Sevgili okuyucularım, Türkiye acayip bir ülkeye dönüştü. Olanları görüp duydukça ve izledikçe şaşkına dönüyoruz...
Milyonlarca insanımız “Olamaz böyle bir şey” diye bağırıp çağırsa da oluyor!
Toplum güçsüz, toplum sindirilmiş ve dikta rejimi tarafından korkutulmuş.
Muhalefet yetersiz.
Bir düşünün ki muhalefetin (!) bir kesimini Devlet Bahçeli gibi biri temsil ediyor.
Muhalefet partisi değil, AKP’nin koalisyon ortağı.

*  *  *

Şimdi yine birkaç ay geriye dönelim...15 Temmuz gecesi bir darbe girişimi yaşandı.
Yapılan resmi açıklamalarda bu girişimin FETÖ tarafından yapıldığı ısrarla vurgulandı.
FETÖ... Yani Fetullahçı Terör Örgütü’nün baş harflerinden oluşan tılsımlı bir sözcük.
Fetullah ekibi devletin bütün katmanlarına sızmış, oraları ele geçirmiş, sonra hükümetle kapışınca darbe girişiminde bulunmuş.
Askeriye, polis, yargı, üniversiteler, eğitim, okullar, özel sektör, tüm kamu kurumları, her yer Fetullah ekibinin eline geçmiş.
Buraya kadar olanları hepimiz biliyor ve izliyoruz.
Sonuçta on binlerce insan devlet görevinden açığa alındı.
Evler basıldı, her kesimden binlerce kişi tutuklandı...
Bunları söylerken o gece darbe girişiminde bulunan, ancak kim oldukları açığa çıkmayan gerçek suçlulardan söz etmiyorum. Onlar zaten meçhul!
Benim kastettiğim suçlu olmayanlar.

*  *  *

Emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu’nun yeni bir kitabı çıktı. Okumanızı öneririm.
“Beni Hatırlayınız. Cumhuriyet’in Sonbaharı.” (Asi Kitap.)
Ara başlıklardan biri şöyle:
“FETÖ sızmadı, gizlenmedi, şımartılarak tercih edildi.”
Çok doğru bir tespit.

*  *  *

Özellikle darbe gecesinden bu yana başına iş açılanları izliyoruz. Suçu olmayan pek çok insan mağdur ediliyor.
Rakamlar çok büyük.
İyi de, burada sorulması gereken çok önemli sorular var...
Ve bu sorular sorulmuyor. Hukuk çiğneniyor, gerçekler gözden kaçırılıyor.
Küçüklerin çoğu haksızlığa uğruyor, içeri tıkılıyor...
Ama üst iradeye kimse dokunamıyor!
Onlara dokunmak yasak.

*  *  *

Yargıyı Fetullah’a göz göre göre teslim eden üç adet HSYK üyesi tutuklanmıştı. Bunlar şimdi
itirafçı oldular, başkalarını
suçladılar ve işin ilginç yanı, tahliye edildiler.
Bir süre sonra Zekeriya Öz yakalanıp itirafçı olsa, onun vereceği isimler de içeri mi
tıkılacak!
Resmi açıklama yapıldı... Yargı kesiminde yaklaşık 2.500 kişi tutuklu.
Hakim, savcı, Yargıtay üyesi, zabıt katibi vesaire...
Demek ki Fetullah yargıya bir sürü adamını sokmuş.
İyi de, bunlar olurken hükümet durumu bilmiyor muydu!
Elbette biliyordu ama o zaman hükümetle cemaat arasında sıcak ilişkiler vardı... Ve AKP hükümetleri bütün bu olanlara göz yumuyordu.

*  *  *

Sadece yargıda değil, her yerde aynı şey oluyordu. Askeriye, polis, okullar, üniversiteler...
Cemaat her yere iktidarın desteği ile sızıp ele geçiriyordu. Askeriye en güzel örneğidir. Yüksek Askeri Şura toplantılarında bunların ihracı için öneri getirilir, AKP’nin YAŞ üyesi başbakanları ile milli savunma bakanları bu önerilere veto koyardı.
Cemaat, bütün kurumlara böyle daldı.
Cemaat işini gizlice değil açıktan yapıyordu.
Dolayısıyla emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu’nun yukarıda değindiğim tanımı çok doğrudur ve aynen öyledir:
“FETÖ sızmadı, gizlenmedi, şımartılarak tercih edildi.”

*  *  *

Peki Fetullah cemaatini kimler koruyup kolluyor, hangi siyasetçiler destek veriyordu!..
Şeyh efendimizi Pensilvanya’da ziyaret edip elini öpen ve
emirlerini alan AKP’li siyasetçiler kimdi!..
Onları devlete sokan, devleti ele geçirmelerine göz yuman hangileri idi?
Hangisinden hesap soruldu?
Hiçbirinden!..
Abdullah Gül nerede, Ahmet Davutoğlu ve öteki siyasetçiler nerede?
Niçin hesaba çağrılmıyorlar?

*  *  *

Sevgili okuyucularım, bu işte büyük bir terslik var. Sen bir sürü gariban insanı “Aktif Sen’e üye idin, Banka Asya’da paran vardı” gibi gerekçelerle FETÖ’cü olmakla suçlayıp işten atacaksın, tutuklayacaksın...
Ama FETÖ’nün devlete sızmasını, devleti ele geçirmesini sağlayan, buna göz yuman yüksek makam sahiplerine hiçbir şey yapmayacaksın.
Olacak şey değildir.
Ben işte bu haksızlıklara, bu adaletsizliklere karşı
çıkıyorum.

*  *  *

FETÖ, ağacın üzerinde kendiliğinden yeşerip bütün dalları saran bir sarmaşık değildi.
O arsız ve zehirli sarmaşığı AKP hükümetleri bilerek gübreledi, büyüttü ve oy uğruna başımıza bela etti.
Şimdi ağlaşıyorlar, umutlarını birkaç itirafçıya bağlıyorlar!
Bir yanda suçlu suçsuz ayrımı yapılmadan mağdur edilen, açığa alınan, işinden kovulan, cezaevlerine tıkılan her kesimden on binlerce insan...
Öbür yanda ise cemaatin önünü açan, yol veren bir üst irade... Siyasi irade!.. Onlar yaşamlarını krallar gibi sürdürmeye devam!
Onlara dokunmak yasak!
Filler tepişince alttakiler ezilirmiş, kime ne!