Monaco’daki yat kulübünde yenilen ıstakoz, bence yan üründür. Ana ürün iktidar partisi AKP’nin içindeki çatışan, vuruşan, ön almak isteyen güçlerdir. Istakoz tabağı haberini, yan ürün olarak partinin ana yapısı istemeden üretti.

Tüküreyim!

Istakoz tabağınıza!

Sosyal medya mahallesi okuru eğlence arıyor, bulunca da keyfini çıkarıyor. Istakoz neyle yenir, yanında ne içilir, bir ıstakoz tabağına ödenen euro ile Türkiye’de kaç asgari ücretli aile haftalık mutfak masrafını kapatır?

Yaz yaz yolla!

Eğlensin millet!

Konu bu değil.

★★★

Konu; ıstakoz yemeyi seven milletvekilini üreten ana yapı. Tayyip Erdoğan’ın partisi AKP, onun hem devlet gücünü (cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden aldığı) ve hem de parti gücünü elinde tutan kurucu liderinin denetim ve kontrolünden çıktı.

Güçler savaşı var.

O güçlerden birinin temsilcisi, eski gazeteci ve çiçeği burnunda taze AKP milletvekili hanımı Monaco’ya götürüp dünya kaymak tabakasının yat kulübünde ıstakoz yedirdi. Çiçeği burnunda milletvekili de birilerini “kıskançlıktan çatlatmak için olmalı...” içini yediği ıstakozun kabuklarını sosyal medya hesabından fotoğraflarıyla servis etti.

Kabuğu bırak!

Partiye bak!

Güçler vuruşuyor.

★★★

Sağ muhafazakarlar mı? Muhafazakar demokratlar mı? Muhafazakar milliyetçiler mi? İslamcı dindarlar mı? Erdoğan dönemi zenginleri mi? Tayyip Erdoğan’ın iktidar partisi AKP, şu anda benim gözlemlerime dayanarak, kendimce sınıflandırdığım bu 5 gücün çekiştirdiği puslu bir yapıya dönüştü. Parti içinde 5 ayrı güç, üstünlüğü ele geçirmek için çekişiyor. Tayyip Erdoğan da bunu gördüğü için; “kan ve ruh kaybettik” tespitini yaptı. Bu çekişmeden Monaco’da yenilen ıstakoz haberi çıktı.

Istakozu bırak!

Ana ürüne bak!

★★★

Eski gazeteci olan hanımı gazetecilikten alıp milletvekilliğine taşıyan Tayyip Erdoğan’ın kendisi olmalı. Tayyip Erdoğan onay vermeden kimse milletvekili adayı olamaz, kimse belediye başkanı seçilemez. Aynı anda hem cumhurbaşkanı ve hem parti başkanı gücünü elinde tutan Erdoğan, “olur demeden” kimse devlet ihalesi, devlet bankasından kredi, altın madeni işletme ruhsatı, belediye binası bağışı alamaz. Bu hanımı milletvekili yapsın diye Tayyip Erdoğan’ı ikna eden güç, hanımı Monaco’ya ıstakoz yemeye götürdü.

★★★

Milletvekili hanım 30 yıllık eski bir gazeteci imiş. Gazeteciliğe başlayan bir kalem emekçisine ilk öğretilen; “Yediğini, içtiğini asla yazma... Gördüğünü, duyduğunu, halktan gizleneni, saklananı yaz... Okur, senin yediğini değil gördüğünü okumak ister...” ilkesidir. Bu hanım gazeteciliği bıraktığı için temel ilkeyi unutmuş olabilir ama kimya fabrikası sahibi olduğu söylenen bir işadamının daveti ile Monaco’da ıstakoz yemenin milletvekilliği ahlakına uymayacağını da, gazetecilik deneyiminden, biliyor olmalı... Kendisi “benim Avrupa’da yaşayan ailem ve yeğenlerim var, onların daveti ile akşam yemeği yedim ve yediğimin fotoğrafını sosyal medyaya yazmakla hatta ettim...” diyor.

Doğru mu?

Kim bu akrabalar?

Neyi başardılar da dünya kaymak tabakasının ıstakoz yiyebildiği kulübe üye kabul edildiler?

★★★

Akrabalar doğru değilse; milletvekili hanımı Falcon model özel bir jet uçağı  ile Monaco’ya götürüp ıstakoz yedirdiği yazılan (ODATV haberi) işadamı kimya fabrikası sahibinin; direk ve dolaylı olarak devletten, devlet banaklarından, bakanlıklardan, AKP’li belediyelerden ne alıp, ne sattığının detaylıca araştırılıp halkın bilgisine sunulması gerekir.

Istakoz yiyeni bırak.

Yedirene bak.

Konu: Istakozun parası değil. Konu: İktidar partisi AKP’yi hangi güç ele geçirmek üzere; onu netleştirebilmek.

Istakozun kabuğunu bırak! Belediyenin içine bak!

Belediyelerin CHP’li yeni başkanları, AKP’den devraldıkları tabloları büyük afiş haline getirip; belediye binasına boydan boya vinçler yardımıyla asıyorlar. Halka duyuruyorlar. Keşan örneği. Kilis örneği. Uşak örneği. Denizli örneği ve diğerleri. Yüzlerce örnek oldu. Bir de seçimlerden 2-3 gün önce AKP’li belediyelerin yaptığı milyonlarca liralık “son dakika yıldırım harcamaları” var. Denizli Belediyesi seçimden 2 gün önce 1.7 milyon TL lokum, 6.3 milyon TL çiçek, 6.2 milyon TL kitap, Keşan Belediyesi; 13 milyon TL leblebi, lokum alınmış. Üsküdar Belediyesi: 4.7 milyon TL porselen tabak. Tuzla Belediyesi:  2.9 milyon TL hediye seti.  Beykoz Belediyesi: 1.8 milyon TL’ye oyun grubu. Eyüp Belediyesi: 1.4 milyon TL kitap. Bu yıldırım harcamalar; “nasıl olsa yine biz kazanacağız, hesap soran olmaz” denilerek daha önce yenmiş, yedirilmiş belediye parasını fatura ile kapatılma kurnazlığı mıdır? Değilse o belediyelerde lokum stokları, leblebi stokları, bardak çanak, kitap stokları olması gerekir. Istakozun kabuğunu bırak; belediyenin içi yenmiş ona bak!