Cumhurbaşkanı’nın dondurmacıya benzeyeni fesli danışmanı, 10 Kasım’da bir milletin saygı duruşunu görünce dayanamadı demek ki “Saygı duruşu dinde yok... Onun yerine bir Fatiha okuyun” dedi...
Oku...
Tutan mı var?...

*

Saygı duruşunun anlamı ayrı...
Saygı duruşunda; din, sınıf, ırk, mezhep ayrımı yok...
Aynı duyguları paylaşan insan ol yeter...
Biz ona “sevgi duruşu” diyoruz zaten...

*

Başın dik olacak...
Göğsün kabaracak...
İleriye bakacaksın..

*

O duruşta düşüneceksin:
Bu ülke hangi şartlarda kuruldu?.. O savaşan yoksul insanların; bir yastığı, yarasına sürecek ilacı, ekmekleri, savaş tozunda kurumuş dudaklarını ıslatacak suları var mıydı?.. Bu cennet ülkenin sahibiysen, bedel olarak kaç fidan genç türkü söyleyerek gitti ve asla dönmedi... O yoksul, yorgun insanlar nasıl başardılar?..
Ve o sessizlikte soracaksın; peki niçin başımıza yıkılıyor bu memleket?

*

Ama illa ki devletin danıştığı kişi olarak çomak sokacaksan, kafandaki fese uymaz zaten...

*

Mehmet Akif’in şiirlerini okuyor bak Cumhurbaşkanı...
Bizler biliriz ama hala anlamayanlara ulaşır diye tekrarlıyorum:
1936’da Mısır’dan İstanbul’a hasta dönen milli şair, muhtemelen o kuruluş yıllarında vatanın nereden nereye geldiğini gördüğünde “Görüyorum ki insanlık da Türkiye’de, hürriyet de Türkiye’de, Müslümanlık da Türkiye’de” dedikten sonra ekledi:
“Allah benim ömrümden alıp Mustafa Kemal’e versin...”

*

Keşke ilave etseydi:
“Allah benim aklımdan da bir miktar alıp şu yobazlara versin...”