29 Mart 2024 günü SÖZCÜ’de “Bir servet transferi hikayesi” başlıklı bir yazı yazmıştım.

O yazıda Erzurum’un Aşkale ilçesinde bulunan Aşkale Çimento’nun özelleştirme hikayesini ve kamu adına şirkete ortak olan Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin şirketin yönetiminden nasıl dışlandığını anlatmıştım.

8 Nisan’da da “Milyonlar neden fakir, birileri neden çok zengin?” başlıklı bir yazı yazıp, Aşkale Çimento tarafından 305 milyon dolara aldığı bir fabrikayı nasıl “1 lira artı banka borçları” formülüyle 140 milyon dolara sattığını izah etmiştim. Yazıda ayrıca, fabrikayı alan şirkete geçen 140 milyon dolarlık banka borcunun o günkü kurdan TL’ye çevrilerek “iki yıl ödemesiz, yıllık yüzde 10 TL faizi ve 10 yıl vadeyle” yapılandırıldığını belgeleriyle göstermiştim.

★★★

Bu paylaştığım bilgilerden yola çıkarak 29 Mart’taki yazımda şöyle bir bilgi paylaşmıştım:

“Seçimlerden sonra çimento fiyatının 2 bin 540 lira/tona çıkacağı bekleniyor.”

Dün itibariyle bu öngörüm gerçekleşti.

Çimento fiyatları 2 bin 500 - 2 bin 600 lira/ton bandına geldi.

Ben o öngörüyü elbette medyumlukla yapmadım.

Çimento şirketinin, alacaklı bankaya verdiği bilgilere dayanarak bunu yazdım.

Nitekim, o bilgilerde fiyatların artacağına, haliyle gelirlerin de artacağına dair detaylar yer alıyordu.

Peki sadece bir çimento şirketi fiyatın bu noktaya geleceğini nereden biliyor?

Çok basit bir cevabı var:

Çimento fiyatlarını çimento şirketlerinin oluşturduğu bir birlik belirliyor ve Aşkale Çimento’nun (ERÇİMSAN A.Ş.) yöneticileri de o birlikte aktif rol alıyor.

★★★

Her ne kadar yönetimden tamamen dışlansalar da ERÇİMSAN AŞ’nin en büyük (yüzde 18) hissesine sahip olan Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin başkanı Mehmet Sekmen’i aradım.

“Çimentoya yapılan zammın nedeni nedir?” diye sordum.

Sekmen çok net konuştu:

“Biz de anlamadık. Çimentonun ham maddesi dışarıdan gelmiyor. Alçıtaşı, kireç taşı, kömür bu topraklardan çıkıyor. Enerji maliyetleri son dönemde bu kadar artmadı. Sadece işçi ücretleri biraz arttı. Ne oldu da çimento fiyatları bu kadar arttı?”

Türkiye’nin 6 Şubat 2023’te yaşanan felaketinin yaralarını sarmaya çalıştığı, yaklaşık 400 bin bağımsız bir konut yaptığı bir dönemde çimentoya yapılan bu büyük zam varken enflasyon nasıl düşer ki?

Sekmen’e iktidarın bunu görüp görmediğini de sordum. Şöyle dedi:

“Siz gazeteci olarak birçok konuyu iktidara bağlayıp iktidarı eleştiriyorsunuz ama doğru yapmıyorsunuz. Keşke iktidar partisi bunların farkına varsa. Büyük kitle partilerinde maalesef böyle oluyor. Herkes birbirinden habersiz. Ben çok büyük mücadele verdim ama önümü kesen Ticaret Bakanlığı’nda bir genel müdür (İç Ticaret Genel Müdürü’nü kastediyor) oldu. Hakkında suç duyurusunda bulunduk. Bakan (Ticaret Bakanı) her türlü desteği verdi ama yapamadık.”

★★★

Çimento şirketleri kendi bilançolarını kurtarmak, banka borçlarından kurtulabilmek için böyle adımlar atıyorlar ama bunun ülkeye maliyeti çok fazla oluyor.

Bir metreküp çimentoya yapılan 500 liralık zammın deprem konutlarını yaptıran Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, AFAD’a, dolayısıyla da Hazine ve Maliye Bakanlığı’na maliyetini hepimiz tahmin edebiliriz. Bir nevi bu zam aslında Mehmet Özhaseki ve Mehmet Şimşek’e...

Bakalım Özhaseki ve Şimşek bu zamma karşı çıkabilecek mi?

Bakalım simidi 15 lira yapan Simitçiler Odası’nın başkanını çağırıp “geri çekin” diyen Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan Çimentocu Sanayicilerinin temsilcilerini çağırıp “geri çekin” diyebilecek mi?