Güvenlik güçlerimiz, siyasi hedefi Türkiye’yi bölmek olan PKK’nın ülke içinde terör eylemlerine kalkışmasına engel olmak için kuzey Irak ve Suriye’de yıllardır mücadele vermektedir. Bunda da başarılı olunmuştur. Her zafer, hasar ister. Son hafta içinde 12 askerimizin şahadeti bu hasarın bir bölümüdür. Vatanın bütünlüğünü ve toplumun huzurunu korumak uğruna şehit olan askerlerimize şükran borçluyuz. Allah onlara rahmet eylesin, yakınlarına sabır ve metanet versin. Ancak bu acı olayın bir yılgınlığa dönüşmesine ve güvenlik güçlerinin suçlanmasına izin vermemek gerekir. Komuta kademesi kendi içinde gereken öz eleştiriyi tabii yapacaklardır. Medyada olayın askeri teknik ve taktik tarafını tartışmanın topluma bir faydası yoktur. Tartışılacaksa Kürt meselesinin siyasi ve ekonomik yönleri tartışılsın. Gazze ile ilişkisi irdelenmesin. Demokratik bir rejimde toplumu ilgilendirmesi gereken şey, olayın bu yönleridir. Halk yani seçmen siyasi partilerin bu “derin meselenin” çözümü için nasıl bir model tasarladığını öğrenmelidir. Öğrenmelidir ki; kullanacağı oyla çözüm sürecine yön versin. Bu onun da görevidir. Çünkü hakimiyet milletinse, mesuliyet de milletindir. Tam da bu noktada bir durum değerlemesi yapmayı uygun buldum.

ANSİKLOPEDİK BİLGİLER

Vikipedi’de (internet ansiklopedisi) ülkemiz hakkında şu bilgiler yer almaktadır: “Türkiye OECD ve G20’nin kurucu üyesidir. YSU (Yeni Sanayileşen Ülkeler) içinde yer almaktadır. 2023 yılı itibarıyla Türkiye ekonomisi nominal (TL’li ölçümleri cari kurdan dolara çevirince bulunan büyüklüklere göre) GSYİH sıralamasında dünyanın 17., Avrupa’nın 7. büyük ekonomisidir. SAGP’ye (Satın Alma Gücü Paritesi) göre ise dünyanın 11., Avrupa’nın 5. en büyük ekonomisidir. IMF’nin tanımıyla Türkiye, “üst-orta” gelirliler grubuna dahildir. Karma-piyasa ekonomisine sahip gelişmekte olan bir ülkedir. Türkiye dünyada en çok ziyaret edilen dördüncü destinasyondur. Hem çok uluslu hem de ulusal firmalar tarafından kurulan 1500’den fazla AR-Ge merkezine sahiptir. Türkiye dünyanın önde gelen tarım ürünleri, tekstil, motorlu taşıtlar, ulaşım ekipmanları, inşaat malzemeleri, tüketici elektroniği ve ev aletleri üreticileri arasında yer almaktadır. Günümüz Türkiye’si, genelde bir sanayi toplumu olarak nitelenebilir. Türkiye, müslüman ülkeler arasında, sanayi toplumuna hızlı geçmeyi başarmış az sayıdaki ülkenin başında gelir.”

AKP DÖNEMİNDE BÜYÜME ORANLARI

Yukarıda yazılanları okuyanlar acaba başka bir ülkeden mi bahsediliyor diyebilir. Hele hele Satın Alma Gücü Paritesi’ne göre Türkiye’nin 2023 yılında GSYİH’sı 3.3 trilyon dolara ve kişi başına yıllık milli geliri de (GSYİH) 36 bin dolara ulaşmıştır dendiğinde, buna birçok kimsenin inanacağı gelmez. Her ülkenin toplam ve kişi başına milli geliri (GSYİH) kendi para birimiyle önce cari fiyatlarla hesaplanır ve sonra sabit fiyata (hacimsele) dönüştürülür. Bir ülkenin ekonomik göstergelerini, diğer ülkelerle kıyaslamak için hepsinin aynı para birimine çevrilmesi gerekir. Bu birim de Amerikan doları olarak belirlenmiştir. Çevirilerde yapılan hataların ilk kaynağı, doların değerini diğer paralar karşısında “sabit” kabul etmektir. Halbuki dolar da mesela Euro karşısında %50’ye varan dalgalanma göstermektedir. Bu oynaklığı ortadan kaldırmak için “Constant/Sabit dolar” diye bir ölçü birimi kullanılır. Bana göre en anlamlı sayılar bu birimle hesaplananlardır. 2015 sabit dolarına göre 2002 yılında Türkiye’nin toplam milli geliri (GSYİH) 415 milyar, kişi başına milli geliri de 6.300 dolardır. 2022’de GSYİH’si 1190 milyar, kişi başına düşen geliri de 14 bin dolara yükselmiştir. Bu verilere göre son 20 yılda büyüme oranları, toplam GSYİH’de yıllık %5.3; kişi başına GSYİH’de yıllık %4 olmaktadır. Hesabı ben yaptım.

SON SÖZ: Ne yersiz gerin, ne gereksiz yerin.