Yerel seçimler sona erdi. İktidar, Türkiye’de ikinci parti konumuna geldi. CHP’li belediyeler önümüzdeki 5 yıllık dönemde gayrı safi milli hasılanın %73’ünün yaratıldığı illeri yönetecek. İktidar partisi ise gayri safi milli hasılanın %19’unu yaratan illeri yönetecek.

Seçim sonrası iktidar, seçimi kaybetmesine neden olan faktörleri tespit etmeye çalışıyor. İlk neden; en düşük emekli maaşının 10.000 TL’de kalması ve 16 milyon emeklinin çok büyük bir kısmının açlık sınırının altında yaşamaya mecbur bırakılması olarak ortaya çıkıyor.

Bugün sizlere; seçimi kaybetme nedenleri arasında yer verilmeyen ama en az emekliler kadar etkili olan iş dünyasının seçimdeki tavrını aşağıdaki tablo yardımıyla açıklamaya çalışacağım.

Ülkemizde, istihdam edilenlerin %14.8’i tarım, %21.2’si sanayi, %6.3’ü inşaat ve %57.6’sı ise hizmet sektöründe yer almaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin 2053 yılında dünyanın en büyük 5 ekonomisinden birisi olacağını iddia etmektedir. Yukarıdaki tablo yardımıyla G20’de bile yerini korumakta zorlanan bir ekonominin dünyada ilk 5’e girmesinin imkansızlığı, küçük ve verimsiz işletmelerden oluşan ve istihdam yaratamayan ekonomik yapının sesini duymayan iktidara, yerel seçimlerde oy vermeyerek nasıl mesaj verdiğini anlatmaya çalışacağım.

Ocak 2024 itibarıyla mevcut işyerlerinin %87.5’i mikro işletmelerden oluşmaktadır. Yani bu işyerlerinde 1 ile 9 kişi çalışmakta ve ciro 10 milyon TL’yi aşmamaktadır. İşyerlerinin %97.7’si en az 250 kişi çalıştıran ve cirosu 500 milyon TL’yi aşmayan KOBİ’lerden oluşmaktadır. Dünyada ilk 5 ekonomiye girme iddiasında olan ülkemizde 1.000’den fazla işçi çalıştıran işyeri sayısı sadece 615’tir.

Uygulanan ekonomik programın etkisiyle, iş dünyası artık krediye erişememektedir. Haziran 2023 tarihli IMF raporunda yer verilen; Türkiye’de halka açık şirketlerin %8’inin zombi şirket ve genel olarak şirketlerin ise %13’ünün zombi şirket olarak tespit edildiğini hatırlayalım. Normal faaliyetleri kârlı olmayıp, banka kredisi, teşvik ve destekler ile ayakta kalan bu şirketler, kredi muslukları kapandığı için iflas edecekler ve binlerce kişi işsiz kalacaktır.

Bankalar kredi musluklarını kapattığı gibi, şirket kredi kartları da getirilen sınırlandırmalar nedeniyle kullanılamamaktadır. Kamu bankalarından düşük faiz ve uzun vadeli krediye ulaşması sağlanan yandaş şirketler hariç, onlar her durumda kazanmaya devam ediyor.

BAĞ-KUR’a kayıtlı esnaf, emeklilik için 9.000 prim gün sayısına ulaşmak ve bugün itibarıyla her ay 6.900 TL sigorta primi ödemek zorunda ama emekli olduğunda bugün itibarıyla en fazla 10.000 TL emekli maaşı alabiliyor.

Asgari ücrete yapılan zamlar nedeniyle personel maliyeti yükselen işyerleri, personel çıkartmak ya da kayıt dışı işçi çalıştırmak yolunu tercih ediyor. Örneğin; Ocak 2023 Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre; 2.084.078 olan işyeri sayısı, Ocak 2024 itibarıyla 2.150.681’e yükseliyor ama sigortalı sayısı işyeri sayısı artmasına rağmen 16.553.356’dan 16.194.015’e düşüyor.

Ülkemiz 86 milyon nüfusa sahip, çalışma çağında olan nüfusumuz ise 65 milyon kişidir. SGK, Emekli Sandığı ve BAĞ-KUR’a kayıtlı çalışan sayısının Ocak 2024 tarihi itibarıyla 22.801.966 kişi ve emekli sayımız 16 milyondur. Yaklaşık 10 milyon kişinin kayıt dışı istihdam edildiği tahmin edilmektedir.

Bilinçli yaratılan enflasyon, sadece sabit gelirliyi değil ülkemiz ekonomisine katkıda bulunmaya çalışan çok sayıda hizmet işletmesini de olumsuz etkilemiş ve hızını artırarak olumsuz etkilemeye devam etmektedir.

İSO-500’de yer alan şirketlerin borçluluk oranının bile %70 olduğu bir ekonomide, %97.7’si KOBİ olan işletmelerin kredi musluklarını kapatıp, ticari kredi kartlarını bile kullanamaz hale getirirseniz iflaslar kaçınılmaz olacaktır. Enflasyon nedeniyle sürekli yükseltilen ama enflasyon öncesi satın alma gücüne ulaşamayan asgari ücret düzeyi, işverenlerin işçilik maliyetlerinin de yükselmesine ve özellikle emek yoğun sektörlerde (tekstil başta olmak üzere) yurt dışına göçü hızlandırmıştır.

Ekonomisinin sadece %21.2’sinin sanayi, %57.6’sının hizmet sektöründen oluştuğu bir ülkede, “kredi yok, yabancı pazar bulun, oralara mal satın anlayışı” sandığa gidilmeyerek ya da gidilip iktidara oy verilmeyerek etkisini göstermiştir. Özellikle iktidar partisinden CHP’ye geçen Bursa, Balıkesir, Uşak, Denizli, Manisa, Afyon gibi iller en önemli örneklerdir. Sadece oy almak için değil, ülke ekonomisinin sağlıklı gelişimi ve sürekliliğinin sağlanması için sorunun ciddiyetinin farkında olarak uygulamaya yön vermek şart. İş dünyasının seçimlerde verdiği mesajı doğru okuyan kazanacaktır.