SONUNDA Hamas’ın üst aklının istediği mi oldu? Soruyu siz okurların bana değil dün ülkemize ziyarete gelen Hamas liderine sormaları gerekir. İran ile İsrail arasında bugün gelinen noktada ilk saldırıyı HAMAS başlatmıştı. HAMAS Gazze’yi koruyamadı. 34 bin Filistinli sivil öldü. Bunun 14 bini çocuk yaşta canlardı. Sonuçta HAMAS’ın üst aklı; “İran’ı vekalet savaşçısı olmaktan çıkarıp doğrudan İsrail ile vuruşmaya sokmuş” oldu.

İstenen bu muydu?

Kimin işine yaradı?

★★★

Nükleer kabzalı kılıçlar kınlarından çıktı. Nükleer kalkanlar savaş pozisyonu aldı. Bölge coğrafyamız yangın yeriydi kanlı şiddet sarmalına dönüştürüldü. Amaç Arap ülkelerine, körfez ülkelerine, Türkiye’ye, İran’a daha çok, daha öldürücü, daha pahalı ABD silahı satmaktı. Bu kanlı pazardan Rusya, Çin, AB ülkeleri silah şirketleri de paylarını alacaktır.

★★★

Tarih Baba’ya sor.

İran ile İsrail’in can ciğer kuzu sarması dost oldukları” günlerden başlayıp “bugün balistik füze, seyir füzesi, İHA, kamikaze dronlarla birbirine saldıran kanlı bıçaklılar” haline nasıl ve kimin üst aklı ile geldiklerini sana ana hatlarıyla anlatsın.

★★★

Şöyle başlasın:

İran’ın dini lideri Ayetullah Ruhullah Humeyni, Fransa’ya kaçmıştı. 1979’da özel uçakla İran’a döndü, mollalar arkasındaydı, devrim yaptı, rejimi değiştirdi. Kudüs’e giden yolun Irak’ta şiilerin kutsal şehri Kerbela’dan geçtiğini ilan etti ve Irak’a savaş ilan etti. 4 yıl süren bu savaş sırasında İran’ın en yakın ve can dostu İsrail oldu. İsrail İran ile askeri işbirliği yaptı. Irak’ın başında ABD’nin devirmek istediği Saddam Hüseyin vardı.

★★★

Daha önce Başkent Tahran’da ABD Büyükelçiliği basılmış, ABD’li elçi ve çalışanlar esir alınmış, bir rehine krizi yaratılmıştı. Ayetullah Humeyni’nin onayı ile “rehinelerin serbest bırakılması karşılığında” İran’ın ABD bankalarında dondurulan paralarının geri verilmesi ve İran’a ABD’den silah satılması gerçekleşti. ABD silahları İran’a İsrail aracılığı ile ulaştırılmıştı.

★★★

Ebedi dostluk yoktur.

İran Irak savaşı bitti. Bölgede ve özellikle Arap ülkeleri üzerinde “bir büyük İran korkusunun yaratılmasına” ihtiyaç doğdu. İsrail ile İran’ın arası bozuldu, dostluktan düşmanlık doğdu. İran’ın dini lideri Humeyni, İsrail’i “Küçük Şeytan” ve onun destekçisi, koruyup kollayıcısı ABD’yi de “Büyük Şeytan” ilan etti.

★★★

İran korkusu” bütün bölgeyi sardı. İran, bir yandan Irak, Suriye, Lübnan, Yemen, Filistin’deki Hizbullah, HAMAS türü güçlerle “vekalet savaşı” yürütürken Arap ülkelerinin petrol sahalarını da roketlerle, füzelerle vurmaya başladı. İran korkusu meyvesini verdi. Arap ülkeleri petrolden kazandıkları parayı çoğunlukla ABD silahlarına yatırdılar. ABD Başkanı’nın kılıç dansıyla kutladığı milyar dolarlık silah anlaşmaları imzalandı.

★★★

İran da geri durmadı, silaha daha çok para harcamaya, nükleer silah üretecek teknik kapasitenin alt yapısını kurmaya ağırlık verdi. İran korkusu; onun atacağı balistik füzelerini, seyir füzelerini, kamikaze dronlarını havada yakalayarak yok edecek yeni silah sistemlerini satın almaya zorladı. Ortadoğu’ya, Körfez ülkelerine ABD’nin daha çok satması noktasına geldi, getirildi. Bunun için Ortadoğu’da paradigmanın değişmesi; “İsrail ve İran’ın birbirine doğrudan uzun menzilli balistik füzelerle saldırması, diğerinin de bu saldırıyı havada avlayacak silah sistemlerine sahip olmasını” gerekli kıldı.

★★★

Tarih Baba, şimdi şu yeni duruma tanıklık yapıyor: İran füzeleri fırlatıldıkları andan itibaren Körfez ülkeleri radarlarınca izleniyor, bilgiler KATAR’daki ABD operasyon merkezinde değerlendiriliyor ve havada savaş uçaklarına, denizde savaş gemilerine, karada füze savunma bataryalarına bilgi aktarılıyor. Tüm Ortadoğu ülkeleri “daha çok silah alın, ülkenize nükleer kalkan yaptırın” diye öğütler veren ağır telkin altına girdiler.

 

Okurdan ıstakoz seven milletvekiline 2 soru!

Soru 1: Monaco’ya ıstakoz yemeğe her halde bir öğün yemek için gidilmedi. Özel jet ile gitme iddiaları da var. Dönüş zamanına kadar başkaca mekanlar, ülkeler, dolaşılmış mıdır? Nerelerde kalınmış, ne tür meşguliyetler ile halka hizmet edilmiştir? Soru 2: Otuz yıllık gazetecilikten ve ardından 1 yıllık milletvekilliğinden gelen gelirle daha özenli eylem, söylem ve tutum içinde bulunmaları gerekmez mi? Yüksel ÇETİNER, okur bir vatandaş.