Alper Gezeravcı adlı F-16 pilotu, Uzay İstasyonuna salimen vardı.

Uzaya giden ilk Türk ünvanı ile tarihe geçti.

Gurur duyduk!

Halbuki ondan önce uzaya “Astronot Niyazi” gitmiş, onun öykülerini Devekuşu Kabere’de kahkahalarla izlemiştik!

Neyse, bu ciddi yolculuğu fazla sulandırmayalım, konumuza dönelim.

Uzay yolculuğumuzun faturası biraz tuzlu oldu. Allon Musk’a 55 milyon dolar bilet parası ödedik. Artı, diğer masraflar. Söylendiğine göre 75 milyon doları bulmuş toplam maliyet.

Olsun.

Kıymetli Türk büyüğümüz ne demişti: “İtibardan tasarruf olmaz!”

Biz de, bu sözün peşine takılıp, elimizi cömert tuttuk!

Bu yarışta nasıl geri kalabilirdik ki?

Kapsül bugüne kadar Uzay İstasyonu’na 26 uçuş yapmıştı. Bu uçuşlarla İstasyona 65’i kadın olmak üzere 570 astronot taşıdı.

Minibüs misali!

Bunca ülke arasında adımızın anılmaması, biraz itibar kırıcı gelmiyor mu size?

Neyse!

Halbu ki aynı kapsül, parasını bastıran bir kaç işadamını da Uzay Kapsülüne götürmüştü.

Bizim iş adamlarımız, sanayicilerimiz, müteahhitlerimiz, birer bilet alıp, adamlarını yukarıya görderip, kendi işleri ile ilgili araştırmalar yaptıramazlar mıydı?

Özellikle müteahhitlerimiz, uzayın hasıl parselleneceği konusunda önemli tesbitlerde bulunabilirlerdi!

Uzaya ilk gitme şerefi Alper kardeşimize nasip oldu. Öğrendiğimize göre astronotumuz istasyonda tam 13 deney yapacakmış.

Mutlaka önemli deneylerdir ama bilimsel bilgi birikimim, bunlar hakkında bir yorum yapmamı engelliyor!

Umuyorum ki bu deneylerin sonuçları, bilim insanlarımızın çalışmalarında yardımcı olur.

Bir korkumu dillendirip, benim menak ettiğim konulara değineceğim.

Korkum şu: Umarım bu uzay yolculuğu, önümüzdeki seçime malzeme yapılıp, sulandırılmaz. Deney sonuçları gereği gibi değerlendirilir.

Benim de Alper kardeşimize bazı sorularım olacak:

Acaba yer çekimsiz ortam, iştah üzerinde olumlu-olumsuz bir rol oynuyor mu? Yani obeziteye bir çözüm bulunabilir mi?

Eğer olumlu sonuç veriyorsa, dünyada yer çekimsiz spor salonları kurulabilir mi?

Yer çekimsiz ortamda, mide kaslarının çalışma düzeni nasıl oluyor? Başı boş kalan kaslar, hazım ve dışkılama konusunda bir değişim gösteriyorlar mı?

Sabah, öğle ve akşam yemeği mönülerinde neler var? Mönüler her gün değişiyor mu?

İstasyonun bir lokantası var mı? Yosa bulduğun boş zamanda ağzına bir şeyler mi tıkıştırıyorsun?

Yoksa yemekler hap halinde mi? Her öğünün başka bir hapı mı var?

Beslenmede dini tercihlere dikkat ediliyor mu? Örneğin domuz eti yemeyen Alper kardeşimize veya et yemeyen vejeteryan Hintli bir astronota özel mönü çıkıyor mu?

İstasyonun barı var mı? İş bitince, “hadi bir iki kadeh parlatalım” denebiliyor mu?

Kuru gıda ile beslenme kabızlığa neden oluyor mu?

İstasyonda daha uzun (örneğin bir yıl) kalan astronotlar arasındaki aşk ilişkilerine göz yumuluyor mu?

Dünyanın seyredildiği küçük pencerenin önünde fazla kalana, “hop hemşerim, haftayım oldu, çekilde biraz da biz seyredelim” deniyor mu?

Yer çekimsiz ortam rüyaları etkiliyor mu?

Çekimsiz ortamda, kemikler uzuyor mu? Yani bu deneylerden çıkan sonuçlarla, kısa boyluluğa karşı her hangi bir çözüm üretilebilir mi?

Yer çekimsiz ortam özellikle erkeklerde seksi nasıl etkiliyor?

Daha bir çok “Zırzop” soru var ama işi fazla uzatmayalım.

Bu sorduklarımın hepsi, ciddi sorulardır. Çünkü günün birinde uzuyda yaşamaya mecbur kalırsak, bunların yanıtı, günlük yaşamda bize yardımcı olacaktır!