Sevgili okuyucularım, “Demokratik ve özgür (!)” bir ülke düşünün ki, her gün yeniden icat edilen yasaklarla yönetilmektedir.
Her şey yasak!
Terör örgütü bir eylem düzenler, ölü ve yaralılar vardır.
Ya RTÜK, ya da o ilin valiliği tarafından hemen yasak kararı alınıp medya kuruluşlarına bildirilir.
Neyin yasağıdır, amacı nedir, kimse anlayamaz.
Bir de bu doğrultuda durup dururken alınan kararlar vardır.
Son örneğine dün tanık olduk ve utandık.

*  *  *

Ankara Valiliği’nin aldığı bir yasak kararı açıklandı ki, inanılır gibi bir şey değil.
Ankara’daki bütün toplantılar, açık ve kapalı alanlardaki gösteri yürüyüşleri ile mitingler yasaklandı.
Peki hangi tarihler arasında?
Dikkat ediniz!..
Dünden başlayarak 30 Kasım’a kadar.
Bu süreçte 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları var, 10 Kasım Atatürk’ü anma toplantıları var.
Ne rastlantı ama!..
Bu tarihler arasında terör eylemi olacağı istihbaratı alınmış!
Yersen!..
Kendileri yılın 365 günü her yerde tören, miting, kapalı salon toplantıları düzenler, gösteri yaparlar ama oraları için terör eylemi istihbaratı gelmez!

*  *  *

29 Ekim’de çeşitli tören ve yürüyüşler düzenlenir, milletimiz Cumhuriyet Bayramı’nı kutlar. Sonra Anıtkabir’e gidilir.
10 Kasım günü ahali yine seller gibi akar, Anıtkabir’e yürür.
Bu yürüyüşlerde genelde hiçbir olay çıkmaz. Kitleler toplanır ve program bitince dağılır.
Yeter ki siz onların üzerine polis gücünü sevk etmeyin.
İşte o zaman sinirler gerilir, ufak tefek olaylar çıkabilir.

*  *  *

Bir iktidar Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına karşı olabilir. Hatta bütün ulusal bayramlarımızın kutlanmasına da alerji duyabilir.
Ama yasakların bu kadarı sorumsuzluktur, toplumu tahrik etmektir.
Bir iktidar Atatürk’ten nefret ediyor da olabilir.
İyi de, milletin yüreğindeki Atatürk sevgisini böyle saçma sapan yasaklarla yok etmek mümkün müdür?
Bu iş o kadar basit midir?
Hiç kuşkum yok, 29 Ekim ve 10 Kasım’da olaylar çıkarsa, sadece ve sadece bu yasaklamalar yüzünden çıkmış olacaktır. Sorumlusu bu kararları alan ve aldıran makamlardır.
Esas sorumlu Ankara Valisi’ne emir veren hükümettir.

*  *  *

Türkiye olarak gerçek bir baskı rejimi altında yaşıyoruz. Her şey yasak!..
Demokrasi, özgürlükler, anmalar ve kutlamalar dahil her şey rafa kalkmış durumda.
Ankara Valiliği tarafından alınan bu son kararın nedeni açıkça belli:
29 Ekim ve 10 Kasım için Anıtkabir yasakları...
Atatürk’ten hâlâ korkuyorlar, ne diyeyim!

Komandolardan mektup var


Cezaevinde yatmakta olan üç komando subayımızdan dün aldığım mektubu biraz kısaltarak ve isimlerini vermeden sizlere iletiyorum:
“Bizler İzmir 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu yargılanan, 11. Komando Tugayı/Denizli’de görev yapmakta iken mesleğinden kanun hükmünde kararname ile ihraç edilen subaylarız.
15 Temmuz gecesi eğitim/tatbikat adı altında askerlik mesleğinin temeli olan disiplin ve mutlak itaat kuralı kullanılarak kandırılan ve Çardak Askeri Havaalanı’na götürülen komandolarız.
FETÖ’cü, darbeci, terörist değiliz. Hakkımızda her türlü güvenlik soruşturmasının yapılmasını ve bir an önce aklanmayı istiyoruz.
Bizler vatan için can vermeye ant içmiş, şerefli üniformalarımızı onurla ve gururla taşıyan vatansever, Atatürkçü subaylarız.
Atılan bu FETÖ’cü, darbeci, terörist iftiraları bize acı veriyor.
Devletimizin bekası için iç güvenlik harekâtlarında girdiğimiz çatışmalar gözümüzün önüne geliyor ve her gün kahroluyoruz.
Suçsuz olduğumuzdan eminiz. Yine de yargılamamızın devam etmesini, ancak cezaevinde çürüyüp kahrolmaktansa ülkemizin bu zorlu günlerinde Suriye, Musul veya devletimizin uygun göreceği her yerde ve her zaman görev almaya hazır olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.
Sesimizi duyurmakta yardımcı olmanızı umuyoruz.”