Sevgili okuyucularım, Tayyip sizden ısrarla 400 milletvekili istiyor! Bunu seçim öncesinde düzenlediği mitinglerde açıkça dile getirdi...
Birkaç gün önce aynı sözlerini tekrar etti.
İlle de 400 vereceksiniz!
O takdirde Meclis’te iyi bir çoğunluk elde edecek ve anayasayı kelle hesabıyla değiştirecek gücü kazanacak...
Ve anayasa değişince Tayyip “Başkan” olacak!
Sonrasında her şey adım adım gelişecek.
Başkan olunca bütün yetkileri elinde toplayacak.
Devletin vazgeçilmez üç ana erki olan yasama, yürütme ve yargı bütünüyle onun, tek adamın emrine girecek.
Günümüzde yasama ve yürütme zaten onun emrinde.
Yargı da tam anlamıyla güdümüne girdiğinde iş bitmiş olacak!

* * *

Şimdi burada eğri oturup doğru konuşalım...Ülkemizin hali nereden baksanız perişan. Ekonomi bitik durumda. Esnaf kan ağlıyor.
İşçi, memur, emekli, çiftçi, ev kadını, öğrenci, bütün kesimler öyle.
Sosyal patlamaları önlemek için işin kolayını buldular...
Milyonlarca insanı gıda paketleri, kömür çuvalları ve maaşa bağlayarak geçici bir süre uyutmaya giriştiler.
Ancak amaca ulaşmak için bu da yetmiyordu.
Siyaset sahasına Müslümanlığı (!) soktular, kendilerine göre yeni bir din anlayışıyla piyasaya çıktılar.
Temelinde kadınları ve kızları örtmek yatıyordu.

* * *

Polis devleti kurdular, yargıyı ele geçirdiler, hak, hukuk ve adaleti paspas gibi çiğnediler.
Herkese veryansın ettiler. Kendilerini bir şey zannedip neredeyse bütün dünyaya posta koymaya giriştiler.
Ancak bunların hiçbiri yanlarına kâr kalmadı.
Türkiye’yi gerdiler, insanları birbirine düşman ettiler, yandaşlarını zengin ettiler, çoğumuzu sinir hastası yaptılar.
Seçim oldu, çıkan sonucu hazmedemediler!..
7 Haziran’da Meclis’teki tek parti çoğunluğunu yitirip ağır bir darbe aldılar. Şimdi 1 Kasım’da yine seçim var.
Neden, niçin, hangi gerekçeyle?
Ne değişecek?
Varsayalım üç aşağı beş yukarı sandıktan aynı tablo çıktı. O zaman ne diyecekler?

* * *

Doğu ve Güneydoğu elden çıktı. Her gün şehit cenazeleri kaldırılıyor. Ortalıkta kan gövdeyi götürüyor.
Devlet elden gidince acı sonuçları karşımıza dikildi. İşte size çok dikkat çekmeyen, şehit tabutlarının ardında kaynayıp giden birkaç güncel örnek... Hepsi yandaş-yalaka basından:
- Gümrük Bakanı üç gümrük kapısının terör nedeniyle kapatıldığını açıkladı. Durum düzelirse kapıları inşallah yeniden açarız dedi.
- PKK, esir ettiği 20 gümrükçüyü serbest bıraktı. Gümrükçüler Habur’dan yurda giriş yaptı.
- Lice’de tüm kamu binaları terör nedeniyle boşaltıldı.
Kamu çalışanları ilçe dışına çıkarılıyor.
- Doğu ve Güneydoğu’da hastaneler ve okullar boşaldı. Doktorlar ve öğretmenler istifa edip ayrılıyor.
- Diyarbakır’a otobüsle giden yolcu sayısı yüzde 70 azaldı. Herkes korkuyor.
- Cizre’de sokağa çıkma yasağı bir haftadır sürüyor. İnsanlar perişan ve aç.
- Türkiye’nin dört bir yanında üç gün içerisinde yüzlerce işyeri, parti ve gazete binaları saldırıya uğradı, yakıldı, tahrip edildi.
Diğer olanları bırakın bir yana, sadece bu kadarı bile mevcut iktidarı Yüce Divan’a göndermeye yeter.

* * *

Aylardır yaşadığımız sinir bozucu olaylar sonrasında toplum iyice manyaklaştı, saldırgan oldu.
İnsanlar birbirine düşman kesildi.
İktidar bu gerginliğe çanak tuttu çünkü gücünün önemli bir bölümünü iki ana unsurdan alıyordu:
- İlki, bu gerginlik ve çatışma ortamından yararlanmak, binbir palavra nutukla bu durumu oy’a dönüştürmek.
- İkincisi, din sömürüsü yapıp kitlelere kendisini “gerçek Müslüman (!)” olarak yutturmak.

* * *

Sonra çıktılar ortaya, 400 milletvekilinden dem vurmaya başladılar.
1 Kasım seçiminde bu amaca ulaştıklarını hayalinizde canlandırın.
Ne değişecek?
Hiçbir şey!
Sadece baskı ve zulüm artacak, vurgunlar artık açıktan yapılacak, rüşvetler açıktan alınacak, adalet sıfırlanacak, terör arşa yükselecek, millet iyice sinir hastası olacak.
Bir şeyi iyi bilelim...Bunlar önümüzdeki seçimde bırakın 400’ü, 550 milletvekili bile çıkarsa bir şey değişmeyecek, ortalık durulmayacak ve hiçbir şey iyiye gitmeyecektir.
Zorbalık artacaktır.
Şimdi artık son bir gayretle uzatmaları oynadıklarını kendileri de biliyor. Korku dağları bürüdü.
Son çırpınışlar!