Çocukluğum sanayi sitelerinde geçti, esnaf dilini bilirim. Dükkan önünde tavlaya zar atmak mesela alacaklılara mesajdır. İş güç şinanay zar atıyoruz, bugün ödeme yok demektir!
Bir cumartesiydi hiç unutmam ustam Orhan abi faturaları yazıp birini “Yücel bunu Galip abine götürüp tahsil et” diyerek bana verdi. Mobilete atlayıp Çankaya’ya gittim. Galip abi beni görünce ‘ooo kimler gelmiş’ dedi. Faturayı masasının üzerine koydum. Açıp bakar, kasadan para çıkarır bir zarfa koyup verirdi. Bu defa öyle yapmadı. Bana eliyle masanın yanına doğru gitmem için bir işaret yaptı. Ayakkabısının bağcığını çözdü, ayağını çıkarıp bana gösterdi. Baş parmağı çoraptan fırlamış açıkta duruyor ve sağa sola oynuyordu!
Ne olduğunu anlamamış, şaka yapıyor sanmıştım. Ayakkabısını giydi ve ‘ustana selam söyle, Galip abinin çorabı delikmiş de” dedi. Dükkana geri döndüm. Orhan abiye anlattım, hiç şaşırmadı!
Delik çoraptan fırlayan baş parmağın ‘para yok’ demek olduğunu o gün öğrendim...
Bunlar dürüst esnafın kendi arasındaki anlaşma yolları. Bir de ölüyor bitiyorum ne olur şu fakire bir çorba parası deyip ağlaşanlar var.
Hani sık sık kendisine ‘şu fakir’ diyen Erdoğan’ın yıllar önce anlattığı, “Semtimizde Tayyip hoca diyorlardı bize. Bir gün konuşurken aradan bağırdı bana, ‘Tayyip hoca biliyor musun fakir niye fakirdir’ dedi. Asım abi niye fakirdir, söyle dedim. ‘Fakir çalmasını iyi beceremediği için fakirdir’ dedi. Asım abi el hak doğrudur dedim” hikayesindeki fakirler...
Haline bakıp için kıyılır gönlünden kopanı verirsin. Verirsin ama ‘gerçekten ihtiyacı var mı acaba’ diye de sormadan edemez ‘amaaan senin de için çürümüş’ falan dersin kendi kendine.
İçin çürüdüğünden değildir.
Misal, Adana’da denetim sırasında bir dilencinin üzerinden 85 liracık çıkmıştı. Fakat küçük bir araştırma sonucu 32 farklı banka hesabı olduğu anlaşıldı.
Konya’da Poşetli Dede diye bilinen dilenci otobüsün altında kalıp öldü. Belediye cenaze için kimdir falan derken bankada milyonları olduğu ortaya çıktı. Paralar mirasçıları arasında pay edildi.
Sultangazi’de el açan birinin kolunda 40 bin liralık bilezik, cebinde 3 katlı apartmanın tapusu vardı.
Güvenmezsin ama insan evladı olduğun için vermeden de duramazsın...
***
2019... Bir haber çıktı. Cumhurbaşkanlığı’nın talebi üzerine Almanya’dan 4 adet S-600 Mercedes Maybach Pullmann Guard model araç 4 TIR ile Ankara’ya gönderildi. Araçların her biri 5.5 ton ağırlığındaydı, çünkü zırhlıydı.
Şu ana kadar anlatılanlarla alınan zırhlı araç ne alaka?
Alakalı olmasa yazmayız herhalde(!)
2020... Cumhurbaşkanı Erdoğan ulusa sesleniş konuşmasında ‘Biz bize yeteriz Türkiyem. Şahsım olarak 7 aylık maaşımı bağışlayarak kampanyayı başlatıyorum’ dedi ve IBAN numaraları verdi. Pandemi ekonomiyi fena vurmuş insanlar işe gidemez, maaş alamaz hale gelmişti. Devletimiz, zenginden toplayıp durumu kötü olana dağıtacaktı.
5.5 ton ağırlığında 4 Maybach alınmasının üzerinden iki, IBAN verilmesinin üzerinden bir yıl geçmişti.
2021... Cumhurbaşkanlığı konvoyu için 3 adet yeni Mercedes S-600 Guard siparişi verildiği ortaya çıktı! Fiyat 474 bin 950 euro, yüzde 220’lik ÖTV ve yüzde 18 KDV eklendiğinde 1 milyon 793 bin euro ediyordu!
Biz ‘fazla Mercedes göz çıkarmaz’ deyip sabrımızı zorlarken yıl 2023 oldu. Merkez Bankası’nın başına taaa Amerika’dan ekonomiyi kurtarma timi elemanı olarak Hafize Gaye Erkan getirildi. Fiyatları apartman görevlisi Sadık abisinden öğrenen Erkan, İstanbul’da çok pahalı olduğu için kiralık ev bulamadığını, bu yüzden annesinin evine taşınmak zorunda kaldığını anlattı.
Yazık, Merkez Bankası başkanının maaşı ev kiralamaya yetmiyordu. Çok üzüldük, IBAN verilip kampanya başlatılsa seve seve katılacak hale geldik!
Sonra?
Sözcü’nün araştırmacı ismi Yaşar Anter’in haberinden öğrendik ki, iki yıl önce bir milyon 300 bin euroya, kur 13 lira falanken Bodrum’da denize sıfır villa almış, villasına da oğlunun adını vermiş!
Esnafın dilini biliyorum diye caka satıyordum, siyaset esnafının ve atanmışların dilinden zerre anlamıyormuşum!
Yeni bir atasözü ile bitireyim... Ne kadar saf o kadar IBAN! Uymadı mı? Uysa ne değişecek ki?