Doların fiyatı dün kritik eşik olan 30 TL’yi aştı. Tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Gizlenen gerçek şu: 30 TL sınırını aşmış olan dolar fiyatı, aslında olması gereken yerde değil. Baskı altına alınmış durumda. Baskılanmamış olsaydı bugün 1 dolar= 36.73 TL olacaktı.

Bu baskı ne için?

“Vatanı iyiye götürmek” için diyorlar. Allah’ın kitabında yazılı NAS emri dayatılan “düşük faiz politikasından” da vatanı daha iyiye götürmek” için çark edilip, vazgeçildi.

★★★

Gözlerinize sorun:

Neler gördü?

Kulaklarınıza danışın:

Neler işitti?

NAS emri deyip dayatılan “düşük faizle vatanı kurtarma” politikası izlenirken; 2023 yılında; Türkiye ithal otomobillere 16.3 milyar dolar akıttı. Aynı yıl ithal gıdaya 19.6 milyar dolar akıttı. Aynı yıl sadece ithal sığır etine 1 milyar dolar akıttı ve döviz açığına merhem olsun diye yabancılara 28.3 milyon metrekare vatan toprağı satıldı.

★★★

Dış borcu büyüt.

Faizi düşük tut.

Doları baskıla.

İthal otoya bin.

İthal sığır eti ye.

İthal gıda ile gıdalan.

İhracat yaparak ürettiğin döviz (dolar) ile ithalat yaparak tükettiğin daha fazla döviz (dolar) açığını kapatmak uğruna vatan toprağını 17 bin yabancıya sat ve bunu da “vatanı iyiye götürmek” için yapıyorum diye vatandaşı aldat.

★★★

Vatandaş tam olarak ne olduğunu anlamaya çalışırken; “döviz tamamen bitti yetişin aman...” feryat figanları sarayın duvarlarını aşınca bu kez “vatanı yüksek faizle kurtarsınlar” diye Amerika’dan Merkez Bankası Başkanı ve İngiltere’den Maliye Bakanı çağrıldı.

Geldiler.

Keskin dönüş yapıldı.

“Düşük faiz inadından” vazgeçildi ve Amerikan iktisatçılarının aleti “yüksek faize” kapı açılabileceği kadar aralandı.

Dolar duracaktı.

Durmadı. Dün eşiği de aştı. 1 dolar= 30 TL’yi geçti.

★★★

Yeniden yazıyorum.

Gözler neler gördü?

Kulaklar ne duydu?

2016 yılında da Türkiye döviz sıkıntısı içine düşmüştü; ve yine “vatanı iyiye götürmek için” diyerek devlet bankaları; Ziraat, Halkbank, Vakıfbank, Borsa İstanbul, enerji şirketleri; BOTAŞ, TPAO, ulaştırma şirketleri; THY, PTT, maden şirketleri; Eti Maden, Türkiye Maden, tarım ve gıda şirketleri; Çaykur, Türk Şeker gibi devlet malı kuruluş; 30 şirket, 2 devlet imtiyazı lisans, çok sayıda taşınmaz devlet varlığı Türkiye Varlık Fonu’na alınmıştı. Devletin bu değerli varlıkları, yüksek verimlilikte işletilecek ve “75 milyar dolar döviz kazancı” sağlanacaktı.

Varlık Fonu dolandırıldı.

Verim artmadı.

★★★

Ve “vatanı iyiye götürmek” büyülü sözü üstünde gidip gele Türkiye bir yandan ithal otomobile 16 milyar dolar akıtan fakat çalışırken yoksullaşan ülke çıkmazına saplandı.

Enflasyon yükseldi.

Faizler de yükseldi.

Döviz de hep arttı.

Ve işi olup da ücretle çalışanların bile aylık gelirleri harcamalarını karşılayamaz duruma iyice düştü. Dünya Sefalet Endeksi çıkarmışlar. Türkiye 157 ülkenin yer aldığı sefalet endeksinde “en çok sefalet çeken ilk 10 ülke arasına” girdi. Belediye seçimleri ortamına adım attığımız şu günlerde; “hainler... ajanlar... bölücüler...” korkutması altında yine “vatan tehlikede söylemi” yükseliyor. Ve devlet imkanlarını iktidar partisi belediye başkanı adayları için kullanarak; “vatanı iyiye götürmek için yeniden İstanbul... Yeniden Ankara...” propagandası ile ülke esir alınıyor.

Çalışırken yoksullaşma: İşçiler çatal çekti!

Çalışır-ken yoksullaşan ülke olmanın belirtileri de her gün ortaya çıkıyor. Sivas’ta kurulu vagon fabrikasında çalışan işçiler; enflasyon karşısında eriyen gelirlerinin “ek maaş zammı” ile yükseltilmesini istediler. İsteklerinin karşılanması için de öğlen yemeği sırasında çatalları ve kaşıkları ile yemek masasına vurma eylemi yaptılar. Demiryolu işçileri çatal çekme eylemi yaparken; “bizlere reva görülen sefil hayata teslim olmayacağız” diye bağırdılar. Metal İş kolunda da 160.000’den fazla işçinin çalıştığı fabrikalarda grev kararı alındı. İşçiler yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek döviz kıskacından kurtulmak için “ücretlerine enflasyon oranında zam” istediler. MESS ise “yüzde 60 zam yapmayı” kabul etti, ancak işçiler yetersiz buldular. Emekliler, üç aydır her gün sokaklarda ve kendilerine söz hakkı veren TV ekranlarında; “yoksulluk içindeyiz...” diye bağırıyorlar.