CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Digitürk’ün satış süreci ve cemaate yakınlığıyla bilinen 7 kanalın platformdan kaldırılması konularıyla ilgili Başbakan Ahmet Davutoğlu’na sorular yöneltti. Soru önergesinde Emir, “2013 Mayıs’tan itibaren TMSF’nin elinde bulunan Digitürk, Katarlı Bein Media Group’a 2015 Temmuz ayının ortalarında satılmıştır. Satışın değerinin 1,2 milyar dolar olduğu iddia edilmektedir” hatırlatmasında bulundu.

SATIŞ FİYATI GERÇEKTEN 1.2 MİLYAR DOLAR MI’


CHP’li Emir bu bağlamda Başbakan Davutoğlu’na şunları sordu: “İlgili satış yapılırken nasıl bir yöntem izlenmiştir? TMSF, Digitürk’ün mülkiyetine mi yoksa yönetimine mi el koymuştur? Yönetimine el koyduysa satışın ortakların rızası ile açık artırma ile yapılması gerekmez miydi? Digitürk’ün satış fiyatı iddia edildiği gibi 1,2 milyar dolar mıdır? Bir şirketin, 2013 yılında Digitürk’ün yüzde 53’üne 742 milyon dolarlık bir teklif verdiği iddia edilmektedir. Bu iddia doğru mudur? Digitürk’ü, kendinize göbekten bağlı bir medya düzeni istediğiniz için mi ihalesiz bir şekilde size yakın olduğu iddia edilen bir şirkete değerinden az bir fiyata sattınız?”


Suç duyuruları başladı


Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, 7 televizyon kanalına sansür uygulayan Digitürk hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Kendisinin de Digitürk üyesi olduğunu ve aboneliğini iptal edeceğini açıklayan Çayır, vatandaşları da Digitürk üyeliğini iptal etmeye davet etti. İfade özgürlüğü, kendini ifade etme, yayma ve eleştirme hakkının baskı altında olduğunu aktaran Çayır, “Herhangi bir mahkeme kararı olmadan, sırf iddia makamının görüşüyle, karar kurulursa, yasaklar başlarsa, cezalandırma yoluna gidilirse, vay halimize. Dün sayın Başbakan, ‘mahkeme kararı olmadan, hiçbir savcı böyle bir girişimde bulunamaz. Hiçbir televizyon karartılamaz. Bunlar aleyhimizdeki sözlerdir’ diyordu. Sayın Başbakan aynı görüşte misiniz?” şeklinde konuştu. (CİHAN)