YARATICI, DİNAMİK VE İNANDIRICI BİR MUHALEFET

CHP Milletvekili Aytun Çıray, soruşturmacı gazeteci Uğur Dündar’ın sorularını içtenlikle yanıtladı. Çıray, seçim sonuçlarının sürpriz olmadığını ancak bundan sonra yaratıcı, dinamik ve inandırıcı bir muhalefetin organize edilmesi gerektiğini aksi takdirde ülkenin radikal bir başkalaşım yaşayacağını söyledi.

Çıray, 1 Kasım seçimleri sonrası oluşan tabloyu, “Türkiye uzun ve karanlık bir tünele girdi” sözleriyle değerlendirdi ve ekledi: Trajik total hezimette herkesin payı var. Sonuç seçmenimizin özgüvenini çok sarstı. Tarihin en başarısız iktidarına yaşattığı bütün acıların faturasını kesemedik...

Sev­gi­li okur­la­rım,
CHP İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ay­tun Çı­ray, 1 Ka­sım se­çim­le­rin­den ön­ce yap­tı­ğı­mız söy­le­şi­de MHP’­ye gön­der­me ya­pa­rak “Er­ken se­çim Rus ru­le­ti gi­bi­di­r” de­miş­ti. Ni­te­kim Rus ru­le­tin­de kay­be­den ta­raf, mu­ha­le­fet ol­du. Si­ya­si par­ti­ler­de bu ağır ye­nil­gi­nin çal­kan­tı­la­rı sü­rer­ken Çı­ra­y’­la ye­ni­den bir ara­ya gel­dik. İlk ola­rak so­nuç­la­rı na­sıl yo­rum­la­dı­ğı­nı sor­dum.
Ay­tun Çı­ray (A.Ç.): Sa­yın Dün­dar, tem­muz ba­şın­da si­ze söy­le­di­ğim gi­bi Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı an­ket­çi­le­ri va­sı­ta­sıy­la 7 Ha­zi­ra­n’­da çı­ka­cak so­nu­cu ön­ce­den öğ­ren­miş­ti. Do­la­yı­sıy­la ken­di­si­ni he­de­fi­ne gö­tü­re­cek plan­la­rı­nı tı­kır tı­kır iş­let­ti. Özel­lik­le Mec­lis Baş­ka­nı se­çi­mi­nin mu­ha­le­fet açı­sın­dan fi­yas­ko ile son­lan­ma­sı ve Sa­yın Bah­çe­li­’nin AK­P’­nin “Bu mu­ha­le­fet­ten bir şey ol­ma­z” te­zi­ne des­tek ve­ren tu­tu­mu bek­le­nen so­nu ha­zır­la­dı. Ya­ni bu so­nuç si­ya­se­ti oku­ma­yı bi­len bi­ri için sür­priz de­ğil­dir.

TÜR­Kİ­YE KA­RAN­LIK VE UZUN TÜ­NE­LE GİR­Dİ


Uğur Dün­dar (U.D.): Pe­ki şim­di ge­le­cek için na­sıl bir Tür­ki­ye tab­lo­su çi­zer­si­niz?
(A.Ç.): Tür­ki­ye 1 Ka­sım ge­ce­si iti­ba­rıy­la uzun ve ka­ran­lık bir tü­ne­le gir­miş bu­lu­nu­yor. Uzun bir tü­nel, çün­kü AK­P’­nin önün­de ye­rel ve ge­nel yö­ne­ti­min sür­me­si için tam 3 yıl 4 ay­lık bir sü­re var. Ka­ran­lık, çün­kü kar­şı­mız­da ken­di­si­ne 2023 ve hat­ta 2071 gi­bi he­def­ler koy­muş bir zih­ni­ye­tin ik­ti­da­rı var. Bu­nun cid­di­ye alı­na­cak bir ta­ra­fı ol­ma­dı­ğı ile­ri sü­rü­le­bi­lir. Doğ­ru­su mu­ha­le­fet du­ru­mu­na doğ­ru teş­his­ler koy­maz­sa ben ar­tık bun­dan o ka­dar da emin de­ği­lim. 3 Ka­sım 2002’den bu ya­na ge­çen 5117 gün için­de 5 Ge­nel Se­çim, 3 Ye­rel Se­çim, 1 Cum­hur­baş­kan­lı­ğı Se­çi­mi, 2 de re­fe­ran­dum ya­şa­dık. Bun­lar­dan hiç­bi­ri bi­zim ger­çek­leş­me­si­ni ar­zu et­ti­ği­miz şe­kil­de nok­ta­lan­ma­dı. Fa­tu­ra­sı­nı hiç kim­se­ye kes­me­den söy­lü­yo­rum: Bu mu­ha­le­fet açı­sın­dan tra­jik bir to­tal hezimet!
(U.D.): Ama Sa­yın Çı­ray, hem he­zi­met­ten söz edi­yor­su­nuz hem de fa­tu­ra yok di­yor­su­nuz... Na­sıl olur?
(A.Ç.): Fa­tu­ra­yı hiç kim­se­ye kes­mi­yo­rum de­dim ama... Bu tra­jik to­tal he­zi­met­te ye­ni ge­nel baş­kan aday­la­rı da­hil her­ke­sin az çok, şu ve­ya bu şe­kil­de bir pa­yı var. Ne ya­zık ki bu zin­cir­le­me he­zi­met­ler bi­zim ve seç­me­ni­mi­zin öz­gü­ve­ni­ni sars­mış­tır. Uzun tü­ne­li ka­ran­lık kı­lan fak­tör­ler­den iş­te bi­ri bu­dur. Biz ne ya­zık ki ta­ri­hin en ba­şa­rı­sız ik­ti­da­rı­na, ya­şat­tı­ğı acı­la­rın fa­tu­ra­sı­nı ke­se­me­dik.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU BU SÜ­REÇ­TE YAL­NIZ BI­RA­KIL­DI


(U.D.): İk­ti­da­ra fa­tu­ra­yı ke­se­me­dik di­yor­sa­nız, ne­de­ni­ni ve so­rum­lu­la­rı­nı da söylemelisiniz?
(A.Ç.): Şöy­le: 7 Ha­zi­ra­n’­dan son­ra 90’lı yıl­lar da dâ­hil, ta­ri­hi­mi­zin en kan­lı dö­ne­mi­ni ya­şa­dık. Şa­ka de­ğil, Su­ru­ç’­tan son­ra An­ka­ra­’da 100’den faz­la va­tan­da­şı­mı­zı bir an­da kay­bet­tik. As­ker-po­lis yüz­ler­ce şe­hit ver­dik. Söz­de çö­züm sü­re­cin­de uğ­ra­nı­lan ege­men­lik kay­bı­nın te­la­fi­si için gi­ri­şi­len ope­ras­yon­la­ra kur­ban ver­di­ği­miz si­vil va­tan­daş­la­rı­mız var­dı. Ne olu­yor, ül­ke­mi­zi Ira­k’­ın, Su­ri­ye­’nin kor­kunç akı­be­ti mi bek­li­yor di­ye ilik­le­ri­mi­ze ka­dar ür­per­dik. Ba­kın Sil­va­n’­a, Yük­se­ko­va­’ya, Ciz­re­’ye... Na­sıl ateş ve kan için­de... Bü­tün bun­la­rın so­rum­lu­su ik­ti­dar­da­ki zih­ni­yet de­ğil mi? Va­tan­daş­la­rı­mı­zın bü­tün bu tra­jik ka­yıp­la­rın ve acı­la­rın so­rum­lu­la­rı­nı ce­za­lan­dır­ma­sı ge­rek­mez miy­di? O hal­de ne­den bu so­nuç­la kar­şı­laş­tık. Ben Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu­’nun ça­lış­ma­la­rın­da yal­nız bı­ra­kıl­dı­ğı­nı, ona ayak uy­du­ru­la­ma­dı­ğı­nı ve hat­ta ba­zen tek­zip edil­di­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum. Böy­le­ce inan­dı­rı­cı­lık so­ru­nu or­ta­ya çık­tı. Yet­ki­li­sin­den duy­dum; par­ti­nin en üst ma­ka­mın­da otu­ran­lar­dan bi­ri, bu se­çim­ler­de par­ti­ye ba­ğış yap­ma gö­re­vi­ni ye­ri­ne ge­tir­me­miş. Ku­lak­la­rı­ma ina­na­ma­dım. Ama ta­ba­nın bun­la­rı bil­me hak­kı var. Bu se­çim­de med­ya ve halk­la iliş­ki­ler ko­nu­sun­da da zor­luk­la­rı­mız ol­du. Üs­te­lik sa­de­ce dı­şa­rı­dan gel­me­di bu zor­luk, içe­ri­den de par­ti­mi­zin me­ra­mı­nı an­la­ta­bi­le­cek olan­la­ra am­bar­go ko­nul­du.
(U.D.): Si­zin de ba­şı­nı­za gel­di mi böy­le bir am­bar­go?
(A.Ç.): Ki­şi­sel­leş­tir­mek is­te­mem ama gel­di.

MED­YA­NIN BU YE­Nİ HA­Lİ EN­TRİ­KA­YI KO­LAY­LAŞ­TIR­DI


(U.D.): Sa­yın Çı­ray bir yan­dan ba­sın öz­gür­lü­ğü­nü sa­vu­nu­yor­su­nuz ama di­ğer yan­dan İz­mir İl Baş­ka­nı­nız, ya­pı­cı ve ob­jek­tif bir eleş­ti­rim üze­ri­ne ba­na ve eleş­ti­ri­le­ri ne­de­niy­le Yıl­maz Öz­di­l’­e had­di­mi­zi bil­dir­me­ye (!) kalk­tı. Bu iki­lem­ler so­run de­ğil mi?
(A.Ç.): Yap­tı­ğı çok yan­lış. Bu tür ta­vır­lar çok azın­lık­ta ama CHP’­ye cü­rüm­le­rin­den faz­la za­rar ve­ri­yor­lar. Hal­bu­ki med­ya­nın 1 Ka­sım so­nuç­la­rın­dan son­ra da­ha çok des­te­ğe ih­ti­ya­cı var. Ba­kın, 7 Ha­zi­ran - 1 Ka­sım ara­sın­da med­ya­nın ‘öz­gü­r’ de­ne­bi­le­cek kıs­mı hem da­ha bü­yük, hem da­ha ce­sur­du. Ce­sur­du­lar, çün­kü 1 Ka­sı­m’­da bir koa­lis­yon ih­ti­ma­li­ni yük­sek gö­rü­yor, bu­nu da ba­sın öz­gür­lü­ğü­nün ga­ran­ti­si sa­yı­yor­lar­dı. Fa­kat 1 Ka­sım ak­şa­mı so­nuç­lar bel­li ol­du­ğun­da her şey bir an­da de­ği­şi­ver­di. SÖZ­CÜ gi­bi bir iki med­ya or­ga­nı dı­şın­da­ki­le­rin dü­şük pro­fil­li bir öz­gür­lük an­la­yı­şı­nı esas ala­ca­ğı, bu­na rı­za gös­te­re­ce­ği or­ta­ya çık­tı. Bu, baş­kan­lık sis­te­mi için ya­pı­la­cak olan her tür­lü ye­ni en­tri­ka­yı uy­gu­la­ma­ya ko­ya­cak zor­ba zih­ni­ye­tin iş­le­ri­nin son de­re­ce ko­lay­laş­ma­sı de­mek­tir.

KA­RAN­LIK TÜ­NE­LİN UCUN­DA BAŞ­KAN­LIK SİS­TE­Mİ VAR!


(U.D.): Tür­ki­ye sö­zü­nü et­ti­ği­niz bu uzun ve ka­ran­lık tü­ne­lin so­nun­dan na­sıl çıkacak?
(A.Ç.): Eğer ya­ra­tı­cı, di­na­mik ve inan­dı­rı­cı bir mu­ha­le­fet or­ga­ni­ze edi­le­mez­se gi­riş nok­ta­sıy­la çı­kış nok­ta­sı ara­sın­da Tür­ki­ye ra­di­kal bir baş­ka­la­şım ya­şa­ya­cak­tır. Bu­nun işa­ret­le­ri bu yıl­ki 10 Ka­sım top­lan­tı­la­rın­da ga­yet açık bir şe­kil­de ve­ril­miş­tir. Bu­ra­da CHP için çok uya­rı­cı ol­ma­sı ge­re­ken şey Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­’nın “Bu dö­nem­de Cum­hu­ri­ye­t’­in hiç­bir ka­yıp ya­şa­ma­dı­ğı­nı­” söy­le­me­si­dir. Ama­cı gön­lün­de­ki baş­kan­lık ana­ya­sa­sı­na gü­ven du­yul­ma­sı­nı sağ­la­mak­tır. Ya­ni Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti par­la­men­ter bir Cum­hu­ri­yet ola­rak gir­di­ği uzun ve ka­ran­lık tü­nel­den tam bir baş­ka­laş­ma ile to­ta­li­ter, fe­de­ra­tif bir baş­kan­lık sis­te­mi çı­ka­cak­tır. Tür­ki­ye de­ğiş­me­ye­cek baş­ka­la­şa­cak­tır! He­def bu ka­dar net ve be­lir­gin­dir.

CHP MAR­KA­SI­NA İA­DE-İ İTİ­BAR SAĞ­LA­MA­LI­DIR


(U.D.): Ge­le­cek için önem­li id­di­alar­da bu­lu­nu­yor­su­nuz. O hal­de sa­de­ce re­ji­mi­ni de­ğil, geç­miş ve ge­le­cek­le iliş­ki­si­ni ta­ma­men de­ğiş­tir­miş; baş­ka­laş­mış bir Tür­ki­ye­’nin oluş­ma­sı­nı na­sıl ön­le­ye­cek­si­niz?
(A.Ç.): Çok kap­sam­lı bir so­ru. Bu ne­den­le bir­kaç kri­tik nok­ta­yı vur­gu­la­mak­la ye­tin­mek is­ti­yo­rum. Bun­lar muh­te­me­len çok ho­şa git­me­ye­cek, can ya­kı­cı ge­le­bi­le­cek­tir. CHP, Tür­ki­ye­’nin en de­ğer­li mar­ka­sı­dır. Bu apa­çık bir ger­çek­tir. An­cak ge­ri­de bı­rak­tı­ğı­mız 15-20 yıl bo­yun­ca gü­ya “gay­rı res­mi ve al­ter­na­tif ta­ri­h” kı­lı­fıy­la bu ger­çek ters yüz edil­miş, CHP mar­ka­sı­na ina­nıl­maz bir za­rar ve­ril­miş­tir. Gay­rı res­mi ve al­ter­na­tif ta­rih adı al­tın­da CHP mar­ka­sı­na za­rar ve­ren­ler ay­nı za­man­da sa­ray muk­te­di­ri­nin plan­la­rı­na alet olan­lar­dır. Bun­lar o ka­dar ba­şa­rı­lı ol­du­lar ki, CHP mar­ka­sı­nı eleş­tir­mek bir ara CHP’­ye bi­le sıç­ra­dı. O hal­de yap­ma­mız ge­re­ken ilk şey, CHP mar­ka­sı­na in­sa­nı­mı­zın ia­de-i iti­bar yap­ma­sı­nı sağ­la­mak­tır. Mar­ka­mı­za ya­pı­lan sal­dı­rı­la­ra son ve­re­cek çok sağ­lam, ik­na gü­cü yük­sek hiç kul­la­nıl­ma­mış ar­gü­man­la­rı te­da­vü­le sok­ma­lı­yız. Ge­nel Baş­ka­’nın ilk yap­ma­sı ge­re­ken ic­ra­at bu doğ­rul­tu­da ha­re­ke­te geç­mek ol­ma­lı­dır.

AKP, DE­MOK­RA­TİK SEÇ­ME­Nİ­Nİ ASİ­Mİ­LE EDER­SE FE­LA­KET OLUR


(U.D.): CHP mar­ka­sın­dan yo­la çık­tı­ğı­nız­da bu­nun oy de­ğe­ri ne ola­cak­tır?
(A.Ç.): CHP çağ­daş de­ğer­le­ri ha­ya­ta ge­çir­mek için oluş­muş ku­rum­la­rın ana kay­na­ğı­dır. De­mok­rat Par­ti (DP) kad­ro­la­rı CHP’­den doğ­muş­tur. Ce­lal Ba­yar, Mus­ta­fa Ke­mal Ata­türk ve ar­ka­daş­la­rı ile bir­lik­te CHP’­nin ta­rih­sel ku­ru­cu ak­tör­le­rin­den bi­ri­dir. Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu bu­nun ifa­de et­ti­ği si­ya­si ge­ti­ri­yi gör­-müş­tür. Ama sırf onu ya­ra­la­mak için “Par­ti sa­ğa ka­yı­yo­r” tar­tış­ma­la­rı baş­la­tıl­dı. Kos­ko­ca CHP las­tik mi ki sa­ğa çe­kin­ce sa­ğa gi­de­cek. Bu tar­tış­ma­la­rın pra­tik­te­ki en bü­yük so­nu­cu mer­kez sağ da de­ni­len, “de­mok­ra­tik mer­ke­z”­in çök­me­si üze­ri­ne CHP’­ye gel­me­si ge­re­ken seç­men­le­rin AK­P’­ye git­me­si­dir. De­mok­ra­tik mer­kez­den ge­len bir ak­tör ola­rak, AK­P’­ye oy ve­ren seç­men­ler­den “Ca­nım CHP si­zi bir vit­rin sü­sü gi­bi alı­yor, böy­le­ce bi­zi kan­dı­ra­ca­ğı­nı sa­nı­yo­r” eleş­ti­ri­si­ni çok duy­mu­şum­dur. Bu­nun asıl teh­li­ke­si ne bi­li­yor mu­su­nuz? De­mok­ra­tik mer­kez seç­me­ni­nin ço­cuk­la­rı AKP ça­tı­sı al­tın­da asi­mi­le olu­yor. Bir de AK­P’­ye CHP ve sos­ya­list ka­nat­tan ge­çen­le­rin na­sıl sa­hip­le­nil­di­ği­ne ba­kın. Bu du­rum CHP’­nin dış­la­yı­cı bir ya­pı ola­rak yer­leş­miş al­gı­sı­nı da­ha da pe­kiş­tir­mek­te­dir. CHP bu­gü­ne ka­dar yap­tı­ğın­dan çok fark­lı şe­kil­de ve yön­tem­ler­le, hiç­bir te­mel il­ke­sin­den ta­viz ver­me­den AK­P’­nin her ge­çen gün bi­raz da­ha asi­mi­le et­ti­ği mer­kez seç­men­le­ri­ne de yö­nel­me­li­dir. Bu bir ba­kı­ma za­ma­na kar­şı ya­rış­tır.

YE­Nİ TÜR­Kİ­YE­’DE SOL-SAĞ AY­RI­MI­NIN DE­ĞE­Rİ OL­MA­YA­CAK


(U.D.): Ba­zı bi­lim adam­la­rı Tür­ki­ye­’nin sos­yo­lo­jik ve si­ya­si an­lam­da de­mog­ra­fik bir de­ği­şi­me gir­di­ği­ni söy­lü­yor­lar. Bu si­zin ‘baş­ka­la­şı­m’ te­ori­ni­zi açık­lar mı?
(A.Ç.): Mil­yon­lar­ca in­sa­nı­mız ço­cuk­luk ve ilk genç­lik dö­nem­le­ri­ni AKP ik­ti­dar­la­rın­da ya­şa­dı. Böy­le de­vam eder­se 2. ne­sil de böy­le ye­ti­şe­cek. “Ye­ni Tür­ki­ye­”den bah­se­dil­me­si bo­şu­na de­ğil­dir. Bu ne­den­le “za­ma­na kar­şı ya­rış­ta­n” söz edi­yo­rum. O yüz­den CHP, 1960’la­rın son­la­rın­dan 1980’le­re ka­dar ha­kim ol­muş kla­sik sol-sağ ay­rı­mı­nın bu ye­ni Tür­ki­ye­’de an­lam­lı bir si­ya­si kar­şı­lı­ğı ol­ma­dı­ğı­nı de­ğer­len­dir­mek zo­run­da­dır. Ak­si hal­de alı­nan oy kü­çük ar­tış­lar gös­ter­se bi­le CHP’­nin pas­ta­da­ki pa­yı bir se­çim­den di­ğe­ri­ne aza­la­cak­tır. Tür­ki­ye ye­ni­den ana­ya­sal de­mok­ra­si­ye dö­nün­ce­ye ka­dar her­ke­si Ata­türk de­ğer­le­ri ze­mi­nin­de ta­ri­hi bir uz­la­şı­ya da­vet edi­yo­rum. Ata­türk de­ğer­le­ri dı­şın­da da bir uz­la­şı ze­mi­ni gö­re­mi­yo­rum.

KÜRT­LER 7 HA­Zİ­RAN SE­Çİ­Mİ SON­RA­SI HDP’­Yİ TERK ET­Tİ


(U.D.): Si­ya­set pra­ti­ği açı­sın­dan bu uz­la­şı için te­mel ola­rak ne­ler ya­pıl­ma­lı­dır?
(A.Ç.): Sa­ray muk­te­di­ri­nin çif­te­si­ni yi­yip şim­di CHP’­ye ya­na­şa­rak onu gü­ya sol­cu HDP’y­le iş­bir­li­ği­ne sevk et­mek is­te­yen ‘yet­mez ama eve­t”­çi­le­re, ke­sin bir şe­kil­de kar­şı çı­kıl­ma­lı­dır. AKP ve HDP’­nin jar­go­nu ile ko­nuş­mak baş­tan kay­bet­mek de­mek­tir. HDP, et­nik­li­ği öne çı­ka­ran ve ırk­çı mo­tif­ler içe­ren ay­rı­lık­çı si­lah­lı ör­gü­tün uzan­tı­sı bir par­ti ol­du­ğu için Kürt­ler ta­ra­fın­dan terk edil­di. CHP’­li­ler, HDP’­nin san­ki mo­dern ve me­de­ni de­ğer­le­rin tem­sil­ci­si sol­cu bir par­ti gi­bi su­nul­ma­sı­na ke­sin­lik­le kar­şı çık­ma­lı­dır­lar. Kürt va­tan­daş­la­rı­mız Gü­ney­do­ğu­’da AKP ve HDP si­ya­set­le­ri yü­zün­den PKK’­ya re­hin bı­ra­kıl­mış­lar­dır. Bu­gün Ciz­re­’den Sil­va­n’­a, Yük­se­ko­va­’dan Si­lo­pi ve Li­ce­’ye bir di­zi acı olay­la­rın mü­seb­bip­le­ri­nin, CHP’­nin ku­ru­cu kad­ro­la­rı­nı ka­ra­la­ma hak­la­rı yok­tur, ola­maz. CHP Kürt­le­rin te­mel bi­rey­sel hak ve öz­gür­lük­le­ri­ni eşit yurt­taş­lık çer­çe­ve­si için­de ger­çek­leş­ti­re­bi­le­cek tek par­ti­dir.

KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU­’NU AŞAN BİR Lİ­DER GÖR­MÜ­YO­RUM


(U.D.): Ola­ğan ve­ya ola­ğa­nüs­tü ya­pı­la­cak olan ku­rul­tay için bir­çok aday çık­tı. Siz bu aday­lar­dan han­gi­si­ni des­tek­li­yor­su­nuz? On­dan ne bek­li­yor­su­nuz?
(A.Ç.): Ben bu aşa­ma­da de­ğer­li aday ar­ka­daş­la­rı­mın Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu­’nu aşan, be­ni onun sağ­la­dı­ğı oy­dan da­ha çok oy sağ­la­ya­ca­ğı­mı­za ik­na eden, he­ye­can­lan­dı­ran bir söy­lem ve fi­kir ör­gü­sü­ne he­nüz rast­la­ma­dım. Ay­rı­ca si­ya­set­te “ve­fa­”nın ah­la­ki bir de­ğer ola­rak çok önem­li ol­du­ğu­na da ina­nı­rım. Ön se­çim ka­za­na­rak ge­len ar­ka­daş­la­rı­mı­zın önem­li bir kıs­mı Ke­mal Bey on­la­rı ön­ce­den mil­let­ve­ki­li ata­ma­say­dı ne olur­du bi­lin­mez. Ke­mal Bey bu de­fa CHP mar­ka­sı­nı ye­ni bir kur­gu ve ye­ni­lik­çi bir yo­rum­la si­ya­si ala­na yan­sıt­ma­lı­dır. CHP li­de­ri kim olur­sa ol­sun 1923’ün tem­sil et­ti­ği bü­yük de­ğer­le­rin ta­viz­siz sa­vu­nu­cu­su­dur. Çün­kü onun ha­fı­za­sın­da yan­kı­la­nan ve bun­dan böy­le de yan­kı­lan­ma­ya de­vam ede­cek ses, “Ya İs­tik­lal, Ya Ölü­m” di­ye hay­kır­mış olan ses­tir...