SÖZCÜ, TSK’DAN İHRAÇ EDİLEN ATATÜRKÇÜ TEĞMENLERİN SAVUNMALARINA ULAŞTI...

“... Türk milletinin ortak değeri, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ebedi başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk’e ve O’nun kurduğu Cumhuriyet değerlerine karşı açıkça sergilenen eylem ve söylemlerden kaynaklı ağır tahrik altında hareket ettiğinde şüphe bulunmayan müvekkilin, kendisine isnat edilen eylem ve söylemlerinin bir an için gerçek olduğu farz edilse bile, bunların TSK’dan ihracı gerektirecek kadar ‘Hizmete Engel Olma’ durumlarının da açıkça ortaya konulması gerektiği değerlendirilmektedir.”

Bu okuduğunuz cümleler 9 Şubat’ta Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ihraç edilen Atatürkçü teğmenlerin savunmalarını bitirirken kurduğu cümleler. Evet; 10 Kasım’da Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde düzenlenen anma töreninde Atatürk’ün fotoğrafını yakasına takmayan personel ve buna tepki gösteren diğer personeller hakkında soruşturma başlatılmıştı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) olaya karışan yedi teğmenin ordudan ihracına karar verdi. Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi: “Önceliği müesses disiplini muhafaza etmek olan Türk Silahlı Kuvvetleri’mizde; temel değerlerini sarsacak, disipline aykırı ve askeri hiyerarşiyi bozan, bozabilecek hiçbir kişi, olay ve duruma müsamaha gösterilmeyeceğinden en ufak bir şüphe duyulmamalıdır.”

Peki Atatürk fotoğrafı takmayan teğmenlere tepki gösteren üç teğmen savunmalarında ne dedi? Avukatları neye, nasıl ve neden itiraz etti?

“Kara Kuvvetleri Komutanı ‘kanaat’ bildiremez”

Atatürkçü teğmenlerin avukatlarının savunmalarındaki “Kara Kuvvetleri Komutanı” vurgusu dikkat çekici. Neden mi? “Soruşturmanın tarafsızlığı ve bağımsızlığı ilkesine aykırılık söz konusudur” başlıklı bölümde avukatlar dedi ki:

“Disiplin soruşturması heyetinin, raporun son kısmındaki ‘Olaya ilişkin değerlendirmeler ve kanaat’ kısmında müvekkilin ‘Silahlı Kuvvetlerden Ayırma Cezası’ verilerek cezalandırılmalarını teklif etmesinden sonra Kara Kuvvetleri Komutanı soruşturma heyetinin teklifine katıldığına ilişkin kanaat yazmıştır. Kara Kuvvetleri Komutanı’nın (KKK) disiplin soruşturmasını bizzat başlatarak disiplin soruşturması sonuç raporundaki ceza verilmesi yönündeki teklifleri uygun görmesinden sonra müvekkillere yazılı savunmalarına 15 Aralık 2023 tarihinden sonra ilk disiplin amirleri tarafından başvurulmuştur. Kara Kuvvetleri Komutanı’nın müvekkillerin cezalandırılmaları teklifine katılmasından sonra müvekkillerin savunmalarını yapmalarını isteyen ilk disiplin amirlerinin müvekkillerin verdikleri yazılı savunmalara karşı bağımsız, tarafsız ve objektif bir değerlendirme yaparak karar verebilmesi askeri hiyerarşide mümkün değildir.”

Teğmenlerin avukatları, Kara Kuvvetleri Komutanı’nın “kanaat” bildirmesini, 29 Ekim 2021 tarihli Jandarma Genel Komutanlığı Hukuk Hizmetler Başkanlığı’nın “Disiplin” başlıklı uygulama emrinin 15’inci sayfasına atıfta bulunarak eleştirdi:

“İlgili maddeye göre disiplinsizliği araştırmak üzere soruşturmacı görevlendiren komutanın soruşturma ile alakalı olumlu veyahut olumsuz kanaat bildirmesi, disiplin cezası vermeye yetkili amir/kurul bakımından tarafsızlık ilkesini zedelemeye neden olabilir. Hatta ilgili cezayı verecek amirin kendisi olduğu durumlarda belirteceği kanaat, düşüncesini önceden açıklamak anlamına gelecektir. Bu durumlarda da personel hakkında verilen disiplin cezasının idare mahkemeleri tarafından iptal edilebilme olasılığı doğacaktır. Özetle, Kara Kuvvetleri Komutanı’nın yazmış olduğu kanaat ile müvekkillerin ‘masumiyet karinesi’ özelinde ‘adil yargılanma hakları’ ihlal edilmiştir.”

“Hangi eylemler disiplin suçudur?”

Avukatların itiraz ettiği hususlardan biri de şu:

“Müvekkilin bölük komutanı tarafından yazılı savunmasının istendiği 15 Aralık 2023 tarihli savunma istem yazısında müvekkillerin eylemleri genel olarak tanımlanmış ancak eylemlerin ne zaman gerçekleştiği, neden ibaret olduğu açıklanmamış ve disipline aykırı olduğu değerlendirilen eylemin sınırları çizilmemiştir. Bu nedenle müvekkillerin hangi eylemlerinin ne sebeple disiplin suçunu oluşturduğu tarafımızca anlaşılamamış ve savunma hakkımızı bu eylemi içerecek şekilde kullanmamız engellenmiştir.”

Teğmenlerin avukatlarının “esasa ilişkin savunmasında” da çarpıcı bir detay var: Kanun’da, hizmete engel davranışlarda bulunmak, (devletin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarına zarar verecek nitelikte tutum ve davranışlarda veya ağır suç veya disiplinsizlik teşkil eden fiillerde bulunmaktır) şeklinde ifade edilmiştir. Hangi disiplinsizliklerin hizmete engel davranış sayılacağı kanunda açıkça sayılmamıştır.  Bir kısım taraflı basında, müvekkillerin eylemlerinin, bir cunta hareketi gibi saçma sapan iddialarla manipüle edilmiş olması, yine Piyade Okulu’nda yaşanan olayların basına sızdırılması, tamamen müvekkilin iradesi dışında gelişen olaylardır. Eğer TSK’nın itibarının zedelendiği iddia ediliyor ise bunun sorumlusu, Atatürk resmini yakasına takmayan, Atatürk resmini buruşturan, Cumhuriyet değerlerine ve laiklik ilkesine saldıran teğmenler ve bu gerçekleri saptırarak, Atatürk’e hakaret edenlere tepki gösteren teğmenleri cuntacı gibi haber yapanlardır.”