Koalisyon görüşmeleri iktidarın seçmene karşı oynadığı bir tiyatroydu!..
Dün perde kapandı, tiyatro sona erdi!..
Ülkenin tam 36 günü heba edildi...
İktidar cephesi, “Biz milli irade yönünde bir koalisyon kurmak istiyorduk, fakat olmadı” diyebilmek için masaya oturdu...
“Kaçan taraf olmamak” numarası...
Oysa daha işin başında, seçimlerin yenilenmesi işareti saraydan gelmişti...
Tayyip Bey koalisyon değil seçim istiyordu...
Onun dediği oldu!..

* * *

Seçim sonuçları alındığında Tayyip ne demişti?..
“Koalisyonun çürük ipine sarılmayın”
Bu, Davutoğlu Ahmet’e bir “talimat” niteliğindeydi...
“İstikşafi görüşmeler” diye bir atraksiyon başladı...
Türkiye’de şehitler verilirken, bombalar patlarken halk bu tiyatroyu seyretmek mecburiyetinde bırakıldı...

* * *

Kılıçdaroğlu ile Ahmet bir araya geldiğinde komedi başladı:
Kılıçdaroğlu: Dış politika?..
Ahmet: Süper, herkes bize hayran...
Kılıçdaroğlu: Demokrasi?..
Ahmet: Biz ileri demokrasiyi getirdik,
İsveç bizi örnek aldı...
Kılıçdaroğlu: Yargı?..
Ahmet: Bizdeki yargı AİHM’den daha tarafsız, daha bağımsız...
Kılıçdaroğlu: Tayyip’in anayasal sınırlar içine çekilmesi?..
Ahmet: Sayın Cumhurbaşkanımız anayasal sınırlar dışına tek adım atmadı...
Kılıçdaroğlu: 17-25 Aralık?..
Ahmet: O iş çoktan bitti, hepsi sütten çıkmış ak kaşık...
O zaman...
Al o koalisyonu başına çal!..

* * *

Yazmıştık; CHP, AKP ile değil Tayyip Bey’le koalisyon yapacaktı...
Davutoğlu Ahmet, Kılıçdaroğlu ile görüştüğünün ertesi günü Saray’a abisine gitti...
Onun ertesi günü Tayyip Saray’da topladığı muhtarlara koalisyon görüşmeleri konusunda şunu dedi:
“Kendi ilkelerinizle karşı düşüncenin örtüşmesi lazım... Örtüşmüyorsa (Davutoğlu’nun) intihar edecek hali yok”
Koalisyon ihtimali zaten yoktu,
Tayyip’in bu sözüyle perde kapandı...
Dünkü görüşme “dostlar alış verişte görsün” görüşmesiydi...

* * *

Davutoğlu Ahmet abisini dinledi, intihar etmedi!..
Şimdi millete gidip “Senin çıkardığın sonucu beğenmedik... Aklını başına topla, oyunu bize ver tek başına iktidara gelelim... Hatta abimizi Başkan yapalım, bu koalisyon moalisyon hikayesine de mecbur kalmayalım” diyecekler...
Ama o da ayrı bir intihar ihtimali...
Bunlar aklımızla ve seçmen iradesiyle tam 36 gün boyunca alay ettiler...
7 Haziran’da derslerini almadılar, bir silleyi daha hak ediyorlar!..

Hasan Pulur ve Leyla Umar


İkisi de ağır hasta...
Hasan abi “Olaylar ve insanlar” köşesinde yazdıklarıyla Babıali’nin süper yıldızı;
Leyla Umar ise haber ve röportajlarıyla Babıali’nin yıldız gazetecisiydi...
İkisiyle de uzun süre çalıştım...
Hürriyet’te Hasan abiyle yıllarımız geçti...
Leyla Umar ise yine Hürriyet’te bana bağlı olarak çalışan, herkesin yardımına koşan, neşeli, cıvıl cıvıl bir gazeteci büyüğümüzdü...
İkisiyle de dostluğumuz derindi...
Hasan Pulur abinin hasta olduğunu biliyordum, fakat yoğun bakımda olduğunu Doğan abinin (Doğan Heper) Milliyet’te dünkü yazısından öğrendim...
Leyla Umar ise uzunca bir süredir Babıali’den çekilmişti ve hastaydı...
Çok güzel günler geçirdik...
Çok üzgünüm...
“Allah şifa versin” dileğinde bulunmaktan başka elimizden bir şey gelmiyor...
Evet, çok üzgünüm...