Kürdistan İşçi Partisi (PKK), Güneydoğu’da gücünü artırmak için her yola başvuruyor. İlçeler silah deposu haline getirildi. Yalnız Güneydoğu’nun değil, Batı’daki birçok ilde örgütün patlayıcı depoladığını da MİT ve PKK yöneticileri tarafından Oslo’da yapıldığı öne sürülen görüşmelerin basına yansıyan ses kayıtlarından öğrenmiştik. Bunlar neyin hazırlığı?
Yörede yaşayanlar, günün hangi saatinde eylemin yapılacağını biliyor. Bunlar, sevdikleri kamu görevlilerine de “Şu saatler arasında, şu bölgede dışarıya çıkmayın” uyarıları yapıyor. Yani, onların başına bir şey gelmesini istemiyorlar. Ama herkes böyle değil. Örgütün elinde kaçırdıkları güvenlik görevlileri olduğunu da unutmayalım.

BUNA NİÇİN ŞAŞIRDINIZ?

Yüksekova’da bir teröristin elinde roketatar, birinde uzun namlulu silah. Eylem için cadde ortasında gündüz ilerliyorlar. İlçede roketatarların olabileceği aklınıza gelir mi? Ben şaşırmadım. Çünkü 26 Ekim 2014’te örgütün Yüksekova planını bu köşede şöyle yazmıştık:
“Terör örgütü, Yüksekova ve Nusaybin ilçelerini ‘başkaldırı’ planlanan öncelikli iki ilçe olarak belirledi ve bu iki ilçede buna göre hazırlıklar yapılıyor. Yüksekova’da üç askerimizin cadde ortasında şehit edilmesiyle de, güvenlik güçlerini üzerlerine çekmeyi planlıyor.
20 kişi, Öz Savunma biriminin merkezini oluşturuyor. Çevre köylerden silahlı gençler ile Yüksekova ilçe merkezindeki gençlerde RPG-7 ve Kalaşnikof silahları var. Bunlar arasından şehir eylemleri için özel bir ekip oluşturuluyor.”

SİLAH DAĞITTILAR

4 Ocak 2015 tarihinde bu köşede örgütün milisleri nasıl silahlandırdığını da şöyle aktarmıştım:
“Terör örgütü PKK’nın, Suriye ve Irak’ta yaşanan çatışmalarda önemli ölçüde yeni silahlara kavuştuğu, ellerindeki silahların bir bölümünü de ‘milis’ adı verilen halkın silahlandırılmasında kullanıldığı belirlendi. Bu kapsamda Yüksekova’da 5 bin, Cizre’de 7 bin, Şemdinli’de ise yaklaşık bin silah dağıttı.
Başta Cizre ve Yüksekova olmak üzere örgütün ‘asayiş birimi’ adını verdiği silahlı grupları, aynı zamanda telsiz haberleşmesini de yapabiliyor. Suriye’de olduğu gibi ‘kanton’lar oluşturmayı da hedefledikleri Ankara’ya ulaşan bilgiler arasında yer alıyor.”
Aynı yazıda, terör örgütünün, devletin karakollarına yakın yerlerde ‘paralel’ karakolları devreye koyduklarını da belirtiyor, bu karakolların aynı zamanda ‘mahkeme’ olarak da kullanıldığını, gözaltına aldıkları vatandaşların sorgulamalarından sonra sözde mahkemelerine sevk ettiklerini eklemiştim.
Yüksekova’ya 7 km uzaklıktaki Değerli,15 km uzaklıktaki Genişdere ve Erikli köylerinde karakol ve mahkemeleri de örnek olarak açıklamıştım. İran’a açılan sınır kapısı Esendere’de bulunan 1.Sınır Taburu’na 3 km uzaklıkta da PKK karakolu bulunduğunu da belirtmiştim.

O HENDEKLER ONUN İÇİN

“Çözüm süreci” dönemini terör örgütü silahlanma, milis yapılanmasını etkinleştirmek için çok iyi kullandı. Bugün Güneydoğu’nun kritik ilçelerinde örgütün silah depoları bulunuyor. İşte bunları ortaya çıkarmak için güvenlik güçlerinin belirlediği hedeflere gitmesi “hendek”lerle önlenmeye çalışılıyor.
Güvenlik güçlerine göre Cizre, İdil, Silopi, Yüksekova, Nusaybin ve Uludere ilçeleri örgütün silah yığınağı yaptığı ilçelerin başında geliyor. Örgütün başta erzak olmak üzere önemli ihtiyaçları da yine bu ilçelerden karşılanıyor. Örgütün “milis gücü” dağ kadrosunun ihtiyaçlarını karşıladığı gibi eleman sağlama görevini de hiç aksatmıyor.
Eğer yeniden askere “operasyona çıkmayacaksın”, polise “hendekleri aşmayacaksın” talimatı vermezse, güvenlik güçlerinin önceliği silah ve mühimmat depolarını ortaya çıkarmak olacak. Şimdi, bu gidişler hendeklerle, roketatarlarla, uzun namlulu silahlarla engellenmeye çalışılıyor. Silahların susmasını isteyenler, bu depoların ortaya çıkarılmasına da katkı vermeli...

PKK’NIN KÖYLERİ VAR

Siz sanmayın, PKK’nın dağ kadrosunda bulunanların mağaralarda, çadırlarda kaldığını. Teröristlerin bir bölümü evlenmiş, çocukları olmuş. Onların bir bölümü Irak’ın ku-    zeyinde köyler kurmuş, bir kısmı ise Iraklılarla aynı köyde yaşıyor. Türk Hava Kuvvetleri’nin sınır ötesi harekâtında Zergene Köyü’nde sivillerin öldüğü öne sürülüyor, askeri yetkililer ise bunun doğru olmadığını belirtiyor.
“Sivil” denilenlerin askere göre aslında terörist olduğu öne sürüyorlar. Yıllardır askerimiz Irak’ın kuzeyine giremiyor. İnsansız hava araçları ve insanlı keşif uçaklarıyla bölge gözleniyor. Genelkurmay’ın sivil kayıplarla     ilgili araştırma yapacağını açıklaması da önemli. En azından o köylerde kimlerin yaşadığı konusunda gerçek durum da ortaya çıkarılmış olur.