CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun miting konuşması 35 dakikayı aşmıyor. Nedeni ise söylediklerinin daha çok akılda kalması ve insanları sıcakta bekletmemek... Konuşmalarında AKP değil projeleri öne çıkarıyor. Neyi, nasıl yapacaklarını anlatıyor. Seçim bildirgesi, bütçe ayrı şeylerdir.
Bazıları, sanki bütçe yapılıyormuş gibi kalem kalem gelir ve giderlerin gösterilmesini istiyor. Ama unutmayalım, Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları bütçe değil seçim bildirgesidir. Burada hedefler ortaya konuluyor.
ÖĞRETMENLERE BİRER MAAŞ İKRAMİYE
24 Kasım, büyük önder Atatürk’ün “Millet Mektepleri Başöğretmenliği’ni” kabul ettiği tarihtir. 1982 yılından bu yana her 24 Kasım “Öğretmenler Günü” olarak kutlanır. Öğretmenler, sonra öğretmen sendikaları, “öğretmenlere birer maaş ikramiye” önerirler. Milli Eğitim Bakanlığı bu yönde önerilerde bulunsa bile Maliye Bakanlığı, böyle bir ödemeye hiçbir zaman sıcak bakmadı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, seçim bildirgesinde yer vermediği ama üzerinde önemle durduğu, çalışmasını yaptırdığı bir konu öğretmenleri yakından ilgilendiriyor. Eğer iktidara gelebilirlerse, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle tüm öğretmenlere “birer maaş ikramiye” ödenmesi de gündeminde... Bununla ilgili kaynağı bulduklarında öğretmenlere seçim öncesi “ikramiye” müjdesi de verilebilir. Böyle bir müjde sizi sakın şaşırtmasın. Öğretmenlerin maaş bakımından birçok mesleğin çok gerisinde olduğunu da hatırlatalım.
İMAM HATİPLERİ KAPATACAK MISINIZ?
Hükümet din üzerinden CHP’yi vurmaya çalışıyor. Hükümet yetmiyor, bakıyorsunuz Cumhurbaşkanının oğlu imam hatip liseleri müdürleriyle toplantılar yapıyor. Dini eğitimi kendi anlayışlarına göre yaygınlaştırmayı amaçlayanlar, Milli Eğitim Bakanlığı bürokratlarını da sindirmiş. Şimdi de “CHP iktidara gelirse imam hatip ortaokulu ve liselerini kapatacaklar” diye propaganda yapılıyor.
Kılıçdaroğlu’na “Siz iktidara geldiğinizde imam hatip ortaokul ve liselerini kapatacak mısınız?” diye sordum. Cevabı, “Niçin kapatalım? Vatandaşımız çocuğuna dini eğitim aldırmak istiyorsa aldırabilir. Unutmayalım, imam hatip okullarını Atatürk açtı. Biz, bırakın bu okulları kapatmayı felsefe, sosyoloji gibi dersleri de aldırıp bu okulların eğitim kalitesini yükseltmek istiyoruz” karşılığını verdi.
BAŞBAKAN DA, BAKAN DA KARIŞMAZSA
Nabi Avcı, Milli Eğitim Bakanlığı döneminde bürokrasiye sözünü dinletemedi. O yüzden bakanlık adeta “iki başlı” yönetiliyor. Dinci bilinen yardım kuruluşlarının temsilcileri öğretmen dersteyken sınıfa giriyor, öğrencilerden para topluyor. Öğretmen “giremezsiniz” dediği zaman Milli Eğitim Bakanlığı’ndan tüm okul müdürlüklerine ulaştırılan genelgeyi gösteriyor.
Geçen yıl Antalya’da lüks bir otelde Cumhurbaşkanı’nın oğlu, bakanlık bürokratlarıyla toplantı yapmış, onlara önerilerde bulunmuştu. Eğitimi tam anlamıyla kontrolü altına almak isteyenler boşluğu iyi dolduruyor. Bilal Erdoğan’ın imam hatip müdürleriyle toplantı yapmasıyla ilgili SÖZCÜ’nün “Sen mimsin!” manşeti için CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu şunları söylüyor:
“Bu ülkede Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı olmayınca bir başkası onların boşluğunu dolduruyor. Cumhurbaşkanı’nın oğlunun müdürlerle böyle bir toplantı yapmaya hiçbir hakkı yok. Böyle bir toplantı yapma girişiminde bulunduğunda, Başbakanın ‘Ülkeyi sen yönetmiyorsun’ demesi lazım. Başbakanın, Milli Eğitim Bakanı’nın boşluğunu Bilal dolduruyor. Bu onunla da sınırlı değil. Kardeşler, damatlar, bacanaklar, yeğenler devleti yönetmeye kalkışıyor. Siz kimsiniz be kardeşim!”
SAYIŞTAY, SAHİ NEREDESİN?
Seçim döneminde, devletin bütün olanakları AKP tarafından kullanılıyor. Uçaksa uçak, helikopterse helikopter... Emniyet’in bütün olanakları seferber edilmiş. Yalnız onlar mı, artık sahte plakalarla “resmi”likleri gizlenen lüks otomobiller, AKP adaylarının emrine tahsis edilmiş. Bunlarla kimsenin baş etmesi mümkün değil.
Ama bu ülkede bir de Sayıştay var. Devletin her kurumunu denetleyen Sayıştay görevlileri acaba devletin uçağını, helikopterini, araç-gerecini kullananlar hakkında bir “zimmet” çıkartıyor mu? Sayıştay’da gerçek anlamda görevini yapmaya çalışanlar kadar, “aman bu işe karışmayın” diyen üst düzey yöneticiler de var. “Zimmet” çıkarın bakalım, devlet malını bir daha böyle hovardaca kullanabilecekler mi?
DAVUTOĞLU, KILIÇDAROĞLU İLE TELEVİZYONDA
Liderlerin televizyonda açık oturuma katılma geleneği de Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte ortadan kalktı. Kılıçdaroğlu, sorumuzu şöyle cevaplandırdı: “Davutoğlu’yla istediği televizyon kanalında, istediği gazetecilerin de katılacağı açık oturumda bildirgemizde yer alan konuların kaynağını tartışmaya hazırım. Ama, Davutoğlu benim karşıma televizyonda çıkmaya cesaret edemez. Bakanlık döneminde Türkiye’yi yalnız Ortadoğu’dan değil dünyadan soyutladı.”
Liderler yollarda, izlemeye devam edelim...
“Sen kimsin be kardeşim!”
Saygı Öztürk
Yayınlanma: