GAZİ Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sinan Sözen, Türkiye'de 12 erkekten birinde prostat kanseri görüldüğünü belirterek, "Buna rağmen son 2 yıla kadar prostat kanseri görüntülenemiyordu. Şimdi MR'la prostat kanseri görüntüleniyor" dedi.
Minimal İnvaziv Üroloji Derneği tarafından Antalya'nın turizm bölgesi Belek'te gerçekleştirilen ve bu yıl 4'üncüsü düzenlenen Ulusal Minimal İnvaziv Ürolojik Cerrahi Kongresi tamamlandı. Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında Prof. Dr. Sinan Sözen, Türkiye'de 12 erkekten birinde prostat kanseri görüldüğünü söyledi. Sık görülmesine rağmen prostat kanserinin son 2 yıla kadar görüntülenemediğini belirten Prof. Dr. Sözen, prostat kanseri tanısını bugüne kadar PSA değeri üzerinden riskli grupta biyopsi yaparak koyduklarını aktardı.
Bu yöntemle biyopsi yapıldığında hastaların yüzde 80'inde lüzumsuz biyopsi yapıldığının ortaya çıktığını ve bu süreçte ne kadar prostat tanısının atlanıldığının ise bilinemez olduğunu belirten Prof. Dr. Sözen, "Bununla birlikte 2'nci ve 3'üncü biyopsilerde yüzde 30 kanser ortaya çıkmaya başladı. Şunun da altını çizmekte fayda var, prostat biyopsisinde ölüm riski vardır" dedi.
İki yıl önce MR'la prostat kanserini görüntülemenin sağlandığını belirten Prof. Dr. Sözen, bu tanı yönteminin özellikle yüksek riskli gruplarda daha iyi sonuç verdiğini söyledi. Üç boyutlu yarı robotik füzyon biyopsi uygulaması adı verilen bu tanı ve tedavi yönteminde biyopside kullanılan iğnenin sapma olmadan kanserli bölgeye yüksek doğrulukta ulaşmasının sağlandığını belirten Prof. Dr. Sözen, şunları söyledi:
"Navigasyon özelliği kanserli bölgenin yerini gösteriyor. Bu teknoloji sayesinde doğru yerden parça alınması mümkün oluyor. Teknik, MR çekimiyle elde edilen bilgilerin özel bir cihaz yardımıyla parça alma işleminde kullanılan ultrason cihazının ortaya koyduğu görüntüyle üç boyutlu olarak birleştirilmesi esasına dayanıyor. Yeni yazılımla hastaya önce MR çekiliyor, radyolog bu görüntüler üzerinden şüpheli alanları işaretliyor. Daha sonra prostat taranırken, füzyon yazılımı yüklenmiş MR görüntüleri ultrason kesitleri ile örtüşecek şekilde kaydırılıyor. Böylece detaylı 3 boyutlu ultrason ve MR görüntüsü ortaya çıkıyor. Elde edilen bu görüntü yardımı ile biyopsi iğnesi eski yöntemdeki gibi prostatın herhangi bir yerinden değil, tam da MR'da teşhis edilen şüpheli lezyondan geçiyor."
Ancak bu yöntemin de kusursuz olmadığını, bazı durumlarda kanserin bu yöntemle de atlanabileceğini kaydeden Prof. Dr. Sözen, "Ancak burada tanıdan kaçabilen tümörlerin çoğunluğunun klinik önemleri olmadığı ortaya konmuştur. Diğer ifadeyle; üstünde durulması gerekmeyen prostat tümörlerini göstermeden, tedavi edilmesi gereken tümörleri yakalamada konvansiyel klasik biyopsi yaklaşımına kıyas ile çok daha üstün bir yöntemdir" diye konuştu.
Bu yeni yöntemin özellikle kanser tarama çalışmalarında kullanılabilecek kadar ucuz olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Sözen, "PSA çok basit bir kan testi olduğu için kullanıldı ve kullanılmaya devam edilecek. Türkiye prostat kanseri için yüksek risk grubundan bir ülke değil, ama kanser babadan oğula geçiyor" diye uyarıda bulundu.
KAPALI YÖNTEMLE BÖBREK NAKLİ
Basın toplantısında Türkiye'de ilk kez kapalı yöntemle böbrek nakli ameliyatını gerçekleştiren Minimal İnvaziv Üroloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Ender Özen de Kasım ayında gerçekleştirdiği ameliyata ilişkin bilgi verdi.
Dünyada ilk defa 2010 yılında hem laparoskopik hem de robot yardımlı laparoskopik yöntemle böbrek nakilleri gerçekleştirildikten sonra, yavaş yavaş belli merkezlerden laparoskopik ve robotik böbrek nakillerinin sonuçları gelmeye başladığını belirten Doç. Dr. Özen, bu yöntem üzerine 2 yıl önce çalışmaya başladıklarını söyledi. Önce hayvanlarda denediklerini ve kadavradan nakle karar verdiklerini belirten Doç. Dr. Özen, "Normalde böbrek nakli 2- 2.5 saat sürer. Bizim yaptığımız kapalı yoldan 3.5 saat sürdü. Sonuçları itibariyle 'Minimal invaziv cerrahinin avantajlarını bu hasta yaşıyor' noktasında oldu. Bunlar, naklin daha az ağrılı, yara enfeksiyonu riskinin daha az, daha hızlı nekahet dönemini geçirmesi gibi durumlar" diye konuştu.
Doç. Dr. Özen, başarılı sonuçlarına rağmen bu nakil yönteminin her hasta için uygulanabilir durumda olmadığını söyledi. Böbrek nakline hazırlığın başlı başına disiplinler arası bir yaklaşım olduğunu, çok ciddi bir ekip çalışması gerektirdiğini kaydeden Doç. Dr. Özen, en büyük dezavantajın ise bu alanda tecrübenin yeni yeni oluşmaya başlaması olduğunu söyledi.

DHA