Program sırasında 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yaşananlarla ilgili yayınlanan bir belgesel Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ve Başbakan Binali Yıldırım'ı duygulandırdı.

Belgesel gösteriminin ardından Başbakan Binali Yıldırım ve TBMM Başkanı İsmail Kahraman ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşma yaptı.

Başbakan Yıldırım'ın yapmış olduğu konuşmasından satırbaşları;

-Şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum..Gazilerimize Türk milleti adına şükranlarımı sunuyorum.Bugün en büyük övgüyü aziz şehitlerimiz hak ediyor. Millet olarak onlarla gurur duyuyoruz.

-Şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız. Onlara kurşun atanların, bomba atanların yanına bırakmayacağız.

- Şehitlerimizin kan tek damla kanı bile boşa gitmemiştir, gitmeyecektir. Şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız. İnsanlıktan nasibini almayanların bunu yanına bırakmayacağız. Aziz şehitlerimizin isimlerini de asla ve asla unutmayacağız, unutturmayacağız.

- Türkiye'nin her köşesinde Cumhurbaşkanımızın 'İnin meydanlara' çağrısı ile meydanları dolduranları millet unutmayacak.

- Şehitlerimizi bu millet asla unutmayacak.Halkın gücü tankın gücünü yenmiştir. TSK içinde FETÖ unsurlarını temizledik.

- Hakkın ve halkın gücü, tankın gücünü yenmiştir. Anayasa, yasalar, hukuk şüphesiz işleyecektir. Hayat normale dönmüştür ancak demokrasi nöbeti aynen devam etmektedir.

- Kürt ile Türk'ün arasına giren teröristleri, Sunni ile Alevi'nin arasına giren hainleri tek tek yok edeceğiz. Hukuk şüphesiz işleyecektir. Hayat normale dönmüştür ancak demokrasi nöbeti aynen devam etmektedir. TSK'daki asker kılığına girmiş FETÖ unsurlarını temizledik, daha da güçleneceğiz, ordumuz daha da güçlenerek ülkemizin güvenliği için çalışmaları yapacak.

Başbakan Binali Yıldırım Beştepe Kongre Kültür Merkezi açılışında ve şehitleri anma programında konuşmasını ardından TBMM İsmail Kahraman geldi. 15 Temmuz'da yapılan hainliğe değinen Kahraman, "Bu ha,nliği affetmiyecek" dedi

TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın konuşmasından sonra kürsüye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geldi.

İşte Erdoğan'ın konuşmasında satırbaşları;

- 15 Temmuz gecesi 170'i sivil, 62'si polis ve 5'i de asker olmak üzere 237 şehit verdik. Bugün saat 19.00 itibarıyla yaralı sayımız 2 bin 191. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına, milletimize başsağlığı diliyorum.

- Şehitlerimizin emanetine sahip çıkmak namus borcumuzdur. 237 şehidimizin her birinin adını anıtlaştıracağız.

- Bizim şehitlerimizin yattıkları toprak, tuttukları bayrak, yüreklerindeki iman, dillerindeki kelime-i şahadet belli, peki onları şehit edenlerin neyi belli? Sadece ihanetleri, şehitlerimizin hiçbiri bizim için meçhul değil. Bilakis onların her biri milletimizin malumudur ve ebediyen malumu olarak kalacaktır. Şehitlerimizin aziz hatıralarını yaşatmak üzere Boğaziçi Köprüsü'nün adını 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Kızılay Meydanı'nın adını da 15 Temmuz Demokrasi Meydanı olarak değiştirdik.

- Aynı gece, çok büyük bir bölümü Ankara ve İstanbul'da olmak üzere bu alçaklar saldırılarını yaptılar. Uçakla bombaladılar. Yetmedi, hemen arkasından, camiimizin önünü bombaladılar ve orada 5 şehit verdik.

-Bunu ancak kafir yapar. Bunu ben Müslümanım, ben Türküm diyen biri yapabilir mi? Bunların bu milletle alakası yok. Bunlar benim askerimin, polisimin içine nasıl sızmış, devlet kurumlarımızın içine nasıl sızmış? Birileri bize akıl veriyor Batı'dan, geçmiş olsun. Ama ardından bir şey daha söylüyor, "bu açığa alınanlar sebebiyle endişeliyiz" diyorlar. Siz işinize bakın. İşinize bakın. Benim ülkemde darbe olacak ve benim ülkemde 237 şehidim, 2191 yaralım olacak, bir tane kalkıp taziyede bulunacak ardından 9 nasihat vereceksin. O aklı kendinde sakla.

- Bir terör eyleminde 5-10 kişi öldüğü zaman dünyayı ayağa kaldırıyorsunuz. Burada, Türkiye Cumhuriyeti Devleti gibi, demokratik parlamenter sisteme sahip çıkmış, yüzde 52 ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanı var, bunlara karşı bir darbe yapılıyor, siz bu hükümetin yanında yer alacağınıza, darbecilerin yanında yer alıyorsunuz.

- Ne AB'den, ne Avrupa Konseyi'nden kalkıp buraya taziye için gelen bir kişi yok. Utanmadan sıkılmadan kalkıp bu tür şeyleri söyleme zilletinde bulunuyorlar. Sonra da "Erdoğan çok asabi" diyorlar. Kardeşlerim, az önce bir şey söylediniz, unutmayın, biz sadece ve sadece rükuda Allah'ın huzurunda eğiliriz.

- Biz kula kul olmadık, olmayacağız. Onu FETÖ'cüler düşünsün, onlar kula kul. "O bize şah damarından yakın" diyorlar, zavalıllar, cahiller, şah damarından yakın olan bize sadece Allah'ımızdır. Başka yok. Ve biz Allah'ımıza kulluk ederiz.

- Merhamet etmeyene merhamet olunmaz. Benim gözümde 15 Temmuz gecesi sokağa dökülerek ülkesine, milletine, istiklaline ve istikbaline sahip çıkan her bir kardeşim gazidir. Parlamentomuzun o gece anında açılması sayın Başkanımızın orada grubuyla bir araya gelmesi bana o anda şunu hatırlattı: Yeniden bir istiklal mücadelesini yaşıyoruz ve istikbal mücadelesini veriyoruz.

- Biz ne mutlu ne kutlu bir milletiz. Dünyada sizin emsaliniz yok, sizin eşiniz yok. Şehitlerimiz, gazilerimiz ve canları pahasına tankların, bombaların karşısına dikilen tüm vatandaşlarımız yazdıkları destanla yeni bir dönem başlatmışlardır.

- Ben hanım kardeşlerimi, Nine Hatunlarımızı kutluyorum. Tankların karşısına dikilip şehit olan hanım kardeşlerimi, dik durup yılmayan hanım kardeşlerimi kutluyorum. Tankın altında şehit olma azmiyle olup ama şehit olmayan fakat o yiğitliği gösteren gencimizi kutluyorum. Tank paletlerinin altına girenleri kutluyorum. Şehit olanları kutlamak haddime mi? Onu Rabb'im kutlamış. Sevgili Peygamberim kutlamış. O sevgili Peygamberimize komşu oluyor.

- Temmuz gecesi ülkemizin her köşesinde, sokakta her siyasi görüşten insanlarımız vardı. O geceden beri Türkiye gerektiğinde tüm farklılıkların üzerine çıkma iradesine sahip olduğunu herkese gösterdi.

- Objektiflere yansıyan manzaraların her biri Türkiye'nin diz çökmesini bekleyenlerin kafasına birer balyoz gibi indi. Bir süredir ülkemize farklı niyetlerle bakanlar sandı ki, PKK'sından DAEŞ'ine kadar dünyanın en eli kanlı terör örgütlerini üzerlerine salarsak bu ülkeyi sindirebiliriz. Sandılar ki FETÖ mensubu teröristleri sokağa çıkardığımızda bu milleti teslim alabiliriz. Halbuki Rabb'im ne diyor, "Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır."

- 15 Temmuz gecesi millet olarak Allah'ın izniyle bize tuzak kuranların tuzaklarını başlarına geçirdik. Tüm Türkiye bir ve beraber olarak 40 yıllık hazırlığı, birikimi, sinsi hesabı 20 saate kalmadan yerle yeksan etti.

- FETÖ'nün mazisi 40 yıl. 40 yıldır bunlar işte bugüne ulaşmak için çalıştılar. Şimdi hesap tersine döndü. Ama iş bitti mi, bitmedi. Yapacağımız daha çok şey var. Hep söylüyorum, bunlar kanser virüsü gibi. Vücudu metastaz yaptı. Şimdi bu virüs kazınıyor. Bu tamamen kazınarak temizlenmesi, vücudun bundan arınması lazım. On binlerce kim varsa temizleyeceğiz.

- Ne demek neden? Çünkü bunlara bu ülke kalacak olursa, ne yapacakları ortada. Benim tertemiz insanıma o verdiğimiz vergilerle, aldığımız uçaklarla bomba yağdıranların bu ülkenin kurumlarında kalması mümkün değil. Bunları temizlememiz lazım.

- 15 Temmuz darbe girişimi, sadece hükümeti devirmeyi değil aynı zamanda toplumu da ele geçirmeyi hedefliyordu. Şayet başarılı olsaydı, istisnasız herkes için 16 Temmuz'da bambaşka bir hayat başlayacaktı. İradesini Pensilvanya'daki çete başına teslim etmeyen kimse bu ülkede hayatını sürdürme imkanına sahip olmayacaktı. Milletimiz işte bu tehdidi gördüğü için darbe girişimine karşı çıktı, devletinin ve yöneticilerinin yanında yer aldı.

- Günlük siyasi çekişmelerin ötesinde bu uyanış, bütünleşmeyi beraberinde getirdi. Hamdolsun, milletimiz söz konusu vatan olduğunda diğer her şeyi teferruat haline getiren bir iradeyi ortaya koydu.

- AK Parti, CHP ve MHP Genel Başkanları 25 Temmuz'da bir araya gelerek hem darbe girişimi karşısındaki duruşlarını teyit etmişler hem de önümüzdeki döneme ilişkin güçlü mesajlar vermişlerdir. Genel başkanlarımıza bir kez daha teşekkürlerimi ifade ediyorum.

- 15 Temmuz darbe girişimini destekleyen tek bir genel başkanımızın olmaması, geleceğimize güvenle bakma konusunda ümit veriyor. Benim gözümde 15 Temmuz gecesi, Çanakkale'de sergilediğimiz birliğin günümüzdeki tezahürüdür.

- Bugün, Türkiye'nin yolu 15 Temmuz sabahı olduğundan daha açık, daha aydınlık, daha berraktır. Son 3 yılda yaşadığımız pek çok olayın şifresi 15 Temmuz'da çözülmüş, takke düşmüş kel görünmüştür. Geldiğimiz noktada, eskiden şunu dedik, bunu söyledik demenin anlamı ve gereği yoktur.