Adı, Ali Erdoğan.
Recep Tayyip Erdoğan’ın amcasının oğlu.
Baş koruması.
Erdoğan’ın yanından bir an bile ayrılmıyor.
Sanırım, gözlerden kaçtı.
Ali Erdoğan bir süre Erdoğan’ın yanından ayrılmak zorunda kaldı. Çünkü...
Hastaneye yatırıldı.
Psikolojik tedavi gördü.
Aradan epey zaman geçti...
Onca araştırma sonucunda Ali Erdoğan’a bir türlü teşhis konamadı!
Taburcu edildi.
İlginç...
Tarih: 27 Temmuz 2015.
Cemaat’ten ayrılan ve Fethullah Gülen aleyhine açıklamalarıyla gündeme gelen Zaman gazetesi eski yazarı Hüseyin Gülerce, Beyaz tv’de katıldığı programda şunları söyledi:
“Beni ikna etmek için, Cemaat’in tepesinden iki isim evime geldi. ‘Erdoğan 30 Mart 2014’teki yerel seçimleri göremeyecek. Çünkü ya akıl hastanesine kapatılacak, ya da intihar edecek’ dedi. Bu gazetelerde ve televizyonlarda yer almadı. Ben hayretler içerisindeyim. Diyorum ki; Tayyip Erdoğan gibi birisi namazlı niyazlı, imam hatip mezunu neden intihar etsin?’ Onlar da ‘Çünkü çok gizli çekilmiş videolar var’ dediler. ‘Bu gizli çekimleri kim yapıyor?’ dedim. Ağzından kaçırdı; ‘40 koruma polisinin 25’i bizim
arkadaşımız’ diye konuştu.”
Gülerce’nin bir cümlesinin altını çiziyorum:
“Erdoğan akıl hastanesine kapatılacaktı!”
Devam edelim...
Çünkü bu cemaat’in ilk operasyonu değildi.

Gizli rapor


Emniyet Genel Müdürlüğü; Fethullah Gülen Terör Örgütü soruşturmasını yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı üzerine 53 sayfalık bir rapor hazırladı.
“Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet yapılanması (FETÖ/PDY)” konulu rapor, dört başlıktan oluştu: “FETÖ/PDY”, “Terörizm ve Genel Hususlar”, “Ayrıntılı İnceleme”, “Netice ve Kanaat.”
Genel Müdür Yardımcısı Zeki Çatalkaya imzalı 543-40025 sayılı “Gizli Rapor”da; Fethullah Gülen’in en yakınında bulunan ve raporda X olarak gösterilen kişinin ifadesinde önemli ayrıntı vardı.
X’e göre, sağlık sorunları nedeniyle hastaneye kaldırılan Erdoğan öldürülmek istenmişti ve bu suikast, MİT Müsteşarı Hakan Fidan tarafından engellenmişti!
Evet...
Erdoğan, 10 Şubat ve 26 Kasım 2011’de son derece gizlilik içinde iki kez ameliyat oldu.
Bakın o günlerde neler oldu:
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç açık açık “Recep Tayyip Erdoğan’a biat etmem; etsem Erbakan Hoca’ya ederdim” dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ilk kez Erdoğan’ın istediğine karşı çıkarak Şike Yasası’nı onaylamadı, geri gönderdi.
Taha Akyol; daha cumhurbaşkanlığı süresinin bitmesine dört yıl varken Abdullah Gül’ün başbakan olacağını, Recep Tayyip Erdoğan’ın Köşk’e çıkacağını yazarak, kendince ileriye dönük stratejik analiz yaptı. Üstelik bunu yazdığı günün akşamı da CNN Türk’e çıkıp sözlerini tekrarladı. “Gül’cü” Taha Akyol’un bu ileriye dönük tespit zamanlamasının Erdoğan’ın ameliyat dönemine denk gelmesi manidardı.
Bu nedenle...
Ağır ameliyattan 21 gün sonra Erdoğan Ankara’ya döndü. Esenboğa Havalimanı’ndaki coşkulu karşılama sonucu Emine Erdoğan duygusal boşalma yaşadı ve ağladı. Sebebi, eşinin arkadan bıçaklanmak istenmesiydi!..
Neler oluyordu?

Gözden kaçmasın


Evet, neler oluyordu?
Erdoğan’ın ameliyatlar olduğu 2011 yılını hatırlamamız gerekiyor:
14 Şubat’ta Odatv’ye/gazetecilere yönelik operasyon tepki gördü.
Operasyonu yürüten polis müdürü Ali Fuat Yılmazer kızağa çekildi.
Hemen ardından bu soruşturmayı yürüten savcı Zekeriya Öz de kızağa alındı.
12 Haziran 2011 Genel Seçimleri öncesi Erdoğan, Cemaat’in 150 aday adayını tırpana uğrattı; sadece bir elin parmağı geçmeyecek kadar Cemaatci’yi milletvekili yaptı.
Cemaat kılıcı çekti:
Erdoğan’ı hedefleyen Deniz Feneri Operasyonu başladı.
Erdoğan’ı hedefleyen PKK ve MİT arasındaki Oslo görüşmeleri sızdırıldı.
Erdoğan’ı hedefleyen Prof. Dr. Büşra Ersanlı ile Belge Yayınları yetkilisi Ragıp Zarakolu’nun da aralarında bulunduğu 44 kişi KCK operasyonu kapsamında tutuklandı. Ardından Kürt avukatlar hapse atıldı.
Erdoğan’ı hedefleyen Aziz Yıldırım ve Cübbeli Ahmet Hoca gibi isimlere operasyon yapıldı.
Ve... 7 Şubat 2012’de MİT’e yönelik Cemaat operasyonuyla kavga geri dönülemez noktaya geldi...
Yukarıda yazdığım “ameliyatta suikast” meselesini bu bilgiler ışığında bir daha okuyunuz.
Çünkü; bana artık sormayınız:
“Sizi Silivri zindanına atan eski savcı Zekeriya Öz tutuklanacağını anlayınca yurtdışına kaçtı; bunu yazacak mısınız?”
Yanıtım belli, “hayır!”
Zekeriya Öz piyondu; yazılması gereken başkası; Fethullah Gülen!
Ve arkasındaki büyük güçler...

Gülen’in TV gücü


Şunu da soruyorlar...
Erdoğan-Gülen kavgası ne durumda?
Erdoğan kazanacak mı?
Yanıtı bir örnekle verip noktayı koyayım:
Ne diyorlar; Abdullah Öcalan terörist başı!
Bu nedenle ağırlaştırılmış müebbet cezasıyla İmralı’da yatırıyorlar.
Peki.
Ne diyorlar; Fethullah Gülen terör örgütü başı!
Bu nedenle iddianame hazırlıyor; hakkında yakalama kararı çıkarıyor; kırmızı bültenle arıyorlar.
Güzel.
İmralı’daki Öcalan’la görüşme yapmaya kimlerin gideceğine, Öcalan’ın ne mesajlar vereceğine bile karışıyorlar. Keza...
İmralı tutanakları basına yansıyınca ortalığı birbirine katıyor; muhabirlerin, genel yayın yönetmeninin kellelerini istiyorlar.
Fakat.
Hakkında arama kararı bulunan terör örgütü lideri Fethullah Gülen, her gün Cemaat’in televizyon ekranlarından sesleniyor; konuşmalarıyla siyaset yapıyor; seslerini çıkarmıyorlar! Seyrediyorlar!
Niye?
Öyle ki...
Erdoğan, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarının “beyin takımından” savcı Fikret Seçen’in akrabası olduğu için AKP’li Hayati Yazıcı’yı bile bakanlıktan aldı! Fakat...
AKP dışında Erdoğan’ın, -bilinenin aksine- gücü pek kimseye yetmiyor.
Erdoğan’ı kandırmaya devam ediyorlar!..
Zekeriya Öz’ler ayzbergin yüzü sadece...
Cemaat, zaman kazanmaya çalşıyor.