Sevgili okuyucularım, devletin en yüksek makamında oturmakta olan bir şahsa sürekli yalan söylemek yakışır mı?
Herhalde hepiniz -o şahıs kim olursa olsun- “Yakışmaz” diyeceksiniz.
Ama bizde işler öyle yürümüyor.
Yıllarca başbakanlık, şimdi ise cumhurbaşkanlığı yapan şahıs belli bir konuda sürekli yalan söylüyor.
Gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında gittiği yerlerde hep aynı sözleri tekrar edip duruyor:
“Paramızdan altı sıfırı attık. O zamanın köşe yazarlarından bir tanesi de ne demişti biliyor musunuz?
Altı sıfırı atsınlar, Taksim Meydanı’nda anıracağım.
Hâlâ bekliyorum, anıracak.”
Son olarak bu sözleri önceki gün Rize mitinginde de söyledi.
Ama dikkat ediniz, isim veremiyor!

* * *

Onun bu sözleri anında yandaş internet sitelerine ve dün bazı gazetelere şu yorumlarla düştü:
“SÖZCÜ’nün ulusalcı yazarı Emin Çölaşan’ı hedef alan Erdoğan ‘Anırmasını bekliyorum’ dedi.”
Şimdi burada yine vurgulamak zorundayım...
Ben böyle bir şeyi hiçbir köşe yazımda yazmadım, hiçbir televizyon kanalında veya başka bir ortamda söylemedim.
Sadece ben değil, anırmaktan hiçbir köşe yazarı-gazeteci yazısında söz etmedi, söylemedi.
Eğer varsa, kendisini kanıtlamaya davet ediyorum.
Aynı çağrıyı defalarca yaptım ama yanıt vermesi mümkün olmadı...
Çünkü yalan söylüyor.

* * *

Peki bu iş nereden çıktı? Fethullah ekibi ile Tayyip arasına henüz kara kedi girmemişti. Dostlukları muhteşemdi!.. Günün birinde Tayyip aynı sözleri söylediğinde, cemaatin Zaman gazetesi bunu yazdı ve arkasına şu notu ekledi:
“Başbakan’ın bu sözleri, Emin Çölaşan’ı kastettiği şeklinde yorumlandı.”
Aradan bir süre geçti, Tayyip aynı sözü bir daha söyledi. Zaman gazetesi yine aynı cümleyi kullandı.
Birisinin söylediği yalanlara benim ismimi bulaştırmışlardı. Avukatım Serhan Özdemir o gazeteyi mahkemeye verdi ve iki kez tazminat kazandık. Yargıtay bu kararları onadı ve kesinleşti.
Tayyip aynı şeyi daha sonra söyledikçe, anırmaktan söz ettikçe, benim ismimi kullanan bütün yandaş internet siteleri ile gazeteleri mahkemeye vermeyi sürdürdük. Açılan davaların tamamını kazandık ve kazanıyoruz.
Davalarımızda mahkemelerden bir tek şey istedik:
Bu yalana benim adımı bulaştıran yandaşlar, ben veya başka herhangi bir gazetecinin böyle anırmalı bir cümle yazdığını, ya da söylediğini kanıtlasınlar!
Kanıtlayamadılar çünkü öyle bir şey yoktu.
Şimdi ortada iki seçenek var:
- İlki, birileri bu anırma konusunda Tayyip’i fena halde işletip dolduruşa getirmiş.
- İkincisi, Tayyip bilerek veya bilmeyerek kafasında bir anırma senaryosu üretmiş, topluma yalan söylüyor.
Böylesine bir mahalle üslubu Başbakan iken yakışmıyordu, şimdi Cumhurbaşkanı olduktan sonra hiç yakışmıyor.
Eğer mert, yürekli ve dürüst bir adamsa sözlerinin arkasında durur, kimin anırması
gerektiğini (!) açıklar ama yapamıyor!

* * *

Sırası gelmişken, paradan sıfır atma olayının çok kısa bir geçmişini de sizlere belgelemek isterim.
Bu olay 2002 yılında iktidar olan AKP’nin bir buluşu değildir.
İşte size belgesi!..
Merkez Bankası Başkanlığı tarafından Hazine Müsteşarlığı’na yazılmış olan 9 Aralık 1994 tarihli yazı. (Sadece ilgili bölümleri.)
Altında Başkan Yaman Törüner ile Başkan Yardımcısı Osman Cavit Ertan’ın imzaları var.
Paradan üç sıfır atılmasının zorunlu duruma geldiği belirtiliyor.
Bu sırada ortalıkta ne AKP var, ne de Tayyip!
Sonra AKP döneminde enflasyon hızlanınca, üç sıfıra bile zam yapıp altı sıfır atmak zorunda kaldılar!
Şimdi paradan sıfır atma olayını kullananlar, bu doğrultudaki çalışmaların kendilerinden çok önce başladığını acaba bilir mi!