Kredi yani itibar derecelendirme kuruluşu Moody’s, geçen hafta Türkiye’nin notunu bir basamak düşürdü. Ancak bu bir basamak, kritik bir eşikti. Ülke notumuz, yatırım yapılabilir seviyeden, yatırım yapılması tavsiye edilmez seviyesine geriledi.
Sırası gelmişken burada kullanılan “yatırım” sözcüğünün “parasal/finansal yatırım” anlamına geldiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum. Finansal yatırım, “borç vermek” demektir.
Zenginlerin paralarını yöneten fonların, emekli sandıklarının, sigorta şirketlerinin, bir ülkenin tahvil, bono ve hisse senetlerinden alması demektir. Bireyler için vadeli mevduat yapmak, bankalar için Türkiye’ye borç vermek anlamına gelir.

MOODY’S ZİGZAG MI YAPTI

Kredi derecelendirme firmalarının esas müşterisi “borç verenler”dir. Borç alanlar değildir.
Moody’s işte bu müşterilerine, “Türkiye’nin döviz gelirleri döviz giderlerini karşılamıyor. Bu yüzden sürekli dış borcu artıyor. Üstelik ülkenin içinde bulunduğu askeri/siyasi durum, devletin bütçe açığı vermesine de sebep olabilir. Bu nedenle Türkiye’yi ‘riskli ülke’ sınıfına sokuyorum. Birkaç gün önce Türkiye ‘15 Temmuz darbe girişiminin şokunu büyük çapta atlattı’ dedim. Bu sözüm, ‘her şey güllük gülistanlık oldu şeklinde’ yanlış anlaşıldı, düzeltiyorum” dedi.

FİNANSAL YATIRIM, FİZİKSEL YATIRIMI CAYDIRIR

Tam da bu noktada “yabancıların parasal yatırımlarının” yine yabancıların fiziksel/doğrudan yatırım yapmasını engellediğini gündeme getirmek istiyorum. Çünkü parasal yatırımlar, piyasada dövizin yapay bir şekilde bollaşmasına ve TL’nin aşırı değerlenmesine sebep olmaktadır.
Unutulmasın, aşrı değerli TL (ucuz döviz diye okuyun) ihracatı ve yerli ikame sanayisini kârsızlaştırır. Bu da, çok arzuladığımız işsizliğin azalması ve milli gelirin artması hedeflerinden bizi uzaklaştırır.
Biraz halk yağcısı iktisatçı ağzıyla konuşmam gerekse “Ucuz döviz, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar” demem gerekir. Ucuz döviz bankaların, pahalı döviz sanayinin ve turizmin kazancını artırır. Ucuz döviz cari açığı büyütür, pahalı döviz küçültür. Ucuz döviz ekonomiyi kırılgan yapar.

UCUZ DÖVİZİN YARARI

Peki, ucuz dövizin hiç mi faydası yok? Var tabii. En önemlisi de enflasyonu gemlemenin ve gerekiyorsa baskılamanın aleti olmasıdır. Fiyat istikrarı (düşük enflasyon diye okuyun) başta merkez bankası olmak üzere ekonomi yönetiminin bir numaralı sorumluluğudur.
Dövizin pahalılaşması Türkiye tipi “çift paralı” ülkelerde enflasyondaki yükselmelerin en etkin sebeplerinden biridir. Türkiye’ye parasal yatırım yapacak yabancıların da en çok korktukları şey, Türkiye’de bir devalüasyon olması ve arkasından da enflasyonun patlamasıdır.
Bir melek olmamakla beraber Moody’s bize de şu ikazda bulunuyor: “İzlediğiniz yolun sonunda böyle bir ihtimal var, ayağınızı denk alın” diyor. Battınız değil, zora girersiniz uyarısı yapıyor. Biz de, “Ey Moody’s, esas sen ayağını denk al, yoksa seni hiç tanımayız, sonunda işsiz kalır batarsın” muamelesi çekiyoruz.
Son söz: İkaz, kazadan önce gelirse, işe yarar.