Anadolu, son 1 asırda 7’nin üzerinde 20 büyük deprem yaşadı. Kahramanmaraş, Hatay merkezli 6 Şubat Deprem Felaketi, 14 milyon yurttaşın yaşadığı 11 il ve ülke nüfusunun yüzde 16’sını doğrudan etkiledi. Bir kişiyi de, bin kişiyi de kaybetmenin acı derinliğinde fark yoktur. İktidar, 50 bin kişiden sonra ölü sayısı paylaşmayı bıraktı. İnsanın yaşam hakkı yanında hiç ehemmiyeti olmasa da deprem 103.6 milyar dolar yani 3 trilyon liradan fazla ekonomik kayıpla geldi. Bölgedeki 11 bin 699 okuldaki 4 milyon 100 bin 601 öğrenci, 226 bin 593 öğretmen ve 17 üniversitedeki 380 bin öğrenci, 45 bin akademisyen felaketin ortasında kaldı.
ÜÇ TÜRKİYE KAYBETTİK
MEB’e bağlı bölgedeki 20 bin 340 okuldan 72’si depremde yıkıldı. Okulların 504’ü ağır, 331’i orta ve 2 bin 533’ü az hasarlı, 50 bin derslik adım atılamaz haldeydi. İlk ve orta dereceli okullarda ders zilinin çalması için 39.9 milyar TL acil gerekliydi. Üniversitelerde 9 bina yıkılırken 11’i ağır hasarlıydı. Eğitim verilen 281 bin binaya artık girilemiyordu. İlkokul, üniversite derken hasarlı okulların yapımı için devletin 65 milyar dolara ihtiyacı vardı. Acil güçlendirilmesi gereken derslik alanı 2.1 milyon metrekare yani dünyanın en büyük yüz ölçümlü ilk 10 ülkesinden Arjantin, Kazakistan, Cezayir’in her birinin toprak büyüklüğü kadardı. Türkiye, 6 Şubat Depremi’nde yüz ölçümünün 3 katı eğitim alanını kaybetti.
İNSANÜSTÜ ÇABALAR
Şubat soğuğunda 14 milyon insanımız, can pazarının ortasında bir kap sıcak çorbaya muhtaçtı. Bu ağır şartlar altında MEB hızla harekete geçerek İstanbul, Bursa, İzmir, Konya, Antalya, Kayseri ve Eskişehir’deki meslek liselerinde, OHAL bölgesindeki 11 il için ilk kez çadır üretme kararı aldı. Öğretmeni, öğrencisi, mahallenin Ayşe teyzesi, Ahmet amcası, okullarda sabahladı. Asrın felaketi insanlarımızı birleştirdi. İnsanüstü bir çabayla bir yandan enkazdaki canlar çıkarılmaya çalışırken, diğer yandan bölgede 1783 çadır okul kuruldu. Öğretmenlerin şefkatli elleri, paranın satın alamayacağı insani ve vicdani çabalarla yetim-öksüz depremzede çocukları saracaktı.
MİNİK KUŞLAR UÇTU
Acının binbir türlüsü yaşanan bu coğrafyada, öğretmenlik kolay değildi. Öğrencilerinin çoğunu depremde kaybetmiş öğretmenler, gözyaşlarını güvercin ürkekliğindeki yüreğine akıtıp, çadır dersliklerde kara tahta başına geçti. “Mini mini bir kuş donmuştu/ Pencereme konmuştu/Aldım onu içeriye/ Cik cik cik ötsün diye” şeklinde çocukça bir türkü tutturan, elleri öpülesi öğretmenler dimdik duruşuyla yaşam dersi veriyordu. “Kardeşten öteydik” dedikleri 960 öğretmen ve binlerce öğrencisini kaybetmişlerdi. Hatay’da 377, Kahramanmaraş’ta 278, Adıyaman’da 137, Gaziantep’te 98, Osmaniye’de 31, Şanlıurfa’da 16, Adana’da 16, Malatya’da 7 diye süren bu sayılar 960 öğretmenin son nefesini verdiği 7 yıkık şehirdi.
HARFLERİ ÖPÜYORLAR
Şehit Öğretmenler Çeşmesi’ni duydunuz mu? Kahramanmaraş’ta depremden sonra adı bile haritadan silinen okulun öğretmenleri Ayşe Ela ve Ayşen İlboğa için görev yaptıkları okul bahçesinde yapıldı. Yaşları daha 30’u bulmamıştı. Öğrencileri şimdi her teneffüs koşup, öğretmenlerinin öğrettiği düzenle, çeşmenin buz gibi mermerindeki harfleri dizip, birleştirip, adlarını öpüyor. Öğretmen Nimet Rifaioğlu, hep 12 yaşında kalacak kızı Yağmur’la sonsuzluk uykusunda. Adıyaman’da Dilek, Arif, Songül, Nurullah, Güzide, Özlem, Yusuf. Şanlıurfa’da Hacer, Özgür, Fuat, Leyla, Birgül, Adalet. Malatya’da Mücahit, Zuhal, Hakkı, Kadir, Nazlı, Muhammed. Kahramanmaraş’ta Abdullah, Ayşin, Ömer, Esra, Hilal, Hüsniye, Kemal, Kadriye…
ÖLENLERDEN UTANIN
Onlar, 6 Şubat Depremi’nde kaybettiğimiz 960 öğretmenden birkaçı. Soyadları: Öğretmen. 23 yaşlarında, ilk atamaları. Gelinlikleri, damatlıkları askıda, tebeşir izleri ellerinde kaldı. Türkiye, bu acıyla yanarken İstanbul Çekmeköy Nesrin Uçmaklıoğlu MTA’da, depremin ilk 24 saati bitmeden kendisine, “Öğretmenim” diyenler, deprem fırsatçılığına soyundu. MEB’in çadır üretmeleri için yolladığı 2.6 milyon TL’den, 546 bin 830 TL’ye 6 metrekare halı kadar 1 tane çadır ürettiler (!) Öğretmenler, “Devlet dolandırıldı” diye şikayet etti. Müfettişler gelip inceledi. Okul Müdürü Şaziment Arıkan hakkında, ‘Zimmet’ ve ‘Görevden alınsın’ kararı çıktı, uygulanmadı. Bu kararı uygulamayan Çekmeköy MEM Burhan Bayrak, üste bir de İstanbul MEM’e terfi etti. “Utanmaz, reziller (!)” diye sakın kızmayınız. Utanma erdemi taşımayanlar bir yerlerde “Müdür” olsalar da asla öğretmen olamazlar!