Aklı başında insanlar dehşet içinde “Mecelle’ye dönüş mü var?” diye soruyor.
Nereden çıktı bu Mecelle?
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullardaki yeni kıyafet yönetmeliği ile 5’inci sınıftan itibaren türbanın serbest bırakılması insanlarımızı ürküttü.
9 yaşındaki birçok kız çocuğu, çocukluğunu bile yaşayamayacak!
Barolar Birliği, bu yönetmeliğin Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları’na, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına aykırı olduğunu belirtip:
Bu, Mecelle’ye çok hızlı bir dönüştür. Kızlarda bulûğ yaşını ‘Tam 9’ olarak kabul eden maddenin fiilen yürürlüğe sokulmasıdır!” diye açıklama yaptı.
Peki, nedir bu MECELLE?

* * * * * *

Mecelle, 19’uncu Yüzyıl’ın ikinci yarısında dini esaslara göre hazırlanan ‘Osmanlı Medeni Kanunu’dur.
99 hukuk ilkesini içeren 1851 maddesi vardır. 986’ncı madde, kızların 9 yaşında bulûğa erdiğini kabul eder. Yani Mecelle’ye göre, aileler kız çocuklarını 9 yaşında evlendirebilir!
Düşünebiliyor musunuz işin dehşetini? Bugün böyle bir saçmalık kabul edilebilir mi?
9 yaşında bir kız, henüz mini mini bir çocuktur!
Günümüzde hangi anne-baba 9 yaşındaki kızlarını evlendirebilir?

* * * * *
Bu ilkel yasa, 1926 yılında Atatürk tarafından kaldırıldı ve “Türk Medeni Kanunu
çıkarıldı.
Türk Medeni Kanunu’nda evlenme yaşı kızlarda 17, erkeklerde 18 olarak değiştirildi.
Bu arada, erkeklerin birden fazla kadın alma geleneği de kaldırıldı, çok eşlilik yasaklandı ve o güne kadar yüzyıllarca erkek egemenliği altında olan kadına eşit haklar tanındı.
Yobazlar, Atatürk’e işte bu yüzden kızıyorlar!
Hadi erkekleri anladık, peki türbanlı kadınlar Atatürk’e neden kızarlar?
Onlara medeni hakları, çağdaş uygarlığı, evinin tek kadını olmayı ve insanca yaşamayı sağladığı için mi?
Ben bunu bir türlü anlayamıyorum!

Hesap günü gelecek!

Analar ağlamasın, kan akmasın!” derken adam kaçırmalar ve cinayetler devam ediyor.
Ya çözüm olacaktır ya da Kürt halkı bu mücadeleyi yürütecektir!” diye tehditler savruluyor, hain saldırılar artıyor!
Güya PKK silah bırakacaktı! Güya teröristler sınır dışına çıkacaktı! Hepsi yalan!
Güneydoğu koptu kopacak!

* * * * *
İçişleri eski Bakanı ve Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan’ın dediği gibi, koca devleti aciz duruma düşürenlerden ve teröristlerle pazarlık yapanlardan hesap sorulmalıdır.
Sadettin Tantan, günümüzde kirli ve kimliksiz bir siyasetle devletin temel alt yapılarının yok edilerek ülkemizin hazin bir duruma düşürüldüğünü belirtiyor ve:
Bugün, asıl yargılanması gereken PKK ile pazarlık masasına oturan siyasi iktidar olmalıdır” diyor. Haksız mı?

“Bu ne kepazelik?”

Gazetelerde okuyoruz. ING Bank Türkiye Genel Müdürü Pınar Abay “Biz akıllı teknolojik yöntemler kullanıyor ve az şubeli (330 şube) büyüme modelini uyguluyoruz.” diyor.
Diyor da... Şimdi, adı bende mahfuz olan saygın bir meslektaşımdan gelen şikâyeti naklediyorum:

* * * * *
“Sabiha Gökçen Havaalanı’nda, ING Bank’ın bir bayan elemanı önümüzü kesti. Pegasus Havayolu şirketiyle ortaklaşa bir kredi kartı hazırlamışlar. O kartla puan toplanacak ve uçak bileti almakta avantaj sağlanacakmış... ING Bank’ın görevlisi o kadar ricacı oldu ki, o kibar kızı kırmamak için eşimle ben ‘Peki, ING Bank’tan da birer kredi kartı alalım’ dedik, isimlerimizi ve kimlik numaralarımızı verdik.
Aaa, o ne? Benim kart başvurum reddedildi. Gelirim normalin çok üstünde, zengin sayılırım. Ayrıca hiçbir yere hiçbir borcum yok. Buna rağmen, herhalde kart masraflarını ödeyemeyeceğimi sanmış olacaklar ki, reddedildim. Eşiminki kabul edildi. Oysa, eşimin kart masraflarını da ben ödüyorum. Ben böyle bir duruma “Bu ne kepazelik?” demez miyim?
Bu durumda eşim de ING Bank’ın kartını reddetti tabii... Zaten cüzdanımız her bankanın kredi kartlarıyla dolu. Nezaket gösterelim dedik, refüze edildik.
O bankanın bu kafayla
büyümesi zor!”

Gü­nün Sö­zü

Hak etmeyene sunulan alkışlar, onu sadece baş belası haline getirir!