Sevgili okuyucularım, yıllardır bıkmadan usanmadan yazdıklarımız birer birer gerçek oluyor.
Balayı yılları artık bitti!
Şimdi kendi aralarında kapışmaya başladılar.
Bu henüz başlangıç, daha neler yaşayacağız neler.
Bülent Arınç, Tayyip’e boşuna demiyor “Hükümetin işine artık karışma” diye!
Melih Gökçek boşuna demiyor Bülent’e “Çek git, istifa et” diye!
İktidarda olmak hepsinin başını döndürdü. Devletin ve milletin olanaklarını, parasını ve her şeyini dibine kadar kullandılar.
PKK’yı bir sürü ödünler verip dirilttiler, kanına kan, canına can kattılar.
Apo’nun kucağına düştüler.
Ömür boyu müebbet hapis cezası almış olan bir katil İmralı’dan kendi imzasıyla mesaj gönderecek ve bu mesaj Diyarbakır’da ahaliye onun ağzından okunacak haaa!
Böyle bir şey dünyanın hangi ülkesinde olabilir?
İşte, çözüm süreci kisvesi altında bunu da yaptılar.

* * *

Piyasalarda yaprak kımıldamıyor. Ekonomi perişan durumda. İşsizlik oranı yüzde 11.
Milyonlarca insanımız iş arıyor ama bulamıyor.
Nüfusun neredeyse yarısı icra dairelerinde sürünüyor. Herkes borçlu, herkes bankalara
veya tefecilere borç takmış durumda.
Ayın sonu gelmiyor.
Bütün kesimler perişan durumda ama diktatörlük düzeninde hiç kimse ağzını açıp konuşamıyor...
Bütçenin kaynakları özellikle son yıllarda ya saraya, ya da Tayyip’in emrindeki örtülü ödenek harcamalarına ayrıldı.
Millet bu sıkıntıları yaşarken beyefendiler saraylara yerleşti.
Şimdi son olarak Savarona devlete geçti, Tayyip’in emrine verildi.

* * *

Belki soracak olursunuz “Ahmet ne yapıyor” diye!..
Ahmet’in mayası tutmadı. Gariban Ahmet arada sırada kürsülere çıkıyor ama etkisi sıfır.
Tayyip’in yanında ezildi büzüldü, otoriteyi ona teslim etti, şimdi yeni arayışlar peşinde.
Sanmayın ki Bülent Arınç boşuna konuşup eleştiriyor...
Hayır, o da partide üçüncü ve son dönemini yaşadığı için artık bülbül gibi şakımaya başladı ama Ahmet adına şakıyor!
Vurgun, yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet derseniz tavana vurmuş durumda. Ama en büyük rüşvetçiler bile serbest bırakıldı.
İnsanlarımız bunları yavaş yavaş görmeye başladı.
Bizim milletin jetonu biraz geç düşer ama düşünce iyi ses verir.
Bir yanda cami muhabbetleri, din ticareti, din sömürüsü...
Öbür yanda vurgun, yolsuzluk, hırsızlık ve bol kepçe rüşvet!..
Bunlarla toplumu bir yere kadar kandırırsınız ama günün birinde karpuz çatlar.
Şimdi çatlıyor, çatır çatır sesler geliyor.
Artık büyü bozuldu...
Tarzan zor durumda. Tekmili 36 kısımlık filmimiz henüz başlıyor, izlemeyi sürdürün.

Japon’un yaptığına bak sen!


Sevgili okuyucularım, geçenlerde medyaya sıradan bir haber yansıdı. İstanbul-İzmir karayolu bağlantısı için İzmit Körfezi’nde inşaatı devam eden asma köprünün çelik halatlarından biri kopmuştu.
Bizim açımızdan pek de önemli bir konu değildi.
Zaten medyada küçük ve sıradan bir haber olarak yer buldu.
Burası Türkiye abicim, bir halat kopar, onun yerine başkası yapılır!
En fazla olacağı, işin içinde ölüm falan varsa göstermelik bir soruşturma başlatılır, birkaç kişinin ifadesine başvurulur, sonra da dosya unutulup gider, rafa kalkar.
Eğer ölüm yoksa soruşturma bile açılmaz.

* * *

İki gün önce Yalova-Altınova Mezarlığı’nın girişinde çekik gözlü bir erkek cesedi bulundu.
Vücudunun hemen her yerinde kesikler vardı ve kan kaybından ölmüş olduğu anlaşılıyordu. Maket bıçağı ile kol ve boyun damarlarını kesmişti.
Fakat cesedin üzerinde bir not vardı.
Köprü inşaatında çalışan Japon mühendis Kishi Ryoichi şöyle yazmıştı:
“Halatın kopmasından ben sorumluyum. Bu yüzden hayatıma son veriyorum.”

* * *

Sayın Japon mühendis kardeşim toprağın bol olsun ama senin ruh sağlığın acaba yerinde miydi!
Yani Japonya’da olsan onur intiharını anlardık da, burası Türkiye be kardeşim! Görevle geldiğin ülkeyi hiç tanımamışsın.
Bu ülkede neler oldu, nice insanlar can verdi.
İnşaatlarda, madenlerde, hızlı tren kazalarında binlerce insan pisi pisine öldü gitti.
Bu faciaların hükümet dahil yüzlerce sorumlusu vardı.
Bırak intihar etmeyi bir yana, içlerinden biri olsun görevinden istifa etmeyi düşündü mü?
Bizi yeterince tanımış olsaydın o sorumsuz tiplerin halen en yüksek makamlarda olduğunu, karşımıza her gün sırıtarak çıktıklarını, bol yalan ve palavra ile milleti kandırmaya devam ettiklerini görecektin.
Letonya’da süper market çöktü, ölenler oldu. Başbakan bu işin sorumlusu benim deyip istifayı bastı.
Yaşıyor olsaydın sana dünyadan yüzlerce istifa örneği verirdim.
Ulan Japon kardeşim, halat koptuysa kopmuş, sana ne!.. Halat kopar, yenisi yapılıp yerine takılır.
Kopuştan sonra sen de konuşup zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkacaktın:
“Cemaat yapmıştır, paralel yapının marifeti... Sorumlusu aynı zamanda Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’dir... Zaten köprü bitmesin diye çaba harcıyorlardı...”
Toprağın bol olsun mühendis kardeşim. Ama dünyaya bir daha gelecek olursan şu söylediklerimi iyice aklında tut, ondan sonra böyle hıyarlık yapma...
Çünkü burası Türkiye abicim!