Karşılıksız ve tahsil edilemeyen çek sayısının artmasının ticaret hayatındaki ödemeler kanalını tıkama noktasına getirdiğini ifade eden Özdemir, çözüm için çekleri veren bankaların sorumluluk alması ve karşılıksız çek kesenlere caydırıcı yaptırımlar getirilmesi olduğunu kaydetti.


Foto: Shutterstock


Özdemir yaptığı açıklamada vadeli satışlarda en çok kullanılan enstrüman çek olduğunu hatırlattı. Dört yıl öncesine kadar karşılıksız çek kesmenin ciddi yaptırımlara konu olması nedeniyle, çekin itibarlı bir ödeme aracı haline geldiğini vurgulayan Özdemir, "Ancak, 2012 yılı başında karşılıksız çek kesmeye uygulanan yaptırımların kaldırılması ile büyük bir boşluk oluştu. 2011 yılı sonunda 580 bin olan karşılıksız çek sayısı, 2015 yılı sonunda 775 bini geçti. Karşılıksız çek sayısı 5 yıl içinde yüzde 33 oranında arttı. İşin daha vahim tarafı, 2011 yılında karşılıksız çekten dolayı tahsil edilemeyen para tutarı 6 milyar TL iken, 2015 yılında bu rakam 22,5 milyar liraya çıktı." diye konuştu. Karşılıksız çek sayısını artması ve tahsil edilemeyen çek tutarının patlamasının ticaret hayatındaki ödemeler kanalını tıkama noktasına getirdiğini anlatan Özdemir, "Çözüm için mutlaka çekleri veren bankaların sorumluluk alması gerekmektedir. Ayrıca karşılıksız çek kesenlere caydırıcı yaptırımlar getirilmelidir." şeklinde konuştu.

Ticaret hayatını olumsuz etkileyen diğer faktörün ise iflas erteleme uygulamasının giderek artan bir oranda kötüye kullanılması olduğuna dikkat çeken Özdemir şöyle devam etti: "Kanunda kurtarılması mümkün olan, iyi niyetli şirketlerin nefes alması ve tekrar ayağa kalkması amaçlanmışken; uygulamada tamamen batmış, kötü niyetli firmaların alacaklılarından kaçma yolu haline gelmiştir. İflas erteleme kararı alan bir firma dört yıla kadar, devlet dahil alacaklılarına bir kuruş ödememektedir. Verilere iflas erteleme kararı alan firmalardan sadece yüzde 2’si kurtarılabilmiştir. Geri kalan yüzde 98’i batmıştır. Batarken de pek çok alacaklısına ciddi zararlar vermiştir. Hakimler iflas erteleme kararı vermeden önce, alacaklı firmaların rızasını araması, firma yönetimine alacaklı temsilcilerinin de dahil edilmesi ve süre uzatımının alacaklıların mağdur edilmesini önleyecek şekilde objektif kriterlere bağlanması ile bu sorun büyük ölçüde çözülecektir. Yetkililerden beklentimiz bu iki önemli sorunu çözmek üzere gerekli mevzuat değişikliklerini bir an önce yapmalarıdır.”  (CİHAN)