Biz de sanıyorduk ki bu iktidar, bu devlet her şeye hakimdir....
14 yıldır kadrolaşıyorlar, istedikleri adamı istedikleri yere getiriyorlar...
Eh, paralel yapının inlerine de girdiler, tamamdır...
Hele Türk Silahlı Kuvvetleri en büyük güvencemiz...
İyi de...
Genelkurmay Başkanı, emir subayı ve özel kalemi tarafından derdest edildi...
Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanları da öyle...
En yakınlarında olan, burun buruna çalıştıkları subaylar tarafından teslim alındılar!..
Hava Kuvvetleri Komutanı ise, İstanbul’da düğüne gittiği yerde derdest edildi...
Demek bu kadar kolaymış...
En yakınlarında çalıştırdıkları insanların ne olduğunu anlayamamışlar!..

*  *  *

Sonuç alamadılar, ama Deniz Kuvvetleri Komutanı tatilde olduğu için o hariç bütün kuvvet komutanlarını en yakınındaki subaylara rehin aldırdılar...
17-25 Aralık’tan beri eski ortakları paralelcilerle uğraşıyorlar, güya büyük temizlik de yaptılar...
Şimdi anlıyoruz ki Fethullahçılar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üçte birini ele geçirmişler, Genelkurmay da, MİT de uyumuş...
Genelkurmay İstihbaratından söz etmiyorum, zira İstihbarat Başkanı da paralelciymiş!..
O kadar uyumuşlar ki Recep Bey’in Başyaveri bile paralelci çıktı ve tutuklandı, diğer yaverler de gözaltında...
Recep Bey “İnlerine gireceğiz” derken, onlar Saray’a girmişler, daha ne olsun?!.

*  *  *

Bunlar güya ülkeyi yönetirken öylesine uyumuşlar veya ülkeyi bölüşmüşler ki, dün 30’u vali, 8777 İçişleri Bakanlığı mensubu görevden alındı...
İktidar devlete o kadar hakimmiş ki, bu olaydan sonra 2 bin 745 yargıç ve savcı gözaltında...
Bunlar o kadar muktedir ki (!) Yargıtay ve Danıştay’ın neredeyse yarısı gözaltına alındı...
103 general ve amiral gözaltında, 8 bin polis açığa alındı!..
Tabii insan merak etmeden yapamıyor, binlerce insan bir-iki gün içinde nasıl tespit edilip de açığa alındı?..
Bunları iki gün içinde tespit etmek mümkün idiyse, şimdiye kadar bu ülkeyi idare edenler neredeydi?..

*  *  *

Memleket elden gitmiş, bunlar uyumuş veya öyle gerekmiş!!!
MİT filan o kadar iyi çalışmış ki Recep Bey’e yaver olarak bir darbeci verilmiş... Üstelik o darbeci Recep Bey’in hemşerisi,
Trabzonlu...
Demek bir savaş filan olsa biz ayvayı yedik...
Devlet demokrasiyi ve kamu düzenini sağlayacağına, Recep Bey halkı sokağa döküyor...
Devlet mi halkı koruyacak, halk mı devleti koruyacak?..
Halkın sokağa dökülmesinin sonu belli olur mu?..

*  *  *

Nitekim, daha ilk gün Mehmetçiğin dayak yeme sahneleri geldi gözümüzün önüne...
Tekbir getirip vurdular...
Sopalı, demir çubuklu adamlar çıktı ortaya...
Sarıklı, cübbeli, kürek sakallı tipler, ellerinde sopa, 19-20 yaşlarındaki günahsız erleri öldüresiye dövdüler, linç ettiler...
Gaspçı mıdır, hırsız mıdır, uyuşturucu satıcısı mıdır, bir takım hırdavat tipler, Mehmetçikleri yere düşürüp tekmelediler, kafasını ezdiler...
Bir hırpani, kemerini çıkarmış tankın üstüne yatmış Mehmetçikleri kırbaçlıyordu...
Tam bir Ortadoğu vahşeti, tam bir ilkellik, tam bir IŞİD kafası!..
Bunların hesabı sorulmayacak mı?..
Kontrol edilemeyen, üstelik Recep Bey’in çağırısına uyarak oralara gitmiş olanlar vicdanları kanattılar...
Bu tipler demokrasi için mi demir çubuklarla saldırdılar?..

*  *  *

Demokrasi (!) için sokağa dökülenler, şimdi öldürme şehvetine girdiler, idam istiyorlar...
Apo gibi bebek katili terörist için meydanlarda “idam isteriz” diye bir defa bile bağırmamış adamlar, sokaklara salınınca, “askere idam” diye bağırmaya başladılar...
Sokaklara, meydanlara çıkanlar aslında şunu düşünsünler...
Memleket elden gitmiş, asker bile bölünmüş, en yakınlarına kadar teröristler sızmış kimse farkına varmamış...
Asıl sorulacak hesap budur!..