Kabul etmek gerekir ki, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, bir merkez bankası başkanına yaraşan, tutarlı ve ağırbaşlı bir tutum izliyor. Üstelik bunu, kimseyle söz dalaşına girmeden ve kimseye saygısızlık etmeden yapıyor. İşte ben, R.T.Erdoğan gibi “astığı astık, kestiği kestik” bir şahsiyete karşı “diklenmeden, dik durmak” diye buna derim. Kutlarım.

MERKEZ BANKASI’NIN BAĞIMSIZLIĞI

Merkez bankalarının bağımsız olması “kapitalist sistemin” tasarımı gereğidir. Sistem bir bütündür. Her “bütün/sistem” parçalardan oluşur. Bu parçalar, sistemin nihai amacına hizmet etmek için, birbirleriyle bağlantılı ama bağımsız olarak çalışır. Bir motorlu aracın “fren pedalı” ile “gaz pedalı” birbirinden bağımsızdır. Motorlu aracın amacı, hareket etmektir. Fren ise hareket eden sistemin hızını yavaşlatan ve gerekiyorsa durduran bir işleve sahiptir. Bu görevini yerine getirirken fren, amacı hareket etmek olan aracın amacına ters çalışır. Ama frenin, bu şekilde çalışması, motorlu araç denilen sistemin tasarımı gereğidir. Çünkü aracın nihai amacı sadece hareket etmek değil “salimen menzile varmak”tır. Sürücü, hareketi yavaşlatıyor diye freni devreden çıkaramaz.

FARKLI BİR CUMHURBAŞKANI

Cumhur Reisi Erdoğan’ın bir Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül veya Fahri Korutürk gibi bir Cumhurbaşkanı olmadığı kesin. Onun tarzına en yakın isim Turgut Özal veya kısmen Kenan Evren olabilir. Pek tabii, Cumhuriyet’in ilk cumhurbaşkanı, savaş kahramanı, devrimci ve devlet kurucusu Atatürk’ü bu listenin dışında tutuyorum. Zaten onu, başkasıyla kıyaslamak yanlıştır.

ERDOĞAN: “FAİZ SEBEP, ENFLASYON SONUÇTUR”

Faizin de enflasyona sebep olduğunu, Deniz Gökçe ve Asaf Savaş ile birlikte sunduğumuz Ekodialog adlı “eğitici/eğlendirici” şovlarda ilk kez bunu ben söyledim. Ama asla Erdoğan gibi “faiz sebep, enflasyon sonuç” demedim. Pek tabii Erdoğan’ın bu önermesi yanlıştır. Benim söylediğim, ilaç da hastalık yapar gibi bir şeydi. Bence, Başkan Erdoğan da bal gibi söylediğinin doğru olmadığını biliyor. Ama iktisadi politikada bir “tercih riski” alıyor. Türk ekonomisinin yapısal kırılganlığının “cari açık” olduğuna inanıyor. Bunu daraltmak, enflasyonun bir seferlik birkaç puan artmasına değer diyor. Onun için döviz fiyatlarının yükselmesinden korkmuyor. Ücretler, enflasyona endekslenmezse, ülke ekonomisi “enflasyon-devalüasyon-faiz” kısır döngüsüne girmez diyor; galiba!
Son söz: Zor, ama yapabilirsen olur.