Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, kişisel verilerin sızmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Yıldırım, "Seçim dönemlerinde siyasi partilere verilen bilgiler üzerinden sızdırılmış. Ama kimin sızdırdığını bilemiyoruz" dedi.



Ulaştırma,  Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, kimlik bilgilerinin sızdırılmasıyla ilgili olarak, "2010 yılında bir şekilde elde edilen kimlik bilgileri yeni elde edilmiş gibi servis ediliyor. Bu, malum paralel yapının algı operasyonudur" dedi.

Bakan Yıldırım, 19. Avrasya Ekonomi Zirvesi kapsamında düzenlenen "Diyalogla İpekyolu; Ekonomi, Enerji, ve İklim Değişikliği" konulu oturuma katıldı. Yıldırım, toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Kimlik bilgilerinin elde edilmesi ve internette yayınlanması konusundaki bir soru üzerine Yıldırım şunları kaydetti:

"Benim bakmama lüzum yok. Ben 60 senedir kimlik taşıyorum. 2010 yılında bir şekilde elde edilen kimlik bilgileri, şimdi sanki MERNİS sistemine yazılarak elde edilmiş gibi servis yapılıyor. Bu, malum paralel yapının yeni bir algı operasyonudur. Neden elde edilmiş, onu da söyleyeyim: 2009 yılı ve daha sonraki seçimlerde, bütün seçimlerden önce seçime girecek partilerin tamamına yasa gereği bu bütün seçmenlerin adlarını, adreslerini, TC kimlik numaralarını içeren bilgileri vermek zorundasınız. Bu yasa gereğidir. Bütün partilere veriyorsunuz. O dönemde yaklaşık olarak 50 milyon seçmen var. Dikkat ederseniz, yayınlananlarda 18 yaşın altındakiler yok. Niye yok? Onlar seçmen değil. Bu bilgileri veriyorsunuz. Bu bilgileri bir şekilde alanlar, bilemiyoruz ki kiminle paylaştılar. Olay bundan ibaret. Seçim öncesi yasa gereği Yüksek Seçim Kurulu'nun bütün partilere vermek zorunda olduğu seçmen bilgileri, bugün sanki MERNİS sisteminden sızılarak elde edilmiş gibi servis yapılıyor. Bu bir problem."

"BU VATANDAŞLIĞA, DÜRÜSTLÜĞE, HATTA HUKUKA UYAN BİR ŞEY DEĞİL"

Bakan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Şimdi yeni Meclisimiz Kişisel Bilgilerin Korunması Kanunu çıkardı. Bu kanunla birlikte her türlü kişisel bilgiye erişim güvence altına alınıyor, ilave tedbirler alınıyor. Ama her şeye rağmen, erişildiği zaman da buna erişenlere çok ciddi hapis cezaları geliyor. O yüzden,  bu yola başvuran kötü niyetli kişilerin bunu kulaklarına iyice yer etmesini istiyorum. Bundan sonra buna benzer yapacakları işlerin hesabını verecekler. Önceden yasal düzenleme yoktu. Yeni yasal düzenleme yapıldı, şu anda Cumhurbaşkanımızın onayında. Bugün yarın da onaydan çıkar, yürürlüğe girer. Bunun ciddi bir bedeli var, yapmanın bir bedeli var. Bu ahlaki bir şey değil. Bu, vatandaşlığa, dürüstlüğe, hatta hukuka uyan bir şey değil. Bu bilgiler, bilgi havuzundan, siber ortamda elde edilmiş bilgiler değil. Delillere bakıyoruz, bunlar Yüksek Seçim Kurulu'nun bütün partilere vermekle zorunlu olduğu bilgilerden ibaret olduğunu görüyoruz."

"SEÇİM KANUNU'NDA DA BİR DÜZENLEME YAPMAK LAZIM"

Yıldırım, "Bu bize bir şey gösterdi; demek ki bu Seçim Kanunu'nda da bir düzenleme yapmak lazım. Bu bilgileri ya vermemek ya da belirli kısıtlamalar getirmek... Artık bilişim gelişti. Sandıklara, sandıklardaki seçmenlere erişim problem değil. Dolayısıyla, seçim zamanı bu bilgiler belirli bir kısıtlamayla verilir. Seçmenlere yardımcı olacak bilgiler şeklinde verilir. Onun dışında, partilerle bu bilgiler paylaşılmaz. Çünkü bir kişi ile paylaştığınız şey artık sır değildir. Kafamızda durduğu sürece sırdır. Bunlar da sırdır, kişisel bilgiler sırdır. Ama yasal bir zorunluluktan Seçim Kurulu'nun yapacağı bir şey yoktur, vermiştir. Bu şartlar altında hem yasal düzenleme yapılıyor hem de idari ve adli soruşturma başlatılmış durumda" şeklinde konuştu.