Hafta sonu Adana Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Nasıl bir demokrasi, nasıl bir cumhuriyet” paneli için Adana’daydım.

Çok ilginç gözlemlerim oldu ve sizinle paylaşmak istedim.

İlk dikkatimi çeken yereldeki durum.

Adana’da iktidar kanadında ittifak olmasına karşın muhalefette yoktu. Bu nedenle Başkan Zeydan Karalar’ın kaybedeceği konuşuluyordu.

Ancak Karalar, en yakın rakibine 10 puan fark attı.

300 binden fazla göçmenin yaşadığı, nüfus ve belediye gelirleri arasında ters orantı bulunan, milliyetçi partiler kadar DEM Parti’nin son derece güçlü olduğu bir kentte, yıllarca birinci çıkan AK Parti’yi bu kadar geriletmek, her kesimden bu kadar çok oy almak gerçekten büyük bir başarıydı.

★★★

Peki bu başarının sırrı ne?

Gördüğüm kadarıyla ilk detay “çalışmak”.

Hem de çok çalışmak.

Makam odasında iki masa var ve üzeri yüzlerce dosyayla dolu.

Biz “bunlarla nasıl baş ediyorsunuz” diye sorunca eşi Nuray Hanım “Böyle bir masa da evde var” diye gülüyor.

İkinci detay ise “dokunmak”.

Sürekli halkın arasında olmak ve halka dokunmak.

Bunu sokakta yürürken gösterilen sevgiden anlamak mümkün.

Bir gecede 9 nikah kıymasına bizzat şahitlik ettik.

CHP’nin nasıl kazandığını sorgulayanlar, Karalar’ın Adana’da yarattığı pozitif etkiye bakabilirler.

Diğer taraftan Yılmaz Büyükerşen, Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu, Vahap Seçer, Özlem Çerçioğlu gibi CHP’li başkanların performanslarını ve bıraktıkları izleri de dikkate almak durumundayız.

★★★

Adana’da halkla buluşunca dikkatimi çeken ikinci şey de şu oldu:

Bütün ülkede olduğu gibi Adana’da da insanlar ulusal siyasete yeniden sarılmış. 14 ve 24 Mayıs 2023 seçimlerinden sonra muhalefetin üzerine serilen ölü toprağı kalkmış.

Muhalefet tabanına belki de uzun zaman sonra ilk defa iktidarın değişeceğine dair umut ve cesaret gelmiş.

İnsanların en büyük kaygısı, sahada yapılacak bir hata ya da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeni bir manevrasıyla bu havanın bozulması.

İşte Özgür Özel’e kendi tabanından yöneltilen “Erdoğan’la neden görüşüyorsunuz” sorusunun arkasında da bu kaygı yatıyor.

★★★

Muhalefet tabanında CHP’nin yeni yönetimine sevgi ve destek büyük olsa da insanların Erdoğan’a bakış açısı değişmemiş.

Panelde bizi dinleyen kalabalığa “Özgür Özel doğru yapıyor. İster sevin ister sevmeyin ister kabul edin ister etmeyin, Tayyip Erdoğan bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı ve son seçimden birinci çıkan CHP’nin Genel Başkanı olarak Erdoğan’la görüşmesi doğru bir adımdır” diye seslendiğimde salondan gelen tepkileri görmeliydiniz.

Biri “Daha düne kadar CHPKK, Bay Kemal, Özgür Efendi diyen değişir mi hiç” diye bağırıyordu.

Başka bir ses “Vardır bir oyun planı, yine bir çalım düşünüyordur” diye yükseliyordu.

Ayrıca şu haykırışları not almışım:

“Anayasayı uygulamıyor...”

“Memlekette adalet kalmadı...”

“Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarını cesaretlendiriyor, önlerini açıyor...”

“Ülkeyi kutuplaştırıyor, halkın yarısını kendi insanı gibi görmüyor. Bizim Cumhurbaşkanımız değil...”

“Daha önce ak dediğine nasıl kara dediyse şimdi de aynısını yapar.”

“Biz fakirleşirken kendileri zevki sefa içinde yaşıyor. Bu düzenin sorumlusu kendisi.”

★★★

Eminim aynı panel başka bir kentte olsa orada da benzer bir tabloyla karşılaşırdık.

Tabanda bu kadar tepki varken Özel’in Erdoğan’la görüşmesi ve bıkmadan usanmadan memleketin gerçek sorunlarını kendisine hatırlatması hem önemlidir hem daha anlamlıdır.

Erdoğan, Özel üzerinden oyun planları yapıyor olabilir.

Erdoğan, Özel üzerinden yeniden kazanmanın stratejisini geliştiriyor da olabilir.

Ancak böyle bir ihtimal var diye Özel’in Erdoğan’a kapıyı kapatması, çekinme, korkma, baştan yenileceğine inanma gibi anlamlar taşır ki bu da siyasi arenada baştan kaybetmektir.

Özel’in Erdoğan’la görüşmesi, Erdoğan’ın duymak istemeyeceği şeyleri yüzüne söylemesi, yanlışları düzeltmeye zorlaması bir özgüven göstergesidir.

Bu diyalogda psikolojik üstünlük son seçimden birinci çıkan Özel’dedir.

O nedenle Özel’in yapması gereken, tabandaki büyük tepkinin kendisine değil Erdoğan’a yönelik olduğunu görüp, anlayışla karşılayıp, sonuç alıncaya kadar diyaloğa devam etmektir.

Bugün 6 Mayıs.

Bugün 6 Mayıs.

Üç fidanın, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişlerinin 52. yıldönümü.

20’li yaşlarda Anadolu topraklarına attıkları bağımsızlık ve özgürlük tohumlarının yeşerip geliştiği günlere duyduğumuz özlemle, hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.

Ruhları şad olsun.