiyor mu?

Nitekim doları baskılarsan, fiyatının artmamasını sağlarsan, batan şirketleri de haber yaptırmazsan, ekonomi gayet iyi... Baksana dolar kıpırdamıyor, yerinde sayıyor. Harika valla!

★★★

Sahi ekonomi iyiyse vergiler neden artırılıyor? Demek ki harcamalara hâlâ para yetmiyor. Mevcut para artık partiyi doyurmaya yetmiyor. Daha fazlası gerekiyor! Geliri artıracaksın da nasıl yapacaksın?

Merkez Bankası’nı da 818 milyar lira zarara soktular. Devredebilecek ne akçe kaldı ne kapik...

★★★

Elimizde ne var? TÜİK! Madem gelirleri artıramıyoruz, giderleri kısarız.

Saraylarından, ejder meyveli içeceğinden, bilmem kaç saray uçağından, milyonlarca liralık arabalarından, diyanetin bitmeyen harcamalarından mı tasarruf edilecek? Yok artık daha neler? El alem ne der?

Gidip de kendi hayatımızı değiştirecek halimiz yok diye düşündüler, küfeyi memura, emekliye yüklediler. Onların alacakları kısılırsa durum idare eder bir süre daha...

★★★

Nasıl olsa yargı kararına rağmen enflasyon hesabındaki madde ağırlıklarını, madde fiyatlarını, her bir maddedeki aylık değişim oranlarını yayınlama durduruldu. Kim nereden anlayacak rakamların sallama olduğunu...

İnsanlar hisseder ama kanıtlayamaz nasıl olsa... İki gün sonra kimse hatırlamaz, hesap da sormaz.

★★★

Yüzde 38 oranındaki elektrik zammı temmuza sarkıtıldı. Neden?

Benzin, mazot ve otogaz zamları haziranın son haftasında yapıldı. Niçin?

Bu artışların haziran enflasyonu hesabına girmesi önlenerek 6 aylık enflasyonun yüzde 25’in altında kalması, yıllık enflasyonun yüzde 75.45’ten yüzde 71.60’a inmesi sağlandı.

Alt tarafı 10 gün zamsız tarife uygulandı, altı ay boyunca milyonlarca kişiye düşük zamlı maaş ödenecek. Al sana irade!

★★★

Bu kallavi zamların, toplanan paraların, yeni vergilerin amacı, belli bir zümrenin yaşantılarını rahatça sürdürebilmesi, tatlarının kaçmaması...

Yeni başlıyor aslında... Şu ana kadar gördüğümüz tatlı tatlı esen meltem yeli... Bizi bekleyen ise fırtına... O günler geldiğinde, “ben ekonomistim” diye rüzgar eken kimdi, onu hatırla...

Müminin görevi yoklukta sabretmektir!

Avrupa ülkelerinde çalışanların ortalama yüzde 4’ü asgari ücretli... Türkiye’de işçilerin yarısından fazlası asgari ücretle çalışıyor galiba... Tam sayıyı bilemiyoruz, veriler karartılıyor kimsenin öğrenmemesi amacıyla...

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verileri açıklamıyor. En son açıklanan veri 2014 yılına ait... Sonrasında SGK’nın asgari ücretli sayısını açıklaması yasaklandı.

Niçin yasaklanır ki? Neden gerçeklerin bilinmesi istenmezse bu sebeple işte...

★★★

Asgari ücret birçok kişi için ortalama bir gelir seviyesi haline geldi. Altı ayda yüzde 24.73’e varan enflasyon, asgari ücretlilerin alım gücünü ciddi şekilde düşürdü.

Şubat ayında çalışanların eline geçen 17,002 liralık asgari ücretin reel değeri, haziran ayı itibarıyla 13.250 liraya kadar geriledi aslında... Yıl sonuna kadar da zam olmayacağı göz önüne alındığında... Yazık valla...

★★★

Gelirler nasıl azaldı da millet asgari ücret almaya başladı? Kötü yönetimde arayacaksın hatayı... Ücret rakamına takılana kadar asgari ücretli sayısını düşürmek gerekiyor işin aslı...

Asgari ücret ile çalışanların elde ettiği gelir, bırakın temel ihtiyaçları karşılamayı insan onuruna yaraşır geçim koşullarını sağlayacak tutarın da gerisinde... Kendisi ise “enflasyonu düşürüyoruz” deyip başarılı olduğunu söyleme derdinde...

★★★

Evini geçindiremeyip şikayet edenlere “Müminin görevi yoklukta sabretmektir” demişlerdi...

Vatandaş için sevap kazanmanın tam vakti diyeceğim ama bugüne kadar biriktirdiği sevaplarla çoktan cenneti hak etmiştir bu sabırla...