Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, ne kadar kibar, nazik, centilmen bir insan(!)  Benim bu köşede yazıp cevaplasın diye sorduğum sorulara Milliyet Gazetesi’nin Ankara temsilcisini evine kahvaltıya çağırarak ve adımı da vererek cevapladı.
Hayran oldum kibarlığına(!)
Beni yormuyor.
Başka gazete buluyor.
Ona konuşuyor.
Olsun. 
Cevap, cevaptır.
Teşekkür ederim.
Fakat en önce şunu söyleyeyim: Sayın Bakan, benim “Temiz bir gazeteciliğin temiz vicdanı üzerinden sorduğum sorulara” cevaplar verip, halkı (okuru) inandırmak ve gerçeklerin ortaya çıkmasına omuz vermek yerine “zararlı gazetecilik nedir, ne değildir, faydalı gazetecilik nasıl yapılır” konusuna girerek “kuşku taşıyorum” deyip kendine bir mağduriyet çıkartmaya çalışıyor. Gerçeği saptırıyor.
Sayın Bakan!
Kuşkunuza esir düşmeyin.
Sorulara tam cevaplar verin.
Gerçekler aydınlansın.
Bütün kuşkular dağılsın.

*  *  *

Sorduğum sorular şuydu:
1- İstanbul Boğaziçi’ne 2 köprüyü devlet yaptı. Geçiş ücreti 5 TL bile değil. İzmit Körfezi’ne Osman Gazi Köprüsü’nü ise, Bakan’ın deyimiyle devletten 1 kuruş çıkmadan, müteahhit şirketler yaptı, devlete bedavaya mal oldu. Devletin yine müteahhide yaptırdığı Boğaziçi Köprüsü’nden 5 TL’den az bir ücretle geçiliyor, devlete bedavaya mal olan Osman Gazi Köprüsü niçin 117 TL?
2- Osman Gazi Köprüsü’nden geçiş ücretinin 117 TL olması hangi hesaba dayanıyor? Bu fiyat belirlenirken halk mı gözetildi, müteahhit mi kollandı? Sayın Bakan, siz halkın mı, müteahhidin mi safında duruyorsunuz?
3- Osman Gazi Köprüsü’nde yapımcı müteahhide niçin geçiş garantisi verildi? Yapılan anlaşmaya göre, köprüden her ay 40 bin araçtan az geçerse, geçmeyenin parasını devlet ödeyecek. Yani bu durumda köprüden sadece geçenler değil, verilen geçiş garantisi yüzünden, geçmeyenler de para ödemiş olacaklar. Bu durumda bu köprü “Deli Dumrul Modeli” bir köprü olmuyor mu? Deli Dumrul, köprüden geçenden para alan, geçmeyeni de dövüp yine para alan bir haydut değil miydi?
4- Oğlunuz Singapur’a gidip kumar oynadığı için değil bakanoğlu olduğu için haber oluyor. Siz bakan olmadan önce oğlunuzun hiçbir şeyi yokken, siz bakan olduktan sonraki 14 yıl içinde oğlunuzun 17 şirketi ve 28 gemisi oldu. 2008 yılı acılı ekonomik krizinde gemicilik sektöründe büyük batışlar olurken sizin oğlunuz büyümeye nasıl devam etti? Oğlunuz, 14 yılda ne kadar kurumlar ve gelir vergisi ödedi?

*  *  *

Bakan, yandaş gazeteyi evinde kahvaltıya çağırıp diyor ki, “Boğaziçi köprülerinin bedelini yıllarca millet ödedi. Kullanmayanlar da ödedi. Burada kullananlar ödeyecek. Bedava bir şey yok. Alternatifi var. Pahalı bulan Körfezi dolaşır, gemiyle geçer. Necati Doğru geçmiyorsa gemiyle geçsin. Vakti çok nasıl olsa. Bu bir finansman modelidir... Bunlar (müteahhitler) köprüyü çalıştıracaklar, 17-18 sene sonra bize gelecek (devlete demek istiyor) bedava... Günde 40 bin... Diyelim ki 30 bin geçti. 10 bin eksiği var, onu yıl sonunda firmaya ödeyeceğiz... Garanti vermiyorsan, “Gel Allah rızası için bir köprü yap 30 katrilyona.” Var mı böyle bir babayiğit? Ya bekleyip 40 sene sonra yaptıracaksın ya da böyle modellerle...”

*  *  *

Sayın Bakan!
Çocuk kandırıyor: Halkın yüzüne “köprüyü bedavaya getirdik, devletten bir kuruş çıkmıyor” deyip oy istiyor, sonra da “bu bir finansman modelidir, var mı öyle bedavaya köprü yapacak babayiğit” diye yazdırıyor.
Sayın Bakan!
Bu finansman modeli ise niçin baştan “Ey halk, bu köprüyü yaptırıyoruz parasını sen geçerken ödeyeceksin” diye doğruyu söylemiyorsun. 
Sayın Bakan!
Finansman modellerinin hiç birinde “devletin bir geçiş garantisi vermesi” söz konusu olamaz. Devletin geçiş ücretini koyması ve garanti vermesi halkın lehine değil, müteahhidin lehine bir duruştur. Geçiş garantisi, köprüden geçmeyen vatandaşın da ödeme yapmasıdır, bu gerçeği niçin gizliyorsun.
Sayın Bakan!
Bakanlığınız döneminde oğlunuzun nasıl zenginleştiğini ve vergi verip vermediğini de anlatmıyorsun.
Sayın Bakan!
Necati Doğru, köprünün yapılmasına karşı değil. Köprüler ülkenin varlığı, ben de ülkenin vatandaşıyım. İstersem geçerim, istersem geçmem. Geçmediğim köprü için benden kesilen vergilerle müteahhide garanti geçiş parası ödenmesini ve “Deli Dumrul Finansman Modeli” ile soyulmamı ise kabul etmem. Vaktim bol değil. Bol olsaydı bile bakan olmaz, oğluma da gemi şirketi kurdurmazdım.