AKP’ye oy verenler ve yandaş medya çoktan unuttu gitti, ama biz unutmadık!..
ABD’li askerlerin, Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde görevli Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesinden söz ediyorum...
O çuval aslında Türkiye’nin başına geçirilmiş ve AKP iktidarı acz içinde kıvranmaktan başka çare bulamamıştı...
Türk askerinin başına çuval geçirenlerin komutanı Albay Odierno generalliğe terfi etmiş, yıllar sonra ABD Kara Kuvvetleri Komutanı olarak Türkiye’ye gelmiş, yine bu iktidar tarafından ağırlanmıştı...

*  *  *

Bu çuvalın acısını unutmadık...
Ancak, IŞİD terör örgütünün son 4 ayda Kilis’e 45 roket atması...
17 kişinin hayatını kaybetmesi, onlarca insanın yaralanması...
Buna karşılık Türkiye’nin IŞİD hedeflerini bombalayarak yok etmesi için bir tek savaş uçağı kaldıramaması...
Bunun sebebinin de Putin’in “Suriye hava sahasına girin de görelim” diye Türkiye’yi açıkça tehdit etmesi...
Bu iktidarın, dolayısıyla Türkiye’nin ve maalesef Türk halkının başına geçirilen ikinci çuvaldır!..

*  *  *

Düşünün, Kilis’te insanlar ölüyor, eliniz kolunuz bağlı, yapılan açıklama şu oluyor:
“Fırtına obüsleri misliyle karşılık vermiştir”
Misliyle karşılık veriliyor da ne oluyor; IŞİD terör örgütü iki roket daha sallıyor...
Şimdi silah yüklü insansız hava araçları kaldırmayı planlıyormuşuz, IŞİD’i vurmak (!) için...
Şu acizliğe ve komikliğe bakınız!..
Rus S-300, S-400 füzelerinin korkusundan insansız hava aracı yollayacağız ki vururlarsa onu vursunlar diye...

*  *  *

Aslında bir başka çuval olayı daha var...
O da Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü; ABD’nin ise müttefik olarak tanımladığı PYD-YPG’nin Cenevre sürecine dahil edilmesi ihtimali...
Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Mistura, PYD ile temaslarda bulunuyor...
Ankara buna çok tepkiliymiş...
Tepkili olsa ne yazar, olmasa ne yazar!..
Ortada fiili bir durum var, Suriye’de bir bölge PYD’nin kontrolünde ve YPG ABD’li askerler tarafından eğitiliyor, bol miktarda silah ve mühimmat veriliyor, besleniyor...
AKP İktidarı ise bu durum karşısında sadece ağlama krizlerine giriyor!..

*  *  *

Esad’ı devirme, Şam’a gidip Emevi Camii’nde namaz kılma takıntısıyla uygulanan Suriye politikası Türkiye’nin başına bela oldu!.
Bu politika bugün 3 milyon Suriyeli sığınmacının sorunlarını da ülkenin başına musallat etti...
Her konuda, her olayda fiyasko!..
Dünya’da Türkiye’nin itibarını sıfırlayanlar, itibarı şaşaada, debdebede arıyorlar...
Ama itibar saraylarla, köşklerle gelmiyor!..

Mutabık kalalım!..

Recep Bey, önceki gün bir açılışta aynı konuya geldi:
“Ne Dolmabahçe mutabakatı yaa... Bu iktidarın terör örgütüyle bir mutabakatı söz konusu değildir, olmamıştır”
Valla bunun cevabını önce Başbakan olarak Davutoğlu Ahmet versin, sonra da Dolmabahçe’de matbuata poz veren Başbakan Yardımcısı Yalçın ile İçişleri Bakanı Efkan konuşsun!..
Ama bu şahıslarda ne ses var ne nefes...
Sanki biraz daha zorlansalar, “Biz Dolmabahçe’ye filan gitmedik, HDP’lilerle el sıkışmadık, mutabakat metinlerini okumadık, bunu söyleyenler hayal görmüşler” de diyebilirler...
Yandaş gazeteler de bütün arşivlerini yakabilirler...
Recep Bey “iktidarın terör örgütüyle hiçbir zaman mutabakatı olmamıştır” diyor...
Peki Habur rezaleti Tanzanya mutabakatıyla mı gerçekleşti?..
İmralı, Kandil seferleri kimlerle mutabakat sonucu yapılabildi?..
Terör örgütüyle pazarlık masasına oturmak da bir mutabakat sonucu değil midir?..
Hiç değilse bunlarda mutabık kalalım!..