Geçtiğimiz günlerde şiddetli yağışlarla birlikte Ceyhan ve Yüreğir’in köylerinde, özellikle drenaj kanallarının taşması sonucu onlarca köyün ekili arazisinin sular altında kaldığını ve çiftçinin büyük zarara uğradığını gündeme getirmiştik.

Beni arayan ve aralarında Adana’nın tanınmış üreticilerinin de yer aldığı çok sayıda çiftçi dostum, sel baskınında, aşırı yağışların olduğu kadar tarlalarının ortasından geçen drenaj kanallarının, atıklarla dolmuş ve bu nedenle derinlik seviyesini de kaybetmiş bulunmasının da rolü olduğunu belirtmişti.

Bana, çektikleri fotoğraf ve videoları göndererek ihbarda bulunan Çukurovalı üreticiler, drenaj kanallarının geçen yılki sel ve mevsim koşulları etkisiyle yer yer hasat ve tarla artıkları, kamış ve dalların birikmesi, selinti ile gelen kalıntılar gibi sebeplerle tıkandığını ve bu tıkanıklığın kanalın derinlik seviyesini düşürdüğünü kaydetmişlerdi.

Tabi böyle olunca da şiddetli yağışlar, yeterli derinlik seviyesi bulunmayan drenaj kanallarından hemen taşarak çevre tarlaları, bahçeleri, ekili alanları sel basıyordu.

Bu yazımın yayınlanmasından sonra Adana’ya geldiğinden beri, halkın yerel sorunlarına karşı müthiş duyarlı bir yaklaşım sergilediğini gözlediğimiz Vali Yavuz Selim Köşger, her sorunda olduğu gibi bu konuyla da derhal ilgilendi.

Adana Valisi Yavuz Selim Köşger

Sayın Vali, sel baskını ve iddialar nedeniyle derhal DSİ 6. Bölge Müdürü Celal Tokalak’ı arayıp bilgi istemiş.

DSİ 6. Bölge Müdürü Celal Topalak da Valiliğe yazdığı yazıda sorunun, drenaj kanallarının tahliye ve taşıma kapasitesinin çok üzerinde gerçekleşen aşırı yağışlardan kaynaklandığını, 500 hektarlık alanın su baskınına uğradığını, ancak kanalların tahliyesini engelleyen bir tıkanıklık olmadığını belirtmiş.

Yani anlayacağınız su baskınları konusunda topu “aşırı yağışlara” atmış.

Burada sayın Vali Yavuz Selim Köşger’e çiftçi sorunlarına karşı duyarlı yaklaşımı nedeniyle teşekkür ederken, DSİ 6. Bölge Müdürü’ne de şunları söylemek isterim:

Sayın Müdür, beni bilgilendiren kişiler yüzlerce yıllık Çukurovalı üreticilerdir.

Sel baskınına konu olan köylerin çoğunluğunun isimlerini geçen ki yazımda belirttim.

Acaba o köylerde oturan ve tarlası su altında kalan insanlarla, selin nedenleri hakkında bir görüşme yaptınız mı?

Bu açıklamanızı o incelemeden sonra mı yaptınız?

Gerçekten drenaj kanallarının derinlik seviyesinin zamanında yeterli bakım yapılmaması nedeniyle azalmadığını mı iddia ediyorsunuz?

Çünkü ova sakinleri, DSİ’nin normal zamanlarda hasat ve tarla atıklarıyla, selinti birikimleriyle dolan kanalların yeterince temizlenmediğini ve baskınlarda bunun da büyük etkisi olduğunu söylüyorlar ki, bu üreticiler Çukurova’daki sorunları hepimizden iyi biliyorlar.

Bakın, bırakın ovadaki drenaj kanallarını, şehir içinden geçen ve Adana’nın göz bebeği durumundaki Seyhan Nehri’nin bile yeterince temizlenmediğine tanık olmuyor muyuz?

Sular çekildiğinde Seyhan Nehri’ndeki kirlilik gözler önüne sergilenmiyor mu?

Sular çekildiğinde, gerek Selahattin Çolak Köprüsünden Eski Baraj yönüne bakıldığında, gerekse Taşköprü’den bakıldığında Seyhan Nehri’nde adam boyunu aşan su yosunlarının olduğunu, selinti atıklarıyla nehrin derinliğinin azaldığını görmüyor muyuz?

Hepimizin gözünün önündeki Seyhan Nehrinde bile esaslı bir temizlik gerektiği göze çarparken, gözden ırak ovalardaki drenaj kanallarının tıkanmaya, taşmaya sebep olacak kadar kirlenmediği, atık birikmediğini iddia etmek mantıklı mıdır sizce?

Biz, DSİ Bölge Müdürü’nü tanımayız, mutlaka da o da görevini layıkıyla yapmaya çalışan bir kamu yöneticisidir, fakat belki kendini savunmak iç güdüsünden belki de eksik bilgilendirilmeden böyle bir açıklama yapmak zorunda hissetmiştir. 

Bizim yazılarımızdaki amacımız da kimseyi suçlamak değil, sorunlarının giderilmesini sağlamaktır.

Biz istiyoruz ki, gıda üretiminin hayati önem kazandığı günümüzde Çukurova’nın tahıl, pamuk ve meyve-sebze ambarı durumundaki verimli Çukurova’nın toprakları, ekili arazileri zarar görmesin, rekolte düşmesin, gıda zincirinde aksamalar yaşanmasın ve zor koşullarda üretim yapan fedakar çiftçimiz zarara uğramasın, sonuçta bu da halkımıza ucuz ve bol ürün sunabilmeye olanak tanısın…