Yunanistan bir süredir, mali olarak batık durumda. Bir zamanlar komünist olmakla övünen yakışıklı Çipras, seçmen tarafından bu kötü durumu ortadan kaldırsın diye başbakan yapıldı. Netice değişmedi. Halk şimdi de AB’nin mali yardımını alıp, ekonomiyi “nakitsiz bırakmamak” için Çipras’ın hazırladığı ve parlamentonun onayladığı “kemer sıkma” programına karşı isyan ediyor. İsyanlar, yurtiçinde gelir ve servet dağılımının değişmesi için bir siyasi baskı oluşturabilir. Ama “dış borç” ödemeye hiçbir faydası yoktur. Yunanistan’ın mali ve dolayısıyla ekonomik krize girmesinin görünen sebebi “çok borçlu” olmasıdır.
Yunanistan’ın bütçe açığının, milli gelire oranı 2009’da yüzde 15’e fırlamıştı. Kamu borç stoku ise milli gelirinin 2 katına çıkmıştı. Dananın kuyruğunu koparan asıl sebep ise, dış borçlarının milli gelirinin (Gayri Safi Milli Hâsıla) 2.5 katına çıkmasıdır.

ENFLASYONSUZ DÜZELTME


Yazının bu kısmını dikkatli okuyun. Çünkü bizi de ilgilendiriyor. Yunan ekonomisinin çökmesinin “kök sebebi”, memur ve emekli aylıklarının Yunanistan’ın kişi başına milli gelir düzeyine nispetle yüksek olmasıdır. Bu sebeple bütçe açık veriyor, açık da dış borçla finanse ediliyordu. Mali krizin çözülmesi için, evvelemirde maaş ve ücretlerin düşürülmesi şarttı. Bunun için iki yol vardı. A) Yunanistan Euro’dan çıkacak, Yunan parası Drahmi’ye geçecekti. Cari açık sürdüğü için Drahmi, hızla değer kaybedecekti. Ücret ve maaşlar Drahmi cinsinden sabit tutulacak hatta artacak ama Euro cinsinden azalacaktı. B) Euro’da kalınacak, ama ücret ve maaşlar Euro cinsinden düşürülecekti. Yani öyle veya böyle ücretler d-ü-ş-e-c-e-k-t-i.

MAAŞLAR AZALDI, PROTESTOLAR ÇOĞALDI


Birinci yol seçilseydi devlet, halka “biz maşları düşürmedik, ama ne çare ki devalüasyon ve onun sebep olduğu enflasyon yüzünden, reel ücretleriniz aşağıya gitti”, diyecekti. Bu yanlıştı ve bir aldatmaca olurdu. Euro’da kalındı. Maaş, ücret ve sair gelirler Euro cinsinden kendiliğinden düştü veya cebren düşürüldü. Halk dün de bugün de buna isyan ediyor.

İKTİSADIN EN YANLIŞ METRİĞİ


Son tevatür Çin’in de borçları artmış, orada da bir patlama bekleniyormuş. Tüm dünyada kullanılan sadece anlamsız değil aynı zamanda yanıltıcı olan “Ülke Borcu / Milli Gelir” (Country Debt /GDP) diye bir metrik var. Bir ülkedeki tüm kişi ve kurumların borçları (alacaklısına bakmadan) alt alta yazılıp toplanıyor, sonra milli gelire bölünüyor. Bu oran Çin’de yüzde 260 olmuş. Bu Çinlinin, Çinliye borcudur. Bazı iktisatçılara göre bu böyle gitmezmiş. Çin patlarmış. Saçma. Çin’in “Kamu Borcu/Milli Gelir” oranı yüzde 17 yani çok küçük; dış borcu ise yok. 2 trilyon dolar net dış alacağı var.
Son söz: Borçlu ile alacaklı aynı ise, orada borç da yoktur, alacak da.