Ülkemizde vatandaşın yargı ile ilgili şikayetinin en başında davaların uzaması gelir. Adaletin gecikmesi beraberinde büyük sıkıntılar da getirir. O yüzden dilimize yerleşen “Geciken adalet adalet değildir” özdeyişi sıkça kullanılır.

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca’nın 4 yıllık başkanlık görev süresi 24 Mart 2024 tarihinde doldu. Yeni başkan, Yargıtay üyelerinin oylarıyla belirleniyor. Bu amaçla sandık kuruluyor, adaylığa karar verenler seçim öncesinde kulis faaliyetine geçiyor, nasıl bir başkanlık yapacaklarını, başkanlık döneminde neleri gerçekleştirmek istediklerini dile getiriyorlar. Kuşkusuz adaylar gibi o isimlerin destekçileri de bazen oda oda dolaşıp destekledikleri kişiye oy verilmesini istiyor. 

ÜÇ ADAYLI YARIŞ

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca’nın görev süresinin 24 Mart’ta dolması üzerine, 25 Mart’ta sandık kuruldu. Yargıtay’ın 348 kadrosu var. Emeklilik, vefat gibi nedenlerle sayı değişiyor. Ancak 348 üye esas alınıyor ve başkan seçilebilmek için salt çoğunluk olan 175 ve daha fazla oy alınması gerekiyor. 25 Mart’tan bu yana üç aday da 175 oy alamadı. O yüzden turlar devam edip gidiyor. Yarın 26. tur başlayacak. İlk turda yine üç adaydan birisi salt çoğunluğu sağlayamazsa aynı gün iki tur daha seçim yapılacak. O gün, en fazla oyu alan iki üye salı günü yarışacak. O gün yine ilk turda yeterli oy alınamazsa ikinci tur seçimi yapılacak.

Bugüne kadar yapılan seçimde çok ilginç sonuçlar çıktı. Örneğin bir önceki hafta 149 oyla birinci olan aday, bir sonraki hafta üçüncü oluyor. Bir önceki hafta ikinci tura katılma hakkı elde edemeyen aday, bakıyorsunuz bir sonraki hafta içinde en yüksek oyu elde edebiliyor. Bu, kulisin çok yaygın olduğunu gösteriyor.

ÜZÜCÜ OLAN KONUŞMALAR

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez ve 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk arasındaki bu zorlu yarışta insanı üzen konuşmalar da oluyor. “Efendim falanca adayı ‘Hak Yolcular’, filanca adayı ‘Menzilciler’ destekliyor” gibi. Yargımızın asla tarikatın, cemaatin etkisinde olduğunu kabul etmeyiz.

Ne yazık ki geçmişte de Fethullahçıların yargıya hakim olduğu anlatılırdı. Bir yerel mahkemenin, Fethullah Gülen’in “Mehdi” olduğuna ilişkin kararını öğrendiğimde inanamamış, hakime telefon etmiştim. Ne yazık ki böyle bir karar verilmişti. 15 Temmuz gecesini anlattığım “Kod Adı Mürted” adlı kitabımda bu kararın belgesini de yayımladım.

Yargıtay Başkanı’nın seçilememesi, davaların da gecikmesine neden oluyor. Çünkü üyeler “kulis” nedeniyle ve gelen-gidenler yüzünden dava dosyalarını incelemeye vakit ayıramıyor. Neredeyse bir aydır işler durmuş. Vatandaş davasının sonucunu bekliyor, üyeler ise başkanını seçemiyor. Bu gelişmeler ister istemez Yargıtay’ın da yıpranmasına neden oluyor. Başkan seçilemedikçe yargı ile ilgili söylentiler de artıyor. Buna bir çözüm bulunmalı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in 4 yıllık görev süresi 4 Haziran’da doluyor. Dolayısıyla başsavcılık için de seçim yapılacak. Orada kaç adayın çıkacağı henüz belli değil. Ancak çok adaylı olsa da seçim aynı gün sonuçlanıyor.

Görev süresinin dolmasına en az 20 gün kala sandık kuruluyor, üyeler kime oy vermek istiyorsa onun pusulasını sandığa atıyor. Seçimde kaç aday varsa, onlar içinden ilk 5’e girenlerin isimleri ve aldıkları oylar yazılıyor, Cumhurbaşkanlığı’na gönderiliyor. Cumhurbaşkanı, 5 aday içinden birisini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olarak atıyor.  

ANAYASA MAHKEMESİ’DE TÖREN

Yargıtay’da bunlar yaşanırken, bir de Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na gidelim. Anayasa Mahkemesi’nde 12 yıllık görev süresini dolduran ve bunun iki dönemini başkan olarak geçiren Prof. Dr. Zühtü Arslan emekliye ayrıldı. Kadir Özkaya Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na seçildi. Özkaya’nın Anayasa Mahkemesi’nde raportör olarak göreve başlayan ve her kademede görev aldıktan sonra başkanlık görevine seçilen bir üye olduğunu da hatırlatalım.

Anayasa Mahkemesi 15 üyeden oluşuyor. Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı döneminde atanan kimse kalmadı. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde atananlardan ise sadece bir üye kaldı. Üyelerden Muammer Topal’ın ayrılmasıyla boşalan üyeliğe Prof. Dr. Ömer Çınar seçildi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, “Türk yargı tarihinin en büyük reformlarından biri olan bireysel başvuru, yüz yıllık cumhuriyet tarihimizin hukuk sistemimize ilişkin en büyük kazanımlarından biridir. Bu kurumun kabul edilmesindeki amaç, anayasa koyucunun ifadesiyle bireylerin sahip oldukları temel hak ve özgürlüklerin daha iyi korunmasını sağlamak ve sorunu ülke sınırları içinde çözerek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan başvuru sayısını azaltmaktır” dedi.

16 BİN DOSYADA İHLAL

Mahkemenin bireysel başvuruları karara bağladığı yaklaşık 12 yıllık süreçte, ülkemiz aleyhine AİHM’e yapılan başvuruların önemli ölçüde azaldığı ifade ediliyor. Azalmış olsa da başvuru sıralamasında Türkiye’nin 23 bin başvuruyla hâlâ birinci sırada olduğunu hatırlatalım.

23 Eylül 2012 tarihinden bugüne kadar toplam 601.726 bireysel başvuru yapılmış, bunların 499.737’si yani %83’ü sonuçlandırılmış. Halen 101.983 bireysel başvuru da karar verilmesini bekliyor. Makul sürede yargılanma hakkı hariç, karara bağlanan yaklaşık 355.000 başvurudan 16.646’sında başvurucuların temel hak ve özgürlüklerinden en az birinin ihlal edildiği sonucuna ulaşıldı.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya’ya ve üye Prof. Dr. Ömer Çınar’a yeni görevlerinde başarılar diliyoruz.