“Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hükümetleri ölümlü iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada da üçüncü durumda!

Zonguldak Kozlu’da 8 işçinin ölümüyle sonuçlanan son kaza ise katliamdan farksız.

Katliam diyoruz çünkü Sayıştay raporuna göre kaza göstere göstere gelmiş, canlar yok yere gitmiş!
Raporda “Daha önce vahim bir olayla karşılaşılmaması tamamen tesadüftür!’’ denilmiş.

Sayıştay’ın TBMM’ye sunduğu ve “bu kömür ocağında hayati risk vardır’’ uyarısında bulunduğu 2011 tarihli raporda yer verilen şu tüyler ürperten tespitlere bakın:

★★★

1- Kozlu’daki kömür ocağı ihalesini kazanan firma, bir inşaat şirketidir. Bu firma daha önce herhangi bir kömür madeninde taş içi galeri açma faaliyetinde bulunmamıştır. Bu konuda deneyimi yoktur!

2- Firma, iş güvenliğini sağlama konusunda gereken önlemleri yeterli düzeyde almamıştır!

3- Ocaktaki lağımların havalandırması yeterli değildir!

4- Çok sayıda uyarıda bulunulmasına rağmen, istenilen sertifikalara sahip (kaliteli) madenci baş lambaları kullanılmamıştır!

5- Kömüre 2 metre kadar yaklaşılmasına ve metan gazı püskürme riskinin artmasına karşın, gereken önlemler alınmadan ilerlemeye devam edilmiştir!

6- Ateşleme sırasında çalışanların sığınacakları yerlerin oluşturulmasına gerek görülmemiştir!

7- Haberleşme telefonu, bulunması gereken yerden 135 metre geriye konulmuştur!

★★★

Durun daha bitmedi. Sırada, okurken “İnsan hayatı bu kadar değersiz olamaz!’’ dedirten tutanaklar var. İşte tutanaklara kaydedilen vahim durumlar:

- Enerji kablolarında patlamalara yol açabilecek eklemeler yapılmış! Kabloların uçları açıkta bırakılmış!

- Dinamit ve kapsül sandıkları gözetim altına alınmamış!

- Ocakta çalıştırılan 3 adet yükleyici makinenin yağ tanklarının çok yüksek derecede ısınmasının önüne geçilmemiş! Yağ tanklarındaki yağlar eskimiş ve seviyeleri düşmüş!

- Sıcaklık ve seviye sensörleriyle makineleri stop eden düzenekler devre dışı kalmış!

★★★

Peki müfettişlerin 2010 yılından bu yana tespit ettikleri ihmaller karşısında yetkililer ne yapmış?
Hiç!.. Kocaman bir HİÇ!..

★★★

Raporlar dikkate alınmış, gereken önlemlerle durum tesadüflere bırakılmamış olsaydı, bu patlama yaşanmaz, 8 can yitip gitmezdi.
Kazadan sonra Enerji Bakanı Taner Yıldız’ı TV’lere açıklama yaparken dinledim.

Bakan, “Maalesef 8 tane işçimiz hayatını kaybetti!’’ diyordu.

Yaşamını yitiren işçilerin sayısını “tane’’ ile veriyor, ihmal varsa (!) sorumlulardan hesap sorulacağını söylüyordu!

Bakanın biri çıkar ihmal sonucu yaşamlarını yitiren işçiler için “güzel öldüler’’ der, diğeri 8 tane işçinin hayatını kaybettiğini söyler!
Bu nedenle 2001-2011 arasında, yani 10 yıllık süreçte 11.474 (on bir bin dört yüz yetmiş dört) tane (!) işçi, ölümlü kazalarda yitip gider.

AKP’nin çağdaş toplumlarda en yüce değer olan “yaşam hakkına’’ bakışı böyle.

Bir türlü “tane’’den, “insan’’a geçemiyorlar!..”  

★★★

Okuduğunuz satırları 2013 yılında bu köşede yayımlamışım.

Erzincan İliç’teki altın madeninde 9 işçimizin siyanürlü toprak yığınları altında kalmaları gösterdi ki; aradan geçen upuzun 11 yılda, madenlerde çalışanların hayatları en ucuz şey olmaya devam etmiş!..

Gözünü altın hırsı bürümüş emperyalist talancılar, ne çevrecilerin çığlıklarına ne de altının satın alamadığı vatansever bilim insanlarının uyarılarına kulak vermiş!..

Siyanürlü talan olanca hızıyla ve genişleyerek sürmüş!.

Peki onca yıl boyunca, bu kazalara neden olan ihmalleri önleme sorumluluğunu taşıyan bizim yetkili etkisizler ne yapmış?

Hiç... Kocaman bir HİÇ!..